| Konu: | 10 Martta SDG lideri Mazlum Abdi ile Suriye Geçici Yönetimi Cumhurbaşkanı Colani arasında imzalanan mutabakata, 12 Mart Gazi olaylarının ve Kamışlı katliamının yıl dönümlerine, iktidar tarafından ilan edilen "Aile Yılı"na ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 65 |
| Tarih: | 12.03.2025 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. Ben de sizleri ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Evet, 10 Martta bölgemizde çok önemli bir gelişme oldu. SDG güçleri lideri Mazlum Abdi ve Suriye Geçici Yönetimi Cumhurbaşkanı Colani arasında bir mutabakat imzalandı. Tabii, bu mutabakatın, özellikle 2011'den beri iç savaş yaşayan ve 8 Aralık 2024 tarihinde de yönetimi değişen Suriye açısından çok kritik ve tarihî bir adım olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. Özellikle Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra 4 parçaya bölünen; Kürtlerin, Suriye'deki varlığının dahi inkâr edildiği, eski rejim tarafından varlığının dahi inkâr edildiği bir yerden bugün, Kürtlerin, Suriye'nin asli unsuru olduğu ve haklarının anayasal güvenceye alınacağına dair bir mutabakatın imzalanmış olmasından büyük bir mutluluk ve büyük bir memnuniyet duyduğumuzu ifade etmek isterim.
Tabii, bu mutabakat sadece Kürtler açısından değil, özellikle de Suriye'de yaşayan Arap Alevileri, Dürziler ve orada yaşayan diğer halklar açısından da çok önemli tarihî bir kazanımdır çünkü onların haklarını da anayasal güvenceye alan, onların siyasal katılımının önünü açan çok önemli maddeleri içeriyor yine bu mutabakatın kendisi.
Yine -önemli- anlaşma maddelerinden biri olan bütün Suriye'de derhâl ateşkesin ilan edilmesini çok önemsiyoruz çünkü 6 Marttan beri Tarsus ve Lazkiye'de Alevilere yönelik çok ciddi bir katliam vardı. Bu katliama karşı, Suriye Demokratik Güçlerinin ilk günden itibaren hem kamuoyuna yaptıkları açıklamalar hem yürüttükleri diplomasi hem de bu mutabakat metninin ön şartı olarak Alevilere yönelik katliamın durdurulmasını ortaya koymuş olmalarından da yine memnuniyet duyduğumuzu ve bu anlamıyla bu akan kanın durması yönünde herkesin de daha fazla çaba sarf etmesi gerektiğini de ifade etmek istiyorum. Bu mutabakatın hem bölge barışına hem ülkemizdeki Kürt sorununun demokratik çözümüne de olumlu anlamda katkı sunacağını...
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - 2 teröristin yaptığı anlaşmanın bizim ülkemizi bağlayan hiçbir tarafı yoktur.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - ...ve bu konuda Suriye'nin demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü, çoğulcu bir sistem kurması için herkesin emek vermesi, herkesin barıştan yana tutum alması gerektiğini de bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, sayın vekiller; bugün aynı zamanda 12 Mart Gazi katliamının yıl dönümü. 12 Mart 1995 yılında Alevilerin oturduğu bir kahvehanenin taranmasıyla başlayan, günlerce süren, hem Alevi iş yerlerinin yağmalanması hem de 22 canımızın yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan olayların 30'uncu yıl dönümündeyiz. Evet, bu ülkede ne yazık ki -dün de ifade ettik- Aleviler hep güvercin tedirginliğinde yaşadılar. Her zaman bir gerekçe bulundu; Alevilerin canları, iş yerleri, malları ne yazık ki her zaman birileri tarafından hedef kılınabildi. Tabii, sadece Gazi katliamı değil Çorum'un kendisi, Sivas'ın kendisi, Malatya katliamının kendisi ve buna benzer birçok katliam aslında bu ülkede sistematik olarak Alevilere yönelik işlenen katliamlarda ve suçlarda bir cezasızlık politikası olduğunu da bizlere gösteriyor. Bu, Gazi katliamında da önümüze çıktı. Evet, Gazi katliamında da ne yazık ki bütün bu süreç araştırılmadı, failler açığa çıkarılmadı, faillerin arkasındaki karanlık odaklar açığa çıkarılmadı ve biz, Maraş'la, Çorum'la, Sivas'la yüzleşemediğimiz gibi ne yazık ki Gazi katliamıyla yüzleşemedik, Alevi toplumundan özür dilenmedi ve bu anlamıyla zararlar da giderilmedi; bunun altını çizmemiz gerekiyor.
Barış içinde olan bir toplum aynı zamanda adaletin de sağlandığı bir toplumdur. Bugünlerde barışı çok konuşuyoruz. O anlamıyla bütün toplumsal kesimlere karşı işlenen suçların gerçek anlamda adaletli, hakkaniyetli bir şekilde adaletle çözülmesi, adaletin tesis edilmesi barışın biricik ön koşuludur. Bu konuda da Meclisi daha fazla duyarlı olmaya davet ediyorum.
Yine, aynı şekilde, bugün Kamışlı katliamının da yıl dönümü. Orada da iki takımın maçı sonrasında çıkan olaylarda 52 insan yaşamını yitirmişti. Ben hem Gazi katliamında hem Kamışlı katliamında yaşamını yitiren bütün canlarımızı saygıyla, minnetle, rahmetle anıyorum. Ne olursa olsun adalet mücadelemizi bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da devam ettireceğimizin altını çizmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Sayın Başkan, sayın vekiller; evet, AKP iktidarı biliyorsunuz "Aile Yılı" ilan etti. Bu Aile Yılı aslında en nihayetinde iktidarın kadına yönelik tutumunu da konuşmamızı gerekli kılıyor. Öncelikle, bu politikaların ve söylemlerin, kadınları yalnızca doğurganlık üzerinden tanımlayan, onları âdeta birer doğum makinesi gibi gören yaklaşımının bir yansıması olduğunu da ifade etmek istiyoruz ve bunu şiddetle eleştiriyoruz. Aile Yılı altında yapılan açıklamalarda kadınların emeği ve toplumdaki yeri yalnızca ne yazık ki çocuk doğurma meselesine indirgeniyor fakat aile kurumunun güçlendirilmesi adına yapılan çağrıların çok ciddi sorunlar yarattığını da ifade etmemiz gerekiyor. Çünkü sadece kadınları ev içinde tanımlıyor, aile içinde tanımlıyor, anne olarak tanımlıyor ve onların toplumdaki, çalışma yaşamındaki konumlarını reddediyor, özgürlüklerini de kısıtlıyor; bunu ifade etmek gerekiyor. Yine, kadınları sadece çocuk doğurmak üzerinden tanımladığı için aslında kadınların bireysel kimliklerini, eğitim, çalışma ve sosyal hayattaki eşitlikçi haklarını da göz ardı ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Tamamlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülecek olan kanun teklifinde "doğum yardımları" adı altında sunulan sosyal politikaların aslında özellikle de Cumhurbaşkanının iki dudağı arasında olmasını eleştiriyoruz. "Aile Yılı" adı altında sunulan doğum teşvik paketleri, faizsiz evlilik kredileri kadınlara toplumsal sorumluluklarını yerine getirmek için tek bir rol biçmektedir, o da evlenmek ve anne olmak. Oysaki kadınların gerçekten ihtiyaç duyduğu şey ve sosyal hukuk devletinde olması gerekenler, çocukların sağlıklı koşullarda büyüyebilmesi için sosyal güvence, güvenli kreş, eşit işe eşit ücret, tam zamanlı, güvenceli, kayıtlı istihdam ve aile içinde kadına zimmetlenen bakım emeğinin toplumsallaştırılmasını sağlayacak politikaların bir an önce hayata geçirilmesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Tamamlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Lütfen tamamlayın Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bu nedenle, devletin görevi, kadını doğurma üzerinden tanımlamak değil kadınların kendi bedenleri ve hayatlarıyla ilgili seçim yapabilme, eğitim alma, çalışma, sosyal alanda eşitlikçi haklara sahip olma ve özgürlüklerini kullanabilme imkânı sunmaktır. Bu anlamıyla, kadın bakanlığını Aile Bakanlığı yapan iktidarı, bu ülkenin en derin sorunlarından biri olan toplumsal cinsiyet eşitsizliği sorununu çözmek için Aile Yılı değil eşitlik yılı veya toplumsal cinsiyet eşitliği yılı ilan etmeye davet ediyoruz. Daha fazla bizi yok saymaktan vazgeçiniz ve en başta da bakış açınızı değiştiririz diye buradan çağrı yapmak istiyorum.
Genel Kurulu selamlıyorum.