GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:64
Tarih:11.03.2025

CHP GRUBU ADINA NAMIK TAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Suriye'de son günlerde, insanlık tarihine yeni bir utanç sayfası olarak geçecek olaylar yaşanıyor. Lazkiye, Hama, Humus ve Tartus vilayetlerinin tamamında Alevi sivilleri hedef alan katliamlar gerçekleşiyor. Uluslararası gözlemcilerin tespitlerine göre, ilk dört günde can kaybı 1.068 ve bu rakamın daha da artarak devamı bekleniyor.

Çatışmalar, Cebele'de yeni rejime bağlı devriye güçlerinin eski rejime sadık çetelerce pusuya düşürülmesiyle başlamıştı. Anlıyoruz ki bu saldırıyı fırsat olarak gören birtakım radikal silahlı güçler Suriye ile Alevi halkını hedef almakta. Olayın temelinde bir provokasyon olduğu açık fakat provokasyonun kaynağını ve amacını tartışmak için artık çok geç. Şu an ilk kurşunu kimin attığını değil silahsız masum sivillerin yalnızca mezheplerinden dolayı yaşam haklarının ellerinden alınmasını konuşuyoruz. İktidarınız Ahmed eş-Şara'ya sınırsız bir güven duyuyor. Zira eş-Şara, Suriye'de Alevi, Şii, Katolik, Ortodoks, Dürzi ve Ezidi inancına mensup insanların Sünnilerle eşit haklara sahip olacağı bir ülke yaratma sözü verdi. Fakat hatırlayacak olursak eş-Şara, Suriye'ye, dünyanın dört bir tarafından gelmiş radikal cihatçıların komutanı olarak Şam'a girmişti. Dolayısıyla eş-Şara, çok kısa zaman öncesine kadar bizzat komuta ettiği bu radikal unsurları Suriye'den mi gönderecek yoksa Suriye'nin yeni ordusuna mı entegre edecek bilmiyoruz. Ancak bugün geçici Cumhurbaşkanı daha ilk sınavında başarısızlık sinyalleri veriyor, bu da bizi haklı olarak kaygılandırıyor.

Değerli milletvekilleri, üzülerek takip ettiğim bir başka gelişme de Dışişleri Bakanlığımızın bu konuya dair yaptığı açıklama oldu. Bakanlık sözcüsü, olayı rejimi yıkmaya çalışan bir provokasyondan ibaret olarak tanımlamış. Oysa Bakanlık, Gazze'de ya da Myanmar'da Müslüman katliamları yaşandığı zaman buna gerekçe aramadan kınama yapmasını biliyor. Nitekim, doğrusu ve olması gereken de budur. Hâl böyleyken Dışişleri Bakanlığımızın tüm dünyanın gözü önünde yaşanan Alevi pogromuna kayıtsız kalmasını kabul edemiyoruz ve şiddetle protesto ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Üstelik ne Cumhurbaşkanı ne Dışişleri Bakanının ağzında Suriye'de hayatını kaybeden günahsız insanlara yönelik en ufak bir taziye mesajı var. Sürekli aynı ezber. Neymiş? "Katliam yokmuş, provokasyon varmış." Aslında bundan daha vahim iddialar da mevcut. Katliamlar esnasında bölgeye ilk intikal eden muhariplerin, Şam'ın doğrudan denetimi dışında olan ve iktidarınız tarafından eğitilip donatılan, kısa adıyla "SMO" olarak bildiğimiz Suriye Millî Ordusu milis güçlerinden olduğu ve bunların şiddet olaylarına karıştığı iddia ediliyor.

Biz, başından beri Anayasa'ya, kanuna, nizama göre hareket eden şanlı ordumuzdan, Türk Silahlı Kuvvetlerimizden başka hiçbir silahlı unsurla ilişkimiz olmaması gerektiğini savunduk. Sizler ısrarla "SMO" denilen milislerle hareket etmeyi seçtiniz. Şimdi, bu konuda bir açıklama bekleme hakkımız. SMO içerisindeki unsurlar TSK birliklerimiz tarafından yeteri kadar denetlenebiliyor mu? Şayet bunların arasından birileri yaşanan olaylara ve katliamlara karıştıysa Türkiye olarak bunun hesabını veremeyiz. O yüzden, Hükûmetten, SMO unsurlarının bu korkunç olaylara karışmadığına dair kesin güvence istiyoruz. Artık Suriye'yi felakete sürükleyen eski hatalarınızı konuşmaktan bıktık. Yeni felaketler yaşanmaması için bir araştırma komisyonu kurulmasını ve katliamların engellenmesi için alınacak önlemlerin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen tüm partilerin iş birliğiyle belirlenmesini istiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tan, tamamlayın lütfen.

NAMIK TAN (Devamla) - Bu çerçevede, cumhuriyetimizin, maceralardan uzak geleneksel dış politika anlayışına bir an önce geri dönmemizde zaruret bulunduğuna inanıyoruz.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)