GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:64
Tarih:11.03.2025

DEM PARTİ GRUBU ADINA GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Evet, bazı konuşmalar var, cümle kurmak zor; bazı anlar var, söz söylemek zor ve bazı anlar var, insanlar söyledikleri ve aynı zamanda söylemedikleriyle de tarihe geçiyorlar. Bir Alevi katliamına hep beraber, bütün dünyayla beraber tanıklık ediyoruz. Gözümüzün önünde, hemen yanı başımızda 6 Marttan beri başlayan Tartus ve Lazkiye'de yaklaşık 7 binden fazla, 10 bine yakın Alevi'nin kadın, çocuk, yaşlı demeden katledildiğine, 6 binden fazlasının canını kurtarmak için Lübnan'a sığındığına, yine orada bulunan Rus üssüne sığındıklarına dair de çokça bilgi var. Yine, aynı şekilde köylerde elektriğin kesildiği, internetin olmadığı ve bu nedenle de aslında gerçek bilançonun, gerçek katliam rakamlarının da bilinmediğine dair çokça veri var.

Şimdi, tarih karşısında insanlık aslında sınanıyor, sadece Suriye'de mi? Hayır. Filistin'de de sınandı, birçok katliamın olduğu yerde de sınandı ve biz her zaman tarihe şöyle bakarız: Şu katliam olduğunda ilgili kurumlar, ilgili devletler, ilgili toplum ne demiş, nasıl demiş, niye demiş? Bunların her biri tarihe kalır. Bu anlamıyla biz uzaktaki değerlendirmelere, Suriye'nin yaptıklarına, Suriye geçici yönetiminin yol verdiği bu katliama dair çokça şey söyleyebiliriz ki katliamı lanetliyoruz, kınıyoruz. Bu ülkede yaşayan milyonlarca Alevi'nin, milyonlarca yurttaşın, milyonlarca demokratın, milyonlarca vicdanı insanlık için atan insanın gözünün kulağının da oradaki katliam haberlerinde olduğunu da biliyoruz. Peki, bizim yurttaşı olduğumuz ülkenin Hükûmeti aynı duyarlılığı gösteriyor mu? Hayır. Bakın, BM olağanüstü toplantıya çağrıldı; ABD'den, Almanya'dan tutalım, bölge ülkelerine, Katar'dan Suudi Arabistan'a kadar dünya kadar açıklamalar yapıldı. Türkiye ne dedi? "terör provokasyonu" dedi. Başka? "Dış güçler" dedi. Peki, tutun ki terörist bir provokasyon, tutun ki dış güçlerin müdahalesi, bütün bunlar, sivil masum insanların katledilmesini, sivil masum insanların hunharca evlerinin yakılmasını, yağmalanmasını haklı çıkarır mı? Bu soruya nasıl bir yanıt oluşturacağız? Ya, yeri geldiğinde "Yanı başımızda, Suriye'yle şu kadar kilometre sınırımız var, Suriye'yle tarihsel bağlarımız var, Suriye'yle toplumsal bağlarımız var, Suriyeliler bizim kardeşimiz." demiyor musunuz? Diyorsunuz. E, şimdi, en fazla siz Colani'yle oturuyordunuz, kalkıyordunuz. Ya, arayıp demediniz mi? "Bu nedir ya? Bu katliamı niye yol veriyorsun?" diye söylemediniz mi? Bakın, Türkiye katliamı inkâr etti, "terör olayı" dedi, "provokasyon" dedi. Ardından Suriye geçici yönetiminin Cumhurbaşkanı çıktı, dedi ki: "Evet, bu katliamı biz de tasvip etmiyoruz. Her ne kadar dost güçlerimiz olsa da bu katliamı yapanlar hakkında komisyon kurduk, yakalayacağız ve yargılayacağız." E, ne oldu? Siz Suriye'de Suriye'dekiler adına, Suriye yönetimi adına katliamı aklamaya çalışırken Suriye yönetimi katliamı kabul etti ve "Ben komisyon kurup araştıracağım, gerekeni yapacağım." diye kamuoyuna açıklama yaptı. Ne oldu peki provokasyon; ne oldu dış güçler, ne oldu diğer bütün argümanlar? Hepsi havada kaldı. Ya, yazık değil mi? Milyonlarca Alevi yaşıyor bu ülkede ve üstelik de güvercin tedirginliğinde. Yarın 12 Mart, Gazi katliamının yıl dönümü. Sivas'ı, Çorum'u, Malatya'yı yaşamış bir inancın mensuplarıyız. Biz bu coğrafyada, bu ülkede korkmadan, kapımıza 5 tane kilit vurmadan; bir yere gittiğimizde, bir mahalleye taşındığımızda Alevi olduğumuzu gizleme ihtiyacı duymadan ne zaman yaşayacağız? Yaşayabilir miyiz bütün bu gerekçeler nedeniyle, bütün bu yaklaşımlar nedeniyle? Hâlâ 21'inci yüzyılın Türkiyesinde bile kapısına çarpı işareti konulan, okula gittiğinde zorunlu din dersinde asimile edilen, ibadet yeri cemevi ibadethane olarak kabul edilmeyen, sistematik olarak nefret suçlarının muhatabı olmak zorunda kalan bir inancın mensuplarıyız. Binlerce defa kırıldık, binlerce defa kılıçtan geçtik; buradan bütün Orta Doğu'nun dört bir yanına, Türkmen'inden, Kürt'ünden Arap Alevi'sine, Roman Alevi'sine kadar, sadece ve sadece Alevi olduğumuz için, sadece farklı bir inanca mensup olduğumuz için.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Koçyiğit, tamamlayın lütfen.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Tamamlayacağım Sayın Başkan.

Peki, bu ülkedeki diğer egemen olan bütün inançlar, azınlıkların inancı, başkalarının hakkı için ne zaman sokağa çıkacak? Siz, sizden olmayanların yaşam hakkı için ne zaman elinizi masaya vuracaksınız, ne zaman söz söyleyeceksiniz, ne zaman harekete geçeceksiniz? Örneğin, illaki Müslümanlık paydasında kardeş mi olmamız lazım? Hristiyan olunca katlimiz vacip mi? Ezidi olunca katlimiz vacip mi? Başka bir inanca girdiğimizde, inançtan olduğumuzda katlimiz vacip mi? Dışınızdaki her şeyi yok edilmesi gereken, öldürülmesi gerekenler olarak kodlayabilir misiniz? Böyle bir yaklaşım olabilir mi? Ben bunun ne dünyaya ne Türkiye'ye ne insanlığa kazandırmadığının altını çizmek istiyorum. Bir kez daha, bu katliamda yaşamını yitiren her bir Alevi canımızı saygıyla, minnetle, rahmetle anıyorum. Asla ama asla bu katliamın karşısında durmaktan vazgeçmeyeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Bu katliamı yapanları da lanetliyorum. Onlar tarihin çöplüğünde, tarihin karanlık sayfalarında anılacaktır.

Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)