GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Siber Güvenlik Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:63
Tarih:05.03.2025

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Siber Güvenlik Kanunu Teklifi'ni görüşüyoruz.

Bu teklifi kaç milletvekilinin okuduğunu açıkçası merak ediyorum çünkü önemli bir kanun teklifi. (CHP sıralarından alkışlar) Bu teklif, ifade özgürlüğünden tutun da size ait bilgilerin tek elde toplandıktan sonra kimin eline geçeceğinin dahi yer aldığı bir düzenleme. Türkiye en çok veri sızıntısına maruz kalan 19 ülkeden biri ama getirilen kanun teklifi amacına hizmet etse, bu sızıntılarla ilgili açıklama yapan kişinin, bakan yalanladığı an cezaevini boylamasını getiriyor. Yani siz "Böyle bir şey var." deme hakkından mahrum kalıyorsunuz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bir başkanlık oluşturuluyor. Bu Başkanlığa, Cumhurbaşkanına verilen yetkinin, konuyla ilgili neredeyse tüm yetkilerine sahip bir Başkan oluşturuluyor. Başkan, hukuk kurallarının dışında bütün bilgilere sahip, o anlamda taşıyıcı. Peki, ülkemizdeki sistemde şu anda nasıl yönetiliyoruz biz? Bizde bir Cumhurbaşkanı var ve aynı Cumhurbaşkanı bir de partinin Genel Başkanı. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre bir memurun siyaset yapması yasak ama bir bakıyorsunuz AK PARTİ'nin kongresinde Cumhurbaşkanlığı Ofisinde görev yapan memurların hepsi orada. (CHP sıralarından alkışlar) Öyle olunca belirlenecek Başkanın bir parti mensubu kimliği oluşacak. Deniyor ki o zaman: "Burada verilerin tümüne AK PARTİ olarak biz sahip olalım. Bunun dışındaki kimse sahip olmasın, biz dilediğimiz gibi bu anlamda yürütmeyi belirleyelim." İşte arkadaşlar, orada sorun var. Bakınız, ülkede yaşananları görünce "Ne oluyoruz?" sorusunu soruyoruz. Halk Televizyonunun Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş, tutuklanmasını gerektirmeyecek bir konuda otuz dört gün cezaevinde yatırıldı, sonra beraat kararı verildi. Otuz dört günün hesabını kim verecek? Onunla beraber Seda Selek, Serhan Asker, Barış Pehlivan, Kürşad Oğuz... Bunlara istenen cezalara bakıyorsunuz, sonra hukukun keyfîliğini içinde yaşayarak görüyorsunuz.

Türkiye'nin bu anlamda siber güvenlik için teknolojisini yenilemesi gerekiyor mu? Gerekiyor. Millî güvenlik kadar önemli mi? Önemli ama yargının da üzerinde yetkilerle donanmış; dediğim dedik, öttürdüğüm düdük mantığıyla hareket edebilecek tüm yetkilere sahip bir başkanı oraya getirip koymanın gelecek açısından da problemler yaratacağı unutulmamalı. Bu ülkede 2016'da darbe girişimini yaşadık, o süreçten ders almamız lazım. Yetkiler mutlaka hukukun denetiminde olmalı. Başkan talimatıyla gidip birisini al, gel veya bas, incele, onun bilgisayarına el koy... Bu mantığın yer aldığı içerikteki değerlendirmelere baktığınız zaman genelde görüyorsunuz. Eğer bakan sizin açıklamanız üzerine "Sızıntı yoktur." dediyse iki yıl ile beş yıl arasında hapis cezası yiyorsunuz. Bunun belirleyicisi kim? Onunla ilgili kanıtları ortaya koyacak gene devlet dediğiniz mekanizma. Onun başına getirdiğiniz Başkanın bir siyasi erkin temsilcisi konumunda davranış göstermeyeceğinin garantisi var mı? Bugün iktidarsınız, yarın iktidar değişti, başkası geldi ama yaptığınız kanunların Anayasa'ya uygunluğu, sürdürülebilirliği ve gelecekte sorun yaratmayacağını da değerlendirmek zorundasınız. Buradaki veriler, bir yerde "Siber uzayda veri sızıntısı olmadığı hâlde halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak ya da kurumları veya şahısları hedef almak amacıyla kullanıldı." dediniz mi, o kişiyle ilgili anında uygulamaya geçiyorsunuz. Onun için bu kanun teklifinin, Meclisin bütün partileri dâhil, ilgili kuruluşları da dâhil değerlendirilmesine ihtiyaç olduğunu ve böylesi bir düzenlemeyle çıkması gerektiğini ifade ettik; Komisyonda da söylendi, burada da dile getiriliyor. Bu kanun teklifinin bazı maddeleri Anayasa Mahkemesine gittiğinde iptal edilecek içerikler de taşıyor. Öyle olunca ifade özgürlüğünü yok eden, bu bağlamda problemleri, sorunları artıran ama özünde de olması gereken bir kanun teklifi bu şekilde kanunlaşmamalı; bunlarla ilgili muhalefetin önerileri, eleştirileri, değerlendirmeleri dikkate alınarak ileride oluşabilecek sorunları ortadan kaldıracak bir düzenleme olarak Mecliste değerlendirilmeli. Bu kanun teklifinde ihtiyacın içeriği yer alıyor ama özgürlükler anlamında sınırlayıcı ve daha katı kuralları beraberinde getirdiği için de sunulduğu biçimiyle riskler oluşturuyor. Bu risklerden dolayı bu kanun teklifinin geri çekilmesini diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)