| Konu: | Siber Güvenlik Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 05.03.2025 |
RIDVAN UZ (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Siber Güvenlik Kanunu Teklifi'yle ilgili olarak İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisimizi ve Türk milletini saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Kıymetli milletvekilleri, kişisel verilerimizin çarşı pazarda satılan bir mal hâline getirildiğini ve iktidarın bu konuda nasıl tamamen çaresiz kaldığını konuşmak üzere söz aldım. Bundan birkaç yıl önce "siber suçlar" denildiğinde aklımıza uluslararası hacker grupları, devlet destekli dijital casusluk operasyonları gelirdi. Bugün ise 15-16 yaşında çocukların Türkiye Cumhuriyeti'nin dijital altyapısını nasıl ele geçirdiğini, milyonlarca vatandaşın kişisel verilerini çaldığını ve bunu bir gelir kapısı hâline getirdiğini de görüyoruz. Bu verileri korumaktan sorumlu olan devlet kurumları maalesef liyakatsiz kadrolarla dolduruldu. Siber Güvenlik Kurumu eş dost, akraba atamalarıyla yönetilecek bir kurum değildir. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin emniyet sistemine giriş şifresinin 4 tane sıfır olduğuna da şahit olduk. Devleti yönetmek ciddiyet ister, liyakat ister. Eğer 15 yaşındaki bir çocuk devleti "hack"leyip 101 milyon kişinin verisini çalabiliyorsa bu devlet yönetilemiyor demektir.
2015 yılında MERNİS sisteminden milyonlarca kimlik bilgisinin sızdırılmasıyla başlayan sürecin 2018'de sigorta şirketlerinin sistemlerine yapılan saldırılarla devam ettiğini, 2020'de devletin tüm dijital altyapılarının tehlikeye girdiğini, 2022'de de 101 milyon vatandaşın kişisel verisinin ele geçirildiğini yani çalındığını görüyoruz. Evet, "101 milyon"u yanlış duymadınız, Türkiye nüfusunun fazlası çünkü ölülerin dahi bilgileri çalınmış. Bu bilgiler arasında Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaraları, açık adresler, telefon numaraları, akrabalar, sağlık kayıtları hatta geçmişe yönelik sabıka kayıtları ve mahkeme bilgileri de var. Bu veriler internetin karanlık köşelerinde satılmaya başlandı.
Kıymetli milletvekilleri, 2020 yılında pandemi başladığında Sağlık Bakanlığının veri tabanı başta olmak üzere devletin dijital altyapıları, evden çalışmaya geçen kamu görevlilerinin hataları yüzünden siber saldırılara açık hâle geldi. O dönem pek çok devlet memurunun evlerine götürdüğü bilgisayarlar kendi kişisel ağlarına bağlandı ve en temel güvenlik problemleri başladı. Bunun sonucunda Sağlık Bakanlığının Halk Sağlığı Yönetim Sistemi'ne sızıldı ve milyonlarca vatandaşın aşı kayıtları, ilaç kullanımları, hastalık geçmişleri gibi bilgilerin ele geçirildiği ortaya çıktı. Daha kötüsü, bu saldırıların farkına varılmasına rağmen devletin hiçbir önlem almamasıydı. Devlet âdeta "Görmedim, duymadım, bilmiyorum." diyerek bu güvenlik açıklarını örtbas etmeye çalıştı. "Devlet aklı, devlet aklı" diyorsunuz ama devleti çocuk oyuncağına çevirdiniz. "Mavi vatan" diyoruz, "Misakımillî" diyoruz, "savunma sanayisi yatırımları" diyoruz ama ülkenin asıl savunmasız bırakılan cephesi siber vatandır.
Sayın milletvekilleri, güvenlik artık sadece karakollarla, savaş uçaklarıyla sağlanmıyor. Amerika Birleşik Devletleri'nin sattığı bir kol saatini veya telefonu 700 dolar yerine bu millete 3 bin dolara satan akıl, nabzımızdan kan şekerimize tüm verilerimizi alıyor. Bununla ilgili ne yazık ki BTK'nin hiçbir adım atmadığını da görüyoruz. Devletin içinde şantaj ve baskıyla kontrol edilen memurlar, Emniyet mensupları hatta yargı mensupları olduğunu düşünün. Bunlar yaşanırken AK PARTİ Hükûmeti her zaman olduğu gibi örtbas etmeye çalışıyor. O kadar ki bu konuyu gündeme getirenler tehdit edildi, "Veri güvenliği sağlandı." denilerek yalan beyanlar verildi. Devleti yönetenler bu ihmalkârlıklarının bedelini günü geldiğinde mutlaka ödeyeceklerdir diyor, yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)