| Konu: | İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 05.03.2025 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün İYİ Parti Grubu olarak biz, imalat sanayisi başta olmak üzere sanayinin sorunlarının araştırılmasına ilişkin bir önergeyi gündemimize getiriyoruz. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Maalesef, Türkiye, millî gelirin kompozisyonuna baktığınız zaman çok net bir şekilde göreceksiniz ki bir erken sanayisizleşme yaşadı, yaşıyor. Yani ne demek istiyorum? Şimdi, normal şartlarda ekonomiler geliştikçe sanayinin payı belli bir orana düşer ama hizmetlerin payı daha yüksek olur; tarımın payı yüzde 5'lerde, 6'larda olur fakat Türkiye sanayileşmesini tamamlayamadan sanayinin ekonomi içerisindeki payı düşmeye başladı, hizmetler sektöründe bir artış var. Tabii, bunun ortaya çıkardığı çok ciddi makroekonomik sorunlar ve yoksulluk problemi var. İşte, aslında enflasyon probleminin de temelinde belki bu var. Dolayısıyla, bu mesele önemli bir meseledir yani bu, bir popülizm konusu falan değil. Yani biz, burada böyle milyonlarca kitleyi etkileyecek bir konuşma filan yapmayacağız ama bu ülkenin geleceği açısından, milletimizin geleceği açısından önemli bir konudur. Bu konunun araştırılmasının faydalı olacağını, Meclis gündemine gelmesinin faydalı olacağını biz İYİ Parti Grubu olarak değerlendirdik.
Şimdi, ne olmalı? Mesela, arkadaşlar, iyi örnek ülkelere bakarsak sanayinin millî gelir içerisindeki payı uzun süre -öyle tek birkaç yıl falan değil- yüzde 25'in üzerinde hatta yüzde 30'lar civarında kalmış; mesela, sanayileşmesini tamamlamış, daha gelişmiş ülkelerde, Almanya'da filan bu örnekleri zaten görüyoruz; işte son dönemde Güney Kore, şimdi Çin. Yani Çin, sanayinin millî gelir içerisindeki payını uzun süre yüzde 30'un üzerinde sürdürmüş ve ciddi bir üretim kapasitesine ulaşmış; maalesef bizde bu oran yüzde 20'lerde yani yüzde 20'lerde derken yüzde 21-22, imalat sanayisinde yüzde 20'nin de altında. Dolayısıyla, Türkiye bu meselenin üzerine eğilmek durumundadır.
Tabii, bu sebepsiz değil. Niye Türkiye sanayileşemedi, bunların zaten araştırılmasını istiyoruz ama ben birkaç konunun da burada altını çizmek istiyorum. Tabii, yatırım meselesi... Sanayileşme dediğiniz şey uzun vadeli yatırım; bir şeye para yatıracaksınız, onun inşaat süresi var, yatırım geri kazanımı var, bu uzun dönem olduğu için ekonomide hep istikrar arar bu tür işler. Türkiye ekonomisi, maalesef, son dönemde de istikrarsız, geçmişte de bir iyi bir kötü olduğu dönemler olmuştur. Sürekli bir istikrar kazandıramadığınız zaman bu, sanayinin önündeki en büyük engellerden bir tanesidir ama daha da önemlisi, güven ve belirsizliklerin azaltılması, öngörülebilir bir ekonomi. Yani şimdi Türkiye'yi düşünün, Türkiye ekonomisinde kamu otoritesinin aldığı kararların -yani bu iktisadi kararlar olabilir, hukukla ilgili yaptığı olabilir, diğer işlerle ilgili olabilir- hangisine insanlar güvenecek de uzun vadeli bir yatırıma girecek, önünü görecek? Maalesef böyle bir şey yok, bu da çok ciddi sorunlardan bir tanesi.
Bir de ne var tabii? Sanayi dışındaki bazı alanlar, inşaat başta olmak üzere, çok cazip hâle getiriliyor bu ülkede. Özellikle AK PARTİ hükûmetleri döneminde değerli arkadaşlar, biz bunu -hani, derler ya- dibine kadar yaşadık; inşaat, kentsel rantlar, rant üzerinden bir yolsuzluk ekonomisi, bir hırsızlık ekonomisi; isterse yolsuzluğu hırsızlığı olmasın, bir verimsizlik ekonomisi yani Türkiye, kaynaklarını hep üretken olmayan alanlarda kullandı. Sadece kendi kaynağını mı? Hayır, sadece kendi kaynağı değil yurt dışından aldığı, borçla aldığı -yani cari açık vermek demek o demek- bu kaynaklarını hep üretken olmayan alanlarda kullandı ve bugün Türkiye bu borçları ödemenin, bu kullandığı kaynakların... Tabii bu, bize bir lüks getirdi, bir şatafat, bir saltanat oldu; bu, vatandaş da oldu, sarayda da oldu yani bir illüzyon oldu aynı zamanda. Çünkü geçmişte insanların birikimi vardı. Bakın, AK PARTİ hükûmetleri döneminde insanlar geçmiş birikimlerini yedi arkadaşlar; bu hükûmetler döneminde kazandığını da yedi, gelecekte kazanacağını da yedi. Yani, aslında üç dönemin gelirini bu dönemde yediği için... Hani, şöyle baktığınız zaman, AK PARTİ hükûmetleri dönemini en çok eleştiren bile "Ya, tamam, eleştiriyoruz meleştiriyoruz ama refahımız da arttı." diyor. Değil; bu, bir illüzyon. Dolayısıyla, dışarıdan gelen kaynakları biz otomobile çevirdik, işte böyle büyük konutlara çevirdik; böyle bir problemimiz oldu.
Ne yapılması lazım? İYİ Parti olarak biz hep şunu söylüyoruz: Yani, bu kentsel rantların mutlak surette vergilendirilmesi lazım. Bunun anlamı sadece buradan devlete gelir elde etmek değil, bunun anlamı şu: Siz eğer bir alanı, verimsiz olan alanı çok cazip olmaktan çıkarırsanız işte, o zaman sanayiye daha fazla kaynak gidecektir, yatırıma, üretime daha fazla kaynak gidecektir.
Tabii, sürdürülebilir yüksek büyüme için katma değeri yüksek teknolojik ürünler üretilmesi lazım yani sadece üretmek de değil üretimin de bu şekilde olması lazım. Yüksek ücret açısından da bu bir gereklilik değerli arkadaşlar. Bakın, Türkiye artık ücret üzerinden rekabet edecek konumu geçti. Niye şimdi bizim tekstil sektörü Mısır başta olmak üzere başka ülkelere gidiyor? Çünkü rekabet edemiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Usta, lütfen tamamlayın.
ERHAN USTA (Devamla) - Yani şu anda, işte 600 dolar civarında bir asgari ücretimiz var fakat hayat o kadar pahalı ki bu yetmiyor, insanlar aç yani çalışan aç. Yani, bizim ücret üzerinden rekabet etme imkânımız kalmadı. Dolayısıyla daha kaliteli, daha teknolojik, katma değeri daha yüksek ürünler üretmek zorundadır Türkiye eğer bu meseleye yani yüksek gelire ulaşmak istiyorsa.
Şimdi, aslında söylenecek çok konu var; tabii bunlar, eğer önergemiz geçerse o anlamda zaten değerlendirilecektir ama ben esas, bir konuya gelmek istiyorum. Yani, yüksek gelirin... Şimdi, biz 15 bin doları aştık değil mi? Yani, AK PARTİ'li arkadaşlar Mecliste pek söylemeseler de dışarıda "Türkiye'de gelir 15 bin doları aştı." falan diye söylüyorlar. Değerli arkadaşlar, bulunan bu rakam aslında geçmişle mukayese edildiğinde, reele getirdiğinizde 2013 yılında Türkiye'nin ulaştığı o rakamın altındadır. Dolayısıyla gelirin sürdürülebilir olması için, yüksek gelirin olabilmesi için de sanayinin olması gerekiyor.
Dolayısıyla biz, sizlerden önerimize destek istiyoruz. Bu, gerçekten siyasetin bir alanı ama bir popülizm alanı değil. Dolayısıyla önerimize destek verirseniz Türkiye için iyi bir şey yapmış oluruz diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)