GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ramazan ayına, vefat eden Edip Akbayram’a, Profesör Doktor Necmettin Erbakan'ın vefat yıl dönümüne, 28 Şubat postmodern darbesinin yıl dönümüne, "terörsüz Türkiye" çağrısına, Muş Milletvekili Sezai Temelli ile Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:62
Tarih:04.03.2025

LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de Sayın Divanı ve milletvekillerimizi hürmetle selamlıyorum.

Mübarek ramazan ayının 4'üncü günündeyiz. Tüm aziz milletimizin ve İslam âleminin ramazan ayını gönülden tebrik ediyorum. Rabb'im bizleri hayırlara, berekete, birlik ve beraberliğe vesile olan bu ayın manevi ikliminden en güzel şekilde istifade edenlerden eylesin diyerek duamı tamamlamak istiyorum.

Dün akşam tedavi gördüğü hastanede vefat eden usta sanatçı Sayın Edip Akbayram'a Allah'tan rahmet; ailesine, sevenlerine ve sanat camiamıza da başsağlığı diliyorum.

27 Şubat Sayın Profesör Doktor Necmettin Erbakan'ın vefat yıl dönümüydü. Tarihimizin, siyasi tarihimizin simge isimlerinden, Türkiye'nin kalkınmasında büyük rol oynayan, yerli ve millî sanayi hamleleriyle geleceğe ışık tutan merhum Necmettin Erbakan Hocamızı da seneidevriyesinde tekrar rahmetle anıyoruz. Merhum hocamız her daim Türkiye'nin kendi gücüne inanmasını ve öz değerleriyle kalkınmasını savunmuştu, bu değerleri bugün yaşatmanın ve hayata geçirmiş olmanın haklı gururuyla kendisini bir kez daha rahmetle yâd ediyorum.

Yine, geçen hafta 28 Şubat postmodern darbesinin yıl dönümünü yaşadık. Bu ülkenin değerlerine savaş açan, milletimizin inanç özgürlüğünü, temel hak ve hürriyetlerini hedef alan haince bir vesayet girişimiydi 28 Şubat. "Bin yıl sürecek." denilmişti, hamdolsun, AK PARTİ iktidarıyla tarihte hak ettiği o karanlık dehlizlere yollanmış ve failleri de yargılanmıştır. Aziz milletimizin iradesini çiğnemeye çalışan bu vesayet odaklarına hiçbir zaman müsaade etmedik, bundan sonra da etmeyeceğiz. 28 Şubat zihniyetinin aziz milletimize yönelik saldırılarını bizzat görmüş, eğitim hakkı elinden alınmış birisi olarak bugün bu çatı altında milletimize hizmet etme şerefine nail olmamıza vesile olan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere 28 Şubatta darbeye karşı direnen, mücadele eden herkese teşekkürlerimi sunuyorum. "28 Şubat" denilince, gündemlerine gelince "Bitmedi şu mağduriyetiniz." diyecek kadar küstahlaşanları da milletimizin vicdanına havale ediyorum.

"Terörsüz Türkiye" çağrısı hem bugünümüzün bölgemizin, coğrafyamızın ve dünyanın en önemli gündem meselelerinden bir tanesidir. Bugün milletimizin de kahir ekseriyetinin terörsüz bir Türkiye için atılan adımları desteklediğini görüyoruz. Marjinal gruplar, vesayet odakları, dışarıdan talimat alan yapılar ne kadar çırpınırsa çırpınsın, bu ülkenin kaderini artık onlar değil necip milletimiz belirlemektedir. Bu, milletimiz adına kıymetli bir kazanım olarak görülmektedir. Yıllardır bu milletin iyiliğini sömürenler kaybedecek; kazanan 85 milyon olacak, kazanan demokrasimiz, kazanan kardeşliğimiz olacaktır; kaybedenler nefret söylemini yayanlar olacaktır. Bu millet kardeşliğine sahip çıkacaktır; karanlığa ve kaosa güvenenleri, karanlığa ve kaosa sahip çıkanları ise millet bizzat kendisi karanlığa ve kaosa gönderecektir.

Kurumların yıpratılarak üzerinden siyaset yapılmaya çalışılmasını doğru bulmuyoruz. Hangi kurum olursa olsun doğrusuna ve eğrisine bakmak gerekir. Az önce, Diyanet İşleri Başkanının "Sofralarınızdan avokadoyu eksik etmeyiniz." şeklinde bir cümle sarf ettiği söylendi. Böyle bir cümle kesinlikle sarf edilmemiş, açıklaması da yapılmış ancak bu yalan haberler üzerinden siyaset yapmak doğru bir şey değil. Bir programda bir diyetisyenin sahurda tüketilmesi için önerdiği bir meyvenin sanki Diyanet İşleri Başkanı "Sofranızdan eksik etmeyin." demiş şeklinde haber yapılması ve bu haber üzerinden de tekrar siyasetin gündemine getirilmesi doğru bir iş değildir. Bu kurumlar bu ülkenin kıymetli ve değerli kurumlarıdır, Diyanetle uğraşmanın kimseye de faydası yoktur. Kişiler yanlış yapabilir ama bakın, bir yanlışa doğru mu, değil mi diye önce bakmak ve kontrol etmek lazım; böyle bir beyanın ve açıklamanın olmadığını özellikle kamuoyuyla paylaşmak istiyorum.

Diploma meselesine gelince; günlerdir tartışılıyor, Sayın İmamoğlu'nun diplomasının olmadığını veya sahte olduğunu söyleyen kimse yok; bunu herkes çok iyi biliyor, bunu Ali Mahir Bey de çok iyi biliyor. Buradaki işlenen süreçte "Yatay geçişte nasıl bir usul izlendi, denkliği olmayan bir üniversiteden nasıl geçiş yapıldı, puanları yetiyor muydu yetmiyor muydu, geçiş hakkı var mıydı, yıllar tutuyor muydu tutmuyor muydu?" gibi ortada pek çok soru işareti var, asıl mesele bu. Yatay geçişten sonra o üniversiteye devam edip etmediğini kimse sorgulamıyor, sınavlara girip girmediğini kimse sorgulamıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Şahin Usta, lütfen tamamlayın.

LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Tamamlıyorum Başkanım.

Bu konularla ilgili hiçbir tartışmanın olmadığını çok iyi biliyoruz ancak muhalefet -CHP özellikle- kasıtlı olarak tartışmalı olan alanı gündeme getirmeyip var olan, gerçek olan diplomayı gündeme getirip buradan bir siyasi kurnazlık yapmaya çalışıyor ama bu millet bunları görüyor, kendisi de değerlendiriyor, mahkemeler, hukuk, kanun da bunu değerlendirecek kapasiteye sahiptir. Hiç endişe etmeyin, diploma gerçek, bunda kimsenin endişesi ve bir soru işareti yok. Nasıl yatay geçiş yapılmış, bunun açıklanması gerekiyor. Nasıl olmuş, hangi iradeyle yapılmış, bunun açıklanması gerekiyor.

Sayın Cumhurbaşkanımızın diplomasının tartışma konusu yıllardır hep gündeme getirilir, diploması defalarca da yayınlanmıştır. Bunun ispatına da gerek yoktur çünkü zaten Cumhurbaşkanı adayı olurken YSK'ye her türlü evrakını vererek bir kere aday olma hakkını elde etmiş ve seçilmiş birisidir. Bunu sorgulamak ve değerlendirmek de sizin haddinize değildir.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)