| Konu: | Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 59 |
| Tarih: | 19.02.2025 |
MHP GRUBU ADINA TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) - Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; 192 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerinde değerlendirmelerimi paylaşmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, heyetinizi ve yüce Türk milletini saygılarımla selamlıyorum.
Şüphesiz, çağ bilgi çağı olmakla birlikte, sürekli gelişerek değişen bilim ve teknolojinin hayatın her alanını etkilediğine şahitlik ettiğimiz bir çağdır. Elbette bu gelişim ve değişim kendiliğinden olmamakta, yapılan AR-GE çalışmaları, teknoloji geliştirme çalışmaları -yürütülen- enstitülerin ve yan kuruluşların desteklenmesi sürecin gidişatını belirlemektedir. Kaldı ki dilimizden düşürmediğimiz çağa ayak uydurmanın yolu daha fazla çalışmaktan, çalışanı desteklemekten, çalışmak isteyenleri özendirmekten, bilgi ve teknoloji üretimini gerçekleştiren müstesna beyinleri ve bunları bir arada toplayan kurumları sahiplenmekten geçmektedir.
Bu müstesna kuruluşlardan biri olan TÜBİTAK'ın bugüne kadar ulusal öncelikleri baz alarak Türk milletine, bilim dünyasına ve insanlığa sunduğu katkılar hepimizin malumudur. Ayrıca, bugüne kadar TÜBİTAK'ın ülkemizin bilim ve teknoloji alanındaki sürdürülebilir gelişimini desteklemek ve teşvik etmek adına yapmış olduğu çalışmaların yanında yayınlamış olduğu yayınlar da takdiri hak etmektedir. İfade etmeliyim ki bu teşvikler ve destekler olmasaydı Mete Han'ın ıslık çalan oku, bugün iftihar kaynağımız BORA'da vücut bulmayacaktı. Bilim ve teknolojiyi kucaklayan sürdürülebilir gelişim hedefi sahiplenilmemiş olsaydı Da Vinci'ye ilham kaynağı olan El Cezerî'nin sekiz yüz yıl önce açtığı kapı, bugün bilim merkezlerimizde kalan, idealleri olan insanlara kucak açamazdı. Dolayısıyla dijital teknolojilerden sektöre hizmet eden yenilikçi teknolojilerin gelişimine, kalkınma planıyla ilişkili kilit teknolojiler alanlarında çalışmalar yapılmasına, yeşile saygı duyan ve teknolojilerin üretilmesine katkı sunulmasına; birçok alanda çalışma sürdüren TÜBİTAK'ın ve iş birliği yaptığı kuruluşların önünün açılması, desteklenmesi, burslarıyla başarılı öğrencilerinin, araştırmacılarının teşvik edilmesinin devam etmesi büyük önem arz etmektedir. Diğer yandan, sanılanın aksine TÜBİTAK tarafından verilen desteklerin sadece pozitif bilimleri kapsamadığı, bunun yanında psikoloji, sosyoloji, ekonomi gibi diğer alanlarda gerçekleştirilen ve gerçekleştirilecek olan bilimsel projeleri desteklenmekten de bu müstesna kurumumuzun sorumlu olduğu muhakkaktır. Bu alanlarda gerçekleştirilecek her çalışmanın Türkiye'nin bilimine, egemen olmasına, bilimin teknoloji üretiminde kullanılmasına, bunun katma değerli ürünlere çevrilmesine ve son tahlilde uluslararası rekabette Türkiye'nin "Ben de varım." diyebilmesine vesile olacağına hiç şüphe yoktur. Bu manada liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin 20 Aralık 1999 tarihinde TÜBİTAK'ta zikrettiği şu cümleler, Milliyetçi Hareket Partisinin bilim adamlarının ve araştırmacılarının teşvik edildiği politikalara desteğinin de temelini oluşturmaktadır: "Türkiye'nin bilim ve teknoloji politikaları konusunda en büyük eksiği yaygın kanaatin aksine, bilim ve teknoloji politikalarının olmayışı değil mevcut politikaların sistemik bir yaklaşım ve kararlılıkla da bir bütün olarak hayata geçirilmeyişidir. Ülkemizin bilim ve teknoloji alanındaki hedeflerine ulaşmasında asıl görev, şüphesiz bilim insanlarınındır. Ancak gerekli ve yeterli destek sağlanmadan tek başlarına bu zorlu mücadeleyi vermek zorunda bırakılmaları da büyük haksızlıktır."
İşte, son yıllarda bilimi ve teknolojiyi gerçekleştirerek ve dönüştürecek olan bilim insanlarını, bilimsel çalışmalarında yalnız bırakmayan, altyapısını hazırlayan ve genç dimağları inovasyona teşvik eden politikaları desteklememizin sebebi de budur. Bundan dolayı, bilim ve teknolojiyle barışık, ulusal girişimcilik sistemini sürekli hâle getirmiş, bilim ve teknoloji alanında yetkinleşmiş kadroları kucaklayan, üretilen teknolojiyi ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştüren, insanlığın ortak mirası olan bilime katkıda bulunan bir Türkiye yürüyüşüne katkı sunmaya da devam edeceğiz çünkü Türk ve Türkiye Yüzyılı tahayyülümüzü sadece sosyal açıdan değil bilim ve teknolojide de zirvede olan bir Türkiye oluşturmaktadır. İnşallah, bugün sahiplenilen ve millî ülkü hâline gelen bu tahayyül, yarın gerçekleşmiş bir kazanım olarak tarihe not düşülecek yeni Kızıl Elmalar Türk milletinin ülkülerini oluşturacaktır.
Sayın Başkanım, kıymetli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanunu önemli kılan bir diğer husus ise KOBİ'lerin desteklenmesi ve bu doğrultuda hayata geçirilecek yeni projelerin en verimli şekilde uygulanmasına yönelik getirdiği düzenlemelerdir. Ekonominin en önemli paydaşlarından biri olan KOBİ'lerin desteklenmesi ve güncel ihtiyaçlara göre yeni projelerin hayata geçirilmesi hayati bir önem arz etmektedir ve elbette ortada giderilmesi gereken bir eksiklik varsa bu eksikliğin teşhisinin doğru yapılabilmesi, lazım gelen reçetenin doğru tanzim edilmesi yine bilimsel veriler ışığında daha da mümkün olacaktır. Bu manada, 9'uncu maddede işletmelere ve girişimlere yönelik politikaların belirlenmesi sürecinden faydalanmak üzere Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığının görev alanına giren konularla sınırlı olmak üzere bilgi ve verilerinin yine Anayasa ve kanunlar çerçevesinde olacak olması, analizlerinde kullanılabilecek olması önem arz etmektedir. Böylelikle, sunulan hizmetlerin daha düşük maliyetlere, daha önemli bir şekilde yerine getirilmesinin mümkün olacağı da bir gerçektir.
Elbette bu aşamada Anayasa'mızın 20'nci maddesiyle garanti altına alınan kişisel verilerin korunması hususunda gerekli hassasiyetin gösterilmesi, bunun için 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında bu veri alışverişinin gerçekleşeceğinin kanunla düzenlenmesi de önemlidir.
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin daha verimli politikalarla desteklenmesine olanak sağlanmasını sağlayacak işletme sayısı, istihdam, oluşturdukları katma değer ve imalat sanayisindeki faaliyetleriyle ekonominin belkemiği olan KOBİ'lerin desteklenmesinin, aynı zamanda ekonominin ve sürdürülebilir kalkınmanın desteklenmesi demek olduğu da unutulmamalıdır.
Yine, aynı şekilde, bilim ve teknolojideki gelişmelerle bütünleşen bir sanayi anlayışının hâkim olduğu bir çağdayız. Dolayısıyla TÜBİTAK tarafından verilen desteklerin, KOBİ'lere sağlanan kolaylıkların sanayi alanında gerçekleştirilmeye çalışılan devrim için de emniyet taşıdığı inkâr edilemeyecektir. Bu bakış açısından, 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihinde İzmir'de toplanan İktisat Kongresi'nin en önemli kararlarından biri olan "sanayinin teşviki" maddesiyle de örtüşmesi, sürekli gelişimin kıymetini haiz olduğunu göstermesi elbette memnuniyet vericidir.
Bu duygu ve düşüncelerimizle kanun maddesinin vatanımıza, milletimize hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP, AK PARTİ ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)