| Konu: | Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 59 |
| Tarih: | 19.02.2025 |
BİROL AYDIN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Önce usul... Bizler de milletvekilleri olarak bu kürsüye geldiğimizde bir usulü yerine getiriyoruz, selamlamalarımızı ona göre yapıyoruz. Zira usul her zaman esastan önce gelir. Büyükler demişler ki: "Usulsüz vusul olmaz." Değerli arkadaşlar, işte, bugün şu sıralarda konuştuğumuz düzenlemeler de esasından, içeriğinden önce usule uygun değildir. Komisyon süreçleri, Anayasa Mahkemesinin kararına rağmen atılan adımlar, yasamayı devre dışı bırakan yöntemler... Tabiri caizse, eskiden çalınan minarelere bir şekilde kılıf uyduruluyor idi, artık yürütme kılıfla hiç uğraşmıyor, ihtiyaç da duymuyor; yasama ve yargının gözünün içine baka baka minarelere el uzatıyor. Özellikle bu durum son beş altı yıldır keyfîce ve hoyratça uygulanmaktadır. Bu durum biz muhalefet milletvekillerinden ziyade Adalet ve Kalkınma Partisinin 269 değerli milletvekili için bir züldür. İktidarlar muhalefeti devre dışı bırakarak birtakım hızlı kararlar almak isteyebilirler ama kendi milletvekillerini bu kadar edilgen ve pasif duruma düşürmek karşısında herhâlde benim solumda bulunan milletvekillerinin sesi çıkması lazım; "Yahu, böyle olmaması lazım." ya da "Şöyle olması lazım." diye ses yükseltilmesi lazım benim solumda bulunan milletvekili arkadaşlar tarafından.
Değerli milletvekilleri, iktidar bir adım atmadan önce iki soruyla karşılaşır: Birincisi, yapmalı mıyız; ikincisi, yapabilir miyiz? Eğer yetki sahipleri ikinci sorudan başlayıp "Yapabilir miyiz? Yaparız. Öyleyse yapalım." diyerek işe koyulurlarsa bu durum sağlıklı sonuçlar vermez. "Torba kanun getirebilir miyiz? Getiririz. Öyleyse yapalım." "Belediyelere tek tek kayyum atayabilir miyiz? Atarız. Öyleyse yapalım." "KHK'lilere yüzlerce tasarrufta bulunabilir miyiz? Evet, bulunabiliriz. Öyleyse bulunalım." "Yargıyı bir giyotin gibi kullanabilir miyiz? Kullanırız. Öyleyse kullanalım." Israrla bu ve benzeri bir mantıkla hareket ediliyor, bundan da derhâl vazgeçilmelidir.
Değerli arkadaşlar, 28'inci Dönem milletvekilleri olarak yirmi bir ayı geride bırakıyoruz. Bazılarımız 1 dönem, bazılarımız 3 dönem, 5 dönem milletvekilliği yapacak ama bitecek yani sonunda. Tayyip Bey'in iktidarda kalma rekorunu belki de Türkiye'de başka bir iktidar, başka bir lider kıramayacak ama onun da görev süresi, Adalet ve Kalkınma Partisinin de görev süresi bitecek, bitecek yani bu makamlar, bu mevkiler, bu sorumluluklar. Öyleyse, bitecekse bu, gelin, hep beraber sorumluluklarımızı kuşanalım, herkes için iyi, herkes için adil olanı, herkes için doğru olanı ülkemiz ve milletimiz için yapalım. 28'inci Dönem milletvekilleri olarak diğer dönemlerden farklı olarak iktidarıyla muhalefetiyle sorumluluklarımızı kuşanalım. Siz, biz, hep beraber, ülkemizin, insanımızın sorunları nedir, hep beraber biliyoruz. Biz birbirimizi tanıyoruz, biliyoruz. Sokağın feryadını biliyoruz, emeklinin feryadını biliyoruz, gencin itirazlarını, çıkmazını, karamsarlığını biliyoruz. Yargıda biriken, adalet saraylarında biriken dosyaları biliyoruz. Bütün bu bilmelerimize rağmen neden çözümü de bildiğimiz hâlde çözümü bir türlü Parlamentomuzda, bir türlü sokağımızda, yürütmemizde uygulayamıyoruz. Aklımızı başımıza almak, şu sokağın sesine kulak vermek boynumuzun borcu değil mi? Her şeyi görüyor ve duyuyorken, görüyorken görmemiş, duyuyorken duymamış, hissediyorken hissetmemiş yapamayız. Bu rolden behemehâl sıyrılmamız gerekiyor değerli arkadaşlar. Yani her birimize toplumun farklı kesimlerinden onlarca hatta binlerce sorunlar geliyor. Vicdanınız, aklınız, izanınız bunun altında eziliyor; umut veremiyorsunuz. Bu karamsarlığı ortadan berhava edecek çıkaracak bir çıkış söz, cümlesini ortaya koyamıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
BİROL AYDIN (Devamla) - Bu, ülkemiz için bir beka meselesidir. Dünyanın yeniden şekillendiği, coğrafyalarıyla, her şeyiyle yeniden biçimlendiği zamanlarda Türkiye olarak, Parlamento olarak yasamasıyla yürütmesiyle ama en çok da yürütme ve yasama organları olarak aklımızı başımıza almamız gerektiğini ifade ediyorum.
Alman yazar Goethe'nin şöyle bir sözü var, hep beraber biliyoruz bunu zaten: "Hükmetmek kolay, yönetmek zor." diyor. Gelin, hep beraber zor olana muhalefetiyle iktidarıyla talip olalım. Zoru başarabilirsek toplum kesimlerinin farklı taleplerini ülkemiz için, milletimiz için yerine getirebiliriz diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)