Konu: | Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 59 |
Tarih: | 19.02.2025 |
ELİF ESEN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; YENİ YOL Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Bir kez daha bu kanun teklifiyle görüyoruz ki yüce Meclis toplumun gerçek sorun ve ihtiyaçlarına, açlığa, pahalılığa çözüm üretmekten uzak; eğitimdeki, sağlıktaki, sanayideki, üretimdeki, tarımdaki, çalışma hayatındaki keşmekeşe deva olacak etkili çalışmalardan uzak; dahası hukuka bile uygun olmayan bir anlayışla çalışmaya devam etmektedir. Diğer torba kanun tekliflerinde olduğu gibi çorba kanun anlayışını burada da görüyoruz. Karşı çıktığımız anlayış, hukuk garabeti bu sefer de yine dört ayrı amaç, konu ve kapsamdaki düzenlemeleri tek bir kanun düzenlemesine sıkıştıran anlayışla karşımızda. Üstelik hukukun üstünlüğü ve bağlayıcılığı özelliği yok sayılarak düzenlemeler yapılmaya çalışılıyor.
Kanun teklifiyle TÜBİTAK Yönetim Kuruluna hukuka ve hakkaniyete aykırı sınırsız yetkiler verilmektedir ancak bu yetkinin sınırları net şekilde tanımlanmamaktadır. Kamusal kaynakların etkin ve adil yönetimini, dağılımını sağlayacak yeterli denetim mekanizmaları bu kanun teklifinde öngörülmemektedir. Bu maddeyle TÜBİTAK'ın haklı olduğu davalardan bile feragat etmesinin önü açılmaktadır. Kanun teklifinin 3'üncü maddesi, TÜBİTAK Yönetim Kuruluna 250 bin liraya kadar hukuki ihtilaflarda dava ve icra takibinden vazgeçme yetkisi tanımaktadır. Kurumun bünyesinde Hukuk Hizmetleri Başkanlığı bulunmasına rağmen dava süreçlerinden çekilme yetkisinin tanınması, kamu kaynaklarının savurgan biçimde kullanılmasının önünü açacak bir potansiyel riske sahiptir. Oysa kamu adına hareket eden bir kurumun alacaklarını tahsil etmesi yerine vazgeçmesi anlaşılır bir yaklaşım değildir. "Söz konusu 250 bin liralık limit her yıl yeniden değerleme oranıyla artırılacak." diye belirtiliyor ancak bunun yapılmadığını daha geçmiş yıllara baktığımızda önceki yıllarda görüyoruz. Bu artışın keyfî bir şekilde belirlendiğini ve kamu alacaklarının takibini zorlaştırdığını da yine geçtiğimiz yıllar bizlere gösteriyor.
Öte yandan, kanun teklifi, TÜBİTAK ve KOSGEB gibi kamu kaynaklarını yöneten kuruluşlara ek bütçeler ve muafiyetler getiriyor ancak bu bütçelerin nasıl kullanıldığına dair güçlü ve şeffaf denetim mekanizmaları içermemesi yolsuzluk ve usulsüzlük risklerini de beraberinde getiriyor. Kamu kaynaklarının dağılımında denetimin zayıflatılması, toplumun TÜBİTAK gibi önemli bir bilim ve araştırma kuruluşuna duyduğu güveni de sarsacak nitelikte.
Sayın milletvekilleri, TÜBİTAK vatandaşın algısında bugün nasıl biliniyor biliyor musunuz? Elbette tüm TÜBİTAK birim ve çalışanları için bu genellemeyi yapamayız ancak bazıları için haftada 2-3 kere işe gelen, çok yüksek maaşlarla çalışan, torpilli, liyakati tartışılan çalışanlarıyla bilinen bir kurum hâline geldi bugün TÜBİTAK. TÜBİTAK gibi, ülkemizin bilim alanında ilerlemesi adına kurulmuş, her türlü imkân sunulmuş bir yapının böyle bir itibarsızlıkla anılması böyle mesnetsiz bir teklifle ayrıca pekişmeyecek midir, sizlere soruyorum. Gönlünüz buna razı mı sayın iktidar vekilleri?
Sözün özü, TÜBİTAK'ın temel misyonu, bilimsel araştırmaların desteklenmesi, genç araştırmacılara burs sağlaması ve ülkemizin bilimsel gelişimine katkı sunmasıdır ancak mevcut teklif TÜBİTAK'ın asli görevlerinden uzaklaşmasına, mali yönetiminde keyfîyetin artmasına ve kamu zararına yol açabilecek uygulamalara sebep olabilecek niteliktedir.
DEVA Partisinin "Yarına Atılım Eylem Planı"nda vurguladığımız üzere kamu hizmetlerinde şeffaflık, hesap verebilirlik ve denetim oldukça önemlidir. Devlet ve kamu kaynakları iktidar yandaşları kayırılmadan, hakkaniyetle dağıtılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ELİF ESEN (Devamla) - Teşekkürler Başkanım.
İşte bu anlayışla kanun teklifi üzerine önerilerimiz şu şekildedir: Teklifin kamu yararını gözeterek, parti ayrımı yapmadan liyakat esasıyla ülkemizin gençlerini destekleyecek, ekosisteme katacak anlayışla yeniden düzenlenmesi. TÜBİTAK'ın, hukuki boşlukların giderilerek siyasi iradenin etkisinden uzak, bağımsız bir sistemle yönetilmesi. Yönetim Kuruluna tanınacak yetkinin sınırlarının ve ölçülerinin belirlenmesi. Subjektif, keyfî işlemlere sebebiyet verecek sınırsız yetki tanıyan düzenlemelerin objektif kriterlere dönüştürülmesi. Hukuki dava ve icra takibinden vazgeçme tutarının yeniden değerleme oranına göre belirlenmesi ve gerekçesinin şeffaflık anlayışıyla kayıtlara girmesi. Kamu kaynaklarının etkin kullanımını sağlayacak, hesap verebilirliğe dayalı, şeffaf bir yapı ve denetim mekanizmalarının oluşturulması. Ve son olarak burs ve teşviklerde bilimsel kriterlerin esas alınması gerektiğini vurguluyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL sıralarından alkışlar)