| Konu: | YENİ YOL Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 58 |
| Tarih: | 18.02.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün burada grup önergemiz olarak ülkemizin ekonomik gerçekleri karşısında gözümüzü kapatamayacağımız tarihî bir konuyu, borçlanma politikalarını konuşmak üzere bir araya gelmiş bulunmaktayız.
İktidarın yıllardır uyguladığı yanlış ekonomi politikalarının ağır sonuçlarını maalesef yoksulluk, borçlanma ve faiz ödemeleriyle hep beraber yaşıyoruz. Ekonomimiz borca bağımlı hâle gelmiş, bütçeden faize ayrılan pay her geçen gün büyümüş ve ülkemizin mali bağımsızlığı ciddi şekilde tehlikeye atılmıştır. Bu borç yükü sadece bugünü değil gelecek nesillerimizi ve yarınlarımızı da ağır bir borç yükü altına sokmaktadır. Öyle bir ağır ekonomik tabloyla karşı karşıyayız ki okyanus ötesinden bir aptal çıkıp hadsizce ekonomimiz üzerinden Cumhurbaşkanımızı tehdit edebilmekte ve aklınca zayıf Türkiye ekonomisini göz önüne alarak politika dayatmaya bile çalışmaktadır.
Değerli AK PARTİ'li arkadaşlarım, sizden önceki iktidarların borçlanma politikalarını beraber eleştiriyorduk ve temel bir düsturumuz vardı: Borç alan emir alır. Nerede kaldı bu uyarılarımız? Bu uyarıları hep camdan bakarak başkalarına mı yapacaksınız? Hiç mi aynanın karşısına geçip "Borç alan emir alır." sözünün hangi manaya geldiğini düşünmeyeceğiz hep beraber? Dolayısıyla bugün geçmişte başkalarına yaptığınız bu eleştirileri oturup şapkayı önümüze koyarak Türkiye'miz için hep beraber yapma zorunluluğumuz var.
Borçlanma ülkemizi çıkmaz bir sokağa götürüyor. Bütçe devletin gelir ve giderlerini dengelemek için kullanılan en temel araçtır ancak iktidarınızın her yıl giderek artan bütçe açıkları ve buna bağlı olarak sürekli yanlış borçlanma politikaları bu dengeyi tamamen bozmuş, 2003'ten 2024'e kadar olan dönemde faize ayırdığınız para tam 3,5 trilyon lirayı aşmıştır. 3,5 trilyon ne anlama geliyor değerli AK PARTİ'li arkadaşlar? 2022 yılındaki Türkiye bütçesinden daha fazla bir tutara denk geliyor.
2025 yılı bütçesinden ise 1 trilyon 950 milyar faize ayırdınız, sadece o yıla ait bir fark. Bakın, elimde yıllara göre Hazine ve Maliye Bakanlığının tablosunda sadece 2029'un sonrasını da toplam olarak veren bir tablo var. Ne acıdır ki artık anapara ödemelerimizi geçen bir faiz ödemesiyle karşı karşıyayız. Örneğin, 2025'te 743 milyar anapara ödemesi yaparken Türkiye, 1 trilyon 313 milyar maalesef faiz ödemesi yapacağız. 743 milyar anapara, 1 trilyon 313 milyar... Bu, 2020'de 596 milyar anapara 1 trilyon 55 milyara çıkıyor, 2028 sonrası için de 2.586 milyarlık bir anapara borcumuz varken, tam 3 trilyon 288... Bu, faiz oranlarına sizin o yıllara kadar yeniden bütçedeki açığı ve bu borçları ödemek için yeni kullanacağınız faizlerin borçları dâhil edilmemiş hâli yani bugün dükkânı kapatsanız "Bu ülkenin ekonomik borçlarını tasfiye etmek istiyoruz." dediğinizde ödeyeceğiniz bir rakam. Oysa, 2 trilyon bütçe açığı verilen bir ülke, bu 2 trilyonluk bütçe açığını mutlaka yeniden borçlanarak ödemek durumunda kalacak. Dolayısıyla borç batağındaki bir Türkiye'nin temel sebeplerinden bir tanesi sizin yanlış ekonomi politikalarınızdır.
Bakın, burada, 2001 yılından 2024 yılına kadar TÜİK'in ve İstanbul Ticaret Odasının enflasyon rakamlarını karşılaştıran bir tablo var. Dikkat ederseniz, 2022'ye kadar mavi ve kırmızı çizgiler belirgin olmayan bir şekilde örtüşüyor. Niye? Çünkü TÜİK'in açıkladığı rakamları, çok küçük küsuratlar olmakla birlikte hemen hemen aynı rakamları İstanbul Ticaret Odası da açıklıyor. 2022'den sonra TÜİK yukarıya doğru çıkarken makas gitgide açılmaya başlıyor. Yani şunu artık kabul edin: 2022'den sonra siz yanlış enflasyon rakamları açıklayarak bu milletin cebindeki paraların çalınmasına sebep oluyorsunuz, farkındasınızdır veya değilsinizdir. Memurun daha az maaş almasına, emeklinin daha az maaş almasına, tarımdaki çiftçinin, köylünün daha az destekleme primi almasına, işte sizin bu sahte enflasyon raporlarınız sebep oluyor. Bunlar yetmezmiş gibi, enflasyonun çok yüksek olduğu dönemlerde bir nas politikası diye bir şey uydurdunuz -nasın kendisi hakikat de sizin uyguladığınız uygulamalar açısından söylüyorum- yüzde 8,5'la yandaş birçok şirkete sermaye transferi yaptınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KAYA (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
BÜLENT KAYA (Devamla) - O dönemlerde yüzde 8,5'la hangi yandaş şirketlere borç, kredi vererek onların da aldıkları bu paralarla servetlerine servet katlıkları, emin olun, bugün yarın ortaya çıkmasa bile siz iktidardan gittiğiniz gün mutlaka ortaya çıkacak ama gelin, bunu hep beraber birlikte ortadan kaldıralım diyorum. Dolayısıyla gelmiş olduğumuz noktada yüksek faiz ödemeleri artık bu halkı her geçen gün daha da yoksullaştırıyor. Yüksek faiz Türkiye'nin dış borç bağımlılığını her geçen gün artırıyor. Kamu ve özel sektör borç stokumuz her yıl artıyor ve siz fakir fukaraya sosyal yardım olarak verilmesi gereken paraları; emekliye, memura, işçiye verilmesi gereken sabit ücretleri artırma yerine maalesef bir avuç faizciye ve rantiyeciye bu paraları aktarıyorsunuz. "Nassın olduğu yerde sana bana laf düşer mi?" diyen devriiktidarınızda bunları yapıyorsunuz. Bunlar size masal gibi gelebilir ama emin olun, bunların hakikat olduğunu en kısa zamanda bu millet yüzünüze çarpacaktır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)