GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstanbul başta olmak üzere ülkenin genelindeki yangın risklerine ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:58
Tarih:18.02.2025

EVRİM RIZVANOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz günlerde Bolu Kartalkaya'da meydana gelen otel yangını hepimizi derinden sarstı. Bu facia ülkemizdeki binaların yangın güvenliği konusunda ne kadar savunmasız olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Ben buradan Kartalkaya'da hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, acılı ailelerine ise sabırlar diliyorum. Ne yazık ki seçim bölgem İstanbul'da da benzer risklerle karşı karşıyayız. Sadece Kartalkaya yangınından sonra İstanbul'da yaklaşık 16 tane yangın çıktı. Örneğin, dün Avcılar'da geri dönüşüm tesisinde çıkan yangın veya geçtiğimiz hafta Mısır Çarşısı'na yakın bir restoranda çıkan yangın ticari, tarihî ve turistik bölgelerimizin de bu riskten muaf olmadığını bizlere bir kez daha gösterdi. Bu nedenle, İstanbul'daki binaların yangın güvenliği standartlarının acilen gözden geçirilmesi ve gerekli önlemlerin alınması elzemdir. Çünkü bu yangınlar insan hayatını doğrudan tehdit eden ve önlenebilir felaketlerdir ve maalesef önlem alınmadığında ihmal kaynaklı cinayetlere de dönüşebilirler.

Bakın, daha on ay önce seçim bölgem İstanbul Gayrettepe'de 16 katlı bir binada yangın çıktı, 29 vatandaşımızı kaybettik. O gün herkes "Bu son olsun." dedi, televizyon kanalları, uzmanlar sürekli konuştular, sosyal medyada siyah ekran paylaşımları yapıldı ve "Bir daha lütfen yaşanmasın." diye sloganlar atıldı. Ne oldu? Hiçbir şey değişmedi. Peki, bunca kamuoyu oluşmasına rağmen iktidar ne mevzuatta bir değişiklik yaptı ne de yangın güvenliğini arttıracak somut bir adım attı maalesef hatta İçişleri Bakanı Gayrettepe trajedisine ilişkin verdiğim soru önergesine yanıt bile vermedi. Anayasal olarak on beş gün içerisinde cevap verme mecburiyeti olunan önergemize geçtiğimiz nisan ayından beri cevap bekliyorum. Maalesef aradan daha on ay bile geçmeden bu kez Bolu Kartalkaya'da başka bir felaket yaşandı ama Bolu faciası bize neyi gösterdi biliyor musunuz? Aynı ihmalleri, aynı eksiklikleri ve maalesef çok daha ağır bir tabloyu. Sorumluların kim olduğunu Mecliste kurulacak komisyonda ortaya çıkaracağız hep birlikte, hepimiz yakından takip edeceğiz ama acı olan ne biliyor musunuz? Yarısı çocuk olan, bir otel dolusu insan artık aramızda değil.

Şimdi, tekrar dönelim 16 milyonun yaşadığı İstanbul'a. Evet, bugün, İstanbul'un deprem riski var ama bu şehrin bir de yangın gerçeği var. İstanbul tarih boyunca defalarca yangınlarla yıkılmış bir şehir. Şehrin yeniden inşasına neden olan büyük İstanbul yangını tarihte unutulmaz bir yer edinmiştir. Geçmişin bu acı tecrübeleri önlem alınmazsa tarihin tekerrür edebileceğini de bizlere hatırlatıyor. Bugün, İstanbul her yangın riskiyle karşı karşıya olan bir metropolüdür. Bu nedenle Hükûmete ben buradan sormak istiyorum: İstanbul için kapsamlı bir yangın planınız var mı? Biliyoruz ki yok. Bakın, bu şehirde sayısız tarihî binalar var, yangın merdiveni olmayan eski binalar var, bu binaların teraslarında kafeler var, restoranlar var ve itfaiyelerin bile yanaşamayacağı kadar dar sokaklar var İstanbul'da. Peki, İstanbul'da büyük bir yangın çıkarsa ne olur? Ben size söyleyeyim: Bu şehir koca bir alev topuna döner. Bugün İstanbul'daki yapı stokunun yüzde 73'ü 1999 öncesi yapılmış, bu ne demek biliyor musunuz? Bu binaların yangına karşı hiçbir tedbir alma zorunluluğu yok demek çünkü mevcut yönetmelik 2007'den önce inşa edilen binaları yangın önlemi almaktan muaf tutuyor. Bakın, bu binaların çoğunda yangın merdiveni yok, tahliye planı yok, yangın dedektörü bile yok. İşte, İstanbul bir kıvılcıma teslim olacak kadar savunmasız bir şehir ama bu iktidar en basit önlemi bile almıyor.

Bakın, bu yangın dedektörü ne kadar biliyor musunuz? 200-300 liralık bir şeyden bahsediyorum ve bu dedektör aslında yangın başladığı anda algılıyor, alarm veriyor ve insanların kaçışına da fırsat veriyor ama ne yazık ki bu Hükûmet bunu bile zorunlu hâle getirmiyor.

Ben buradan çok daha önemli bir noktaya değinmek istiyorum: Hükûmet İstanbul Büyükşehir Belediyesine düşman ülke muamelesi yapmaktan vazgeçmeli. İstanbul halkının iyiliğini ve çıkarlarını düşünüyorsak Hükûmet İstanbul Belediyesiyle iş birliği yapmak zo-run-da ama görünen o ki Hükûmet İstanbul Belediyesiyle rekabet ediyor. Bakın, bu yanlış. Hükûmet ve şehir yönetimi arasında asla ve asla rekabet olmamalı, tam tersine merkezî Hükûmet ve İstanbul şehir yönetimi çok sıkı iş birliği içinde olmalı.

Değerli milletvekilleri, yangın bir kader değildir, yangın ihmaldir. Bu ülkede başta Hükûmet olmak üzere yerel yönetimler, ilgili kurumlar, herkes, hepimiz elimizi taşın altına koymak zorundayız. Mevzuattaki eksiklikler giderilmeli, denetimler düzenli ve etkin bir şekilde yapılmalı, yangın güvenliği standardı yükseltilmeli, ihmalin bedelini de artık vatandaşlarımız ödememeli. Türkiye artık vatandaşların yangınlarda can verdiği, ucuz ölümler ülkesi olmaktan çıkmalı. İktidar olarak ihmallerin küllerini seyretmekten de artık vazgeçmelisiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EVRİM RIZVANOĞLU (Devamla) - Hemen toparlıyorum.

BAŞKAN - Buyurun toparlayın.

EVRİM RIZVANOĞLU (Devamla) - Yarın başka bir binada, başka bir şehirde ve başka yangınların ardından yine aynı cümleleri kurmamak dileğiyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP, İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)