| Konu: | Bu sabahki gözaltı kararlarına, Van Belediye Eş Başkanı Abdullah Zeydan'a, Halkların Demokratik Kongresine, Hatay Büyükşehir Belediyesinin deprem anma programları için yaptığı harcamaya, asgari ücrete ve bir restoran zincirinin işçilerine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 12.02.2025 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, gün yok ki burada söz aldığımızda bir AKP hukuksuzluğundan bahsetmeyelim. Gerçekten biz de böyle normal, sıradan şeyleri dillendirmek istiyoruz ama ne yazık ki iktidarın istibdat rejimi nedeniyle her gün baskıyı, her gün gözaltılarını, her gün yargı hukuksuzluklarını konuşuyoruz.
Evet, bu sabah Manisa'da 18 kişi, Ankara'da da 8 kişi sabahın köründe evleri basılarak gözaltına alındılar. Bunlardan, gözaltına alınanlardan birisi partimizin yerel seçimlerde Belediye Eş Başkan adayı olan Cevdet Yıldız, birisi bir önceki dönem HDP Ankara İl Eş Başkanı, bu dönem Parti Meclisi Üyemiz Pakize Sinemillioğlu, diğerleri eski BTS Genel Başkanı Nazım Karakurt, Etimesgut eski İlçe Eş Başkanımız Lokman Aydoğmuş. Peki, bunlar niye gözaltına alındılar? Manisa'da gözaltına alınanlar geçen yılki Nevruz kutlamalarına katıldıkları gerekçesiyle, Ankara'da gözaltına alınanlar ise sosyal medya paylaşımları ve demokratik etkinliklere katılım suçlamasıyla gözaltına alınanlar. Bakın, bunların hiçbiri normal hukuk devletinde suç değildir ama AKP iktidarında her şey suç çünkü AKP'nin yapmadığı her şey zaten bu ülkede suç.
Şimdi, bir ülkede insanların, halkların kendi kültürlerini, kendi bayramlarını kutlaması, oraya gitmesi, oraya katılması ya da muhalif görüş ve düşüncelerini, iktidarı tenkit eden görüş ve düşüncelerini sosyal medyada paylaşması ya da demokratik, barışçıl eylem ve etkinliklere katılması nasıl oluyor da suç oluyor, bunu gerçekten çıksınlar, bize anlatsınlar, izah etsinler, biz de bilelim.
Dün geceden beri -bakın, burada ifade ettik; Van Belediye Eş Başkanımız Sayın Abdullah Zeydan'a üç yıl dokuz ay ceza verildi- bütün bu cezalandırmalardan, Belediye Eş Başkanlarına verilen cezalardan sonra kayyum atandığı için dünden beri Van halkı ayağa kalkmış durumda, Belediyemizin önünde binlerce kişi bekliyor ve eksi 8 derece soğuğa rağmen Belediyenin önünde bütün gece bekleyiş devam etti. Şimdi soruyoruz: Gerçekten bu halka bunu neden yaşatıyorsunuz? Yani 31 Mart seçimlerinde Van halkı size sandıkta gereken cevabı verdi, 14 belediyenin 14'ünü aldık, sonra ne oldu? Gasbetmeye çalıştınız, 2 Nisanda yeniden o belediyeyi aldık. Şimdi yeniden Belediyemizi gasbetme tehdidi karşısında halk gelmiş, oyuna, iradesine, sandığına sahip çıkıyor. Bu zulüm değilse nedir? Sandıkta sadece sizin attığınız oyların geçerli olduğu, sadece siz sandıkta çıktığınızda o sandığın geçerli olduğu bir sistemi kurmuşsunuz, bunu yerleştirmek istiyorsunuz ve buna karşı söz söyleyenleri, buna karşı çıkanları da yargı eliyle tutuyorsunuz, götürüp cezaevine koyuyorsunuz. Tabii, bununla beraber, hâlihazırda İstanbul'da gözaltına alınanların gözaltıları devam ediyor. Bunların hiçbirini kabul etmiyoruz. Özellikle de -dün ifade ettim, bugün bir kez daha ifade etmek istiyorum- en yerelden uzlaşı kültürünün yaygınlaşması, demokratik teamüllerin yerelden başlayarak aslında gelişmesi, kentin yönetimine; il, ilçe, belde yönetimine halkların, toplumsal kesimlerin, inançların katılımını sağlayan çoğulcu bir mekanizma olan kent uzlaşısını kriminalize etme, onu getirip terörize etme faaliyetini reddediyoruz. Bakın, bütün o savcılığın açıklamasında ne var, biliyor musunuz? Bütün demokratik meseleleri PKK'nın da söylemesi. Şimdi, bugün hepimiz "barış" diyoruz, PKK de "barış" diyor; ne olacak? Her "barış" diyeni tutuklayıp cezaevine mi götüreceksiniz? Yani böyle bir absürtlük olabilir mi? Yani hakikat birdir, sırf bir başkası söyledi diye siz bunu kriminalize edemezsiniz. Kent uzlaşısını biz kamuoyuna deklare etmişiz, kamuoyuna açıklamışız, gizli saklı yaptığımız bir şey değil ki. Bu anlamıyla kendinize hak gördüğünüzü başkalarına hak görmeme, başkalarını bunun üzerine suçlama politikasından vazgeçin artık; bunu kabul etmiyoruz. Özellikle HDK'nin ve Demokratik Bölgeler Partisinin o savcılık beyanında suçlanmasını, kriminalize edilmesini de reddediyoruz. Ben tekrar söyleyeyim, dün de söyledim: Halkların Demokratik Kongresi bu ülkede toplumun güçlendirilmesi, toplumun öz örgütlülüğünün gelişmesi ve gerçek anlamda toplumun yönetime katılımı için kurulmuş bir yapıdır; içerisinde dünya kadar çevre var, dünya kadar bileşeni var. Bir dönün bakın, ne yapıyor, faaliyetleri nedir? Her şeyin başına koyuyorsunuz KCK'yi, illegalize ediyorsunuz, atıyorsunuz oraya; böyle bir şey olmaz, bunu kabul etmiyoruz.
Diğer bir mesele: Şimdi, burada dün deprem üzerine konuştuk, önergemiz de vardı, AKP'nin hatibi çıktı, bize güllük gülistanlık bir tablo anlattı, oysaki öyle olmadığını çok iyi biliyoruz. Bakın ne olmuş? Halk konteynerde yaşıyor, halk yoksullukla boğuşuyor. Depremzedeler buraya da geldiler, Eş Genel Başkanımız ile bizi ziyaret ettiler ve neler yaşadıklarını bir bir anlattılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Hani söyleniyor ya "Gidin, yerelden dinleyin." Bizzat o yerelden olan insanlar, yapılar, kurumlar geldi, bize anlattı. Şimdi, bu yoksulluk varken hâlâ, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının raporuna göre 650 binden fazla yurttaş hâlâ konteynerde yaşarken bakın AKP iktidarının yerel yönetimi olan Hatay Büyükşehir Belediyesi ne yapmış? Deprem anmaları için 17 milyon 536 bin TL harcadığı ortaya çıkmış; evet, yanlış duymadınız, tam 17 milyon 536 bin TL. Peki, bunu nasıl yapmış? Normal koşullarda deprem yani çok acil ve afet durumlarında yapılması gereken 21 (b) usulüyle, pazarlık usulüyle yapmış yani Kamu İhale Kanunu'nu bir kez daha ihlal etmiş, acele bir şekilde pazarlık usulüyle çıkmış, yapmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - 31 Ocakta yapılan ihalede Deprem Şehitlerini Anma Programı organizasyonu için belediye kasasından 13 milyon 275 bin TL çıkmış. Bu ihale sadece bir firmaya Erbay Reklam ve Organizasyon Şirketine verilmiş. Bundan iki gün önce, 29 Ocakta düzenlenen başka bir ihalede de 4 milyon 261 bin TL harcanmış ve 6 Şubat anısına yapılacak organizasyon hizmeti de Art İstanbul şirketine verilmiş; evet, gerçek bu. Bu 17 milyon 506 bin TL'yi gerçekten depremzedeye harcasalardı, gerçekten orada konteynerda yaşayan çocuklara harcasalardı, oradaki depremzedelerin bir yarasına merhem olsalardı, olmaz mıydı? Hayır, deprem anmasında bile yandaşını kayıran, deprem anmasında bile depremzedenin parasını, onun kazancını çalan bir iktidar gerçeğiyle karşı karşıyayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Tamamlayacağım Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Koçyiğit lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakın, yirmi üç yıllık AKP iktidarının özeti: 2005 yılında bir asgari ücretle 2,75 yani neredeyse 3 cumhuriyet altını alınabiliyordu, bugün geldiğimiz noktada 1 cumhuriyet altını 23.655 TL, asgari ücret ne kadar? 22.104 TL. Düşünün, bir ay çalışıyorsunuz asgari ücretli olarak, 1 cumhuriyet altını alamıyorsunuz ya, 1 cumhuriyet altını alamıyorsunuz! Yirmi üç yıllık AKP iktidarı asgari ücretlinin 2 altınını çalmış, 2 altından fazlasını. Bugün asgari ücretli 1 altını alamayacak koşullarda çalışıyor ama sorsanız, herkes güllük gülistanlık, refah içerisinde yaşıyor; asgari ücretlinin de bir derdi yok, emeklinin de bir derdi yok! Kendi alacağını, vergisini yüzde 44'le alan ama gidip asgari ücretliye yüzde 30 zam yapan, dönüp arkasından da hedef enflasyonu yüzde 21'den yüzde 24'e çıkaran iktidara soruyoruz: Asgari ücreti de revize etmeyi düşünüyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Selamlayıp bitireceğim.
BAŞKAN - Selamlayın lütfen Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Enflasyon hedefinizi Merkez Bankası revize etti ya, yüzde 21'den yüzde 24'e çıkardı, siz maaşları hedef enflasyona göre belirlediniz; işçinin, emekçinin, asgari ücretlinin kaybını kim telafi edecek? Onda da ses yok, ona da bir şey demiyorlar.
Son olarak, buradan KFC ve Pizza Hut işçilerini selamlamak istiyorum. Bakın, bir tane açgözlü sermayedar kendisine açılan kredi musluklarını kullanmış, gitmiş, nerede batık bir şey varsa almış; bugün onun sonucunu, onun bedelini kim ödüyor? 7 binden fazla çalışanı olan bu işçiler ödüyor; tazminatlarını alamıyorlar, birikmiş maaşlarını alamıyorlar, kış günü muhatap bulamıyorlar, Pizza Hut'ların ve KFC'lerin önünde bekleyişleri devam ediyor. Soruyorum iktidara: Var mı bir çözümünüz? Var mı bu işçilerin derdine derman olacak bir formülünüz? O da yok. Açtılar kredi havuzlarını, şişirdiler, şişirdiler; günün sonunda adam battı, işçiler ortada kaldı.
Teşekkür ediyorum.