| Konu: | Dün Van'da Özgür Kadın Hareketinin gerçekleştirmek istediği yürüyüşe, Özgecan Aslan'ın ölüm yıl dönümüne, 8 Şubatta Diyarbakır'da gerçekleştirdikleri mitinge, bu sabah İstanbul'da 9 belediyeye yapılan operasyona, Halkların Demokratik Kongresine ve Van Belediye Eş Başkanı Abdullah Zeydan'a ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 55 |
| Tarih: | 11.02.2025 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, dün Van'da, Özgür Kadın Hareketi (TJA) "Barış için kadınlar özgürlüğe yürüyor." şiarıyla bir yürüyüş gerçekleştirmek istedi ama her zamanki gibi AKP'nin emrindeki kolluk, ne barışa ne kadına ne özgürlüğe tahammül edemediği için bu etkinliğe çok şiddetli bir şekilde bir saldırı gerçekleşti. Orada, o yürüyüşte DBP Eş Genel Başkanı Sayın Çiğdem Kılıçgün Uçar, belediye eş başkanları, milletvekili arkadaşlarımız vardı ama polis, aleni bir şekilde kadın arkadaşlarımızı darbetti, milletvekili arkadaşlarımızı darbetti, gazetecileri orada darbetti, kadınların kol çantalarını bir silah olarak kullanıp onlara çantalarıyla vurdu, yerlerde sürükledi, karga tulumba taşıyarak gözaltına aldı ve bir kez daha aslında özgürlüğün, barışın, demokrasinin karşısında durduğunu AKP'nin emrindeki kolluk eliyle görmüş olduk. Bundan sadece kolluğun sorumlu olmadığının, orada şiddeti uygulama emri veren AKP iktidarının bizzat bu şiddetin faili olduğunun altını çizmemiz gerekiyor.
Evet, bugün -birçok arkadaş ifade etti- Özgecan Aslan'ın ölüm yıl dönümü. Daha birkaç gün önce Pınar Gültekin davasında Yargıtayın verdiği o korkunç kararı okuduk. Bu ülkede her gün kadınlar sistematik olarak katledilirken, bütün o kravatlı yargı, kadın katillerini aklamak için şurasından burasından bahaneler bulurken bugün kendi yaşamları için, hakları için, özgürlükleri için, bu ülkenin toplumsal barışı için, Kürt sorununun demokratik çözümü için sokaklara düşen, mücadele eden, söz söyleyen; emeğine, bedenine, yaşamına sahip çıkan kadınlara da polis şiddeti uygulanıyor. Yetmiyor, bir de tehdit ediliyorlar: "Daha bu ne ki, yarın çok daha fazlasını yapacağız." diye orada polis bizzat kadın arkadaşlarımıza bunu söylüyor. Bunu söyleyelim: Ne copunuz ne gazınız ne baskınız ne cezaeviniz biz kadınları eşitlik ve özgürlük mücadelesinden asla ama asla alıkoymayacaktır. Bu ülkeyi bir kadınlar mezarlığına çevirenler dönüp aynaya baksınlar. Her gün "Kadın partisiyiz." demekle, "Bu ülkede kadın devrimlerini biz yaptık." demekle işler yürümüyor. Hakikat ne? Hakikat, Özgecan'ın katledilmesi; hakikat, yargının o caniyi, Pınar Gültekin'i canlı canlı yakan, betona gömen katilini hoş görmesi; hakikat, kadınların yerlerde sürüklenmesi, coplanması; hakikat, ensest uygulayan babaların cezaevlerinden salınması. Bu hakikatler ortadayken AKP'nin kalkıp burada kadına dair söz kurmasını da doğru bulmuyoruz.
Sadece bu değil, 8 Şubatta Amed'de, Diyarbakır'da bir miting gerçekleştirdik; yine barış için, yine özgürlük için, bu ülkenin refahı için, bu ülke halkları için. Yine, barışçıl bir şekilde yapılan, hiçbir sorun olmayan mitingimiz dağılırken polis şiddetiyle karşılaştı; polis orada insanların üzerine gaz sıktı, yakın mesafeden gözlerinin içine gaz sıktı. Yetmedi, Gençlik Meclisi üyemiz Vedat arkadaşımız, Vedat Özer yere düştü -epilepsi hastasıydı- gazdan etkilendi, beyin kanaması geçirdi. AKP'nin emrindeki kolluk eliyle neredeyse gencecik bir arkadaşımız yaşamından oluyordu. Sorumluluk duyuyorlar mı? Yok. İçişleri Bakanlığı ne yapıyor? Ha bire sosyal medya üzerinden şov yapmakla... Ya, emrindeki kolluk şiddet uyguluyor insanlara, barışçıl eylem için gelmiş insanı yerde sürüklüyor, ona gaz sıkıyor, yaşam hakkını ihlal ediyor. Ne demek ya, eyleme gidip, beyin kanaması geçirip yoğun bakıma alınmak! Ne demek ya, ne demek! Bunu bir açıklasınlar. Bu, barışa kurulmuş bir provokasyondur, bu ülkedeki toplumsal uzlaşıya kurulmuş bir provokasyondur; çok açık ve net. AKP kararını versin, nedir niyeti, çıksın söylesin. Her gün kalkıp barıştan, özgürlükten... Yok, biz onu istiyoruz, yok, bunu istiyoruz... Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Ne istediğiniz ortada; siz ömür boyu bizi coplamak istiyorsunuz, siz ömür boyu bizi cezaevlerine doldurup ceza vermek istiyorsunuz, siz ömür boyu bizi kölelik koşullarında yaşatmak istiyorsunuz, siz ömür boyu bu ülkeyi açık cezaevine çevirip, iktidarda oturup iktidarın nimetlerini yemek istiyorsunuz; bu, isteğiniz bu çünkü yolunuz bunu gösteriyor.
Bakın, bu sabah İstanbul'da 9 belediyeye -biraz sonra onu kürsüden anlatacağım- operasyon yapıldı. Neymiş? Kent uzlaşısı yapmışız. Size ne ya! Size ne! Siz Cumhur İttifakı'nı kurarken sorun yok, siz bilmem ne yaparken sorun yok, adını sanını duymadığımız partileri yanınıza alırken sorun yok; biz, bu ülkenin ana muhalefet partisi ve onunla beraber birçok partiyle ittifak yapmışız, adına "kent uzlaşısı" demişiz, biz yapamayız. Niye?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Neymiş, DEM Parti batıda açılmak, batıda belediyeler elde etmek istiyormuş. Uzun uzun anlatacağım. Ya, savcının yazdığı mütalaada Türk-Kürt ittifakına atıf var, demek ki siz bu ittifaka karşısınız. AKP'ye oy verince her şey helal, mübah; AKP'nin yanında durunca, onunla ittifak yapınca her şey normal ama olur ya AKP'nin tahtını sallayıp, onu yerel yönetimlerde 1'inci parti olmaktan alıkoyup ittifak yapınca DEM PARTİ terörist, CHP terörist, o terörist, bu terörist. Pardon da siz kimsiniz yani? Siz mi bize siyasi doğrultu vereceksiniz? Size mi soracağız kiminle ittifak yapıp kiminle ittifak yapmayacağımızı? Artık yeter yani, cümle bulamıyoruz hukuksuzlukları anlatmaya. Yeni Zekeriya Öz yaratmışlar, Akın Gürlek. Zekeriya Öz'ü de savunuyorlardı ya, şimdi ucu bucu nereden çıktı. Yeni, Akın Gürlek'i operasyonun başına getirmişler; sen, İstanbul'da DEM PARTİ'ye, CHP'ye, ona buna, bütün muhaliflere operasyon yapacaksın diye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bitireceğim Sayın Başkan.
Getirmişler oraya, atamışlar; adam -Antalya'da suç işleniyor- Antalya Cumhuriyet Savcısı yok gibi her şeye maydanoz.
Yetmiyor, Halkların Demokratik Kongresini kriminalize ediyor. Ben oranın eş sözcülüğünü yaptım. Neymiş? Yan yana gelmişiz. Gelemez miyiz? Dünya kadar dergi çevresi, siyasi parti, oluşum var içerisinde. Mesele ne biliyor musunuz? Mesele, bu ülkenin demokratikleşmesini savunanların, bu ülkenin eşitliğini, özgürlüğünü savunanların yan yana gelmesine duyulan korku, öfke. Siz misiniz yan yana gelip bizi iktidardan düşürdünüz, biz size bedel ödetiriz diyorlar; bu net. Kürtlere şunu diyor: Ancak ve ancak benim yanımda durursan seni makbul vatandaş sayarım ama olur da muhalefetle yan yana durursan, olur da benim iktidarı mı sallarsan, olur da beni koltuktan edersen ben de sana bedel ödetirim." Vallahi kusura bakmayın, sizin zorbalıklarınızla hiza alacak değiliz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bitireceğim Sayın Başkan, hoşgörünüze sığınıyorum.
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
Buyurun Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bakın, bugün yine bizim Van Belediye Eş Başkanımız Abdullah Zeydan'a sabahın dokuzunda talimatlı mahkeme üç yıl dokuz ay ceza verdi. Neymiş? Niye? Acınız var; biz yerel yönetim seçimlerinde Van'da 14'te 14 kazandık. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Kumpas kurdunuz, gasbetmeye çalıştınız, mazbatasını vermediniz; Van halkı direndi, Türkiye'deki bütün siyasi partiler, demokrasiden yana, halkın iradesinden yana olanlar direndi. Van'a geldiler, halkın iradesine çarptı o kumpas. Şimdi, yeni bir kumpasın peşindesiniz. Söyleyelim vallahi; bugün de yarın da Van halkıyla beraber, bütün Türkiye halklarıyla beraber sizin bu zulüm iktidarınıza karşı direneceğiz, direneceğiz. Daha çok düşeceksiniz o koltuklardan, daha çok belediye kaybedeceksiniz bu akılla çünkü zulmediyorsunuz, zulmediyorsunuz; açık ve net. Böyle bir şey olur mu ya! Akşama kadar "sandık, sandık" deyip sandıkta çıkana operasyon yapmak, sandıktan çıkana böyle saygısızlık olur mu ya, olur mu!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Selamlayıp bitireceğim.
BAŞKAN - Selamlayın lütfen Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Yargı kararını... Siirt Belediyesinde isimliği yazmış kayyum efendi bir gün önceden, sabahın sekizinde gitmiş mesaiye, isimliğini koymuş: "Siirt Belediye Başkan Vekili" İşte bu kadar kumpasçısınız. Söyleyelim; şimdi de isimlikle mi geziyor Van Valisi? Aklınızdan dahi geçirmeyin. Hiçbir yere benzemez Van, hiçbir yere benzemez; söyleyelim. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Yeter, zulmünüz arşa vardı! Zulmünüz artık ne yer kaldırıyor ne gök kaldırıyor ne insan kaldırıyor. Bu zulme karşı direndik, bundan sonra da direneceğiz. Tek bir an bile sizin bu zulmünüzün karşısında geri adım atan sizin gibi olsun. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)