GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YENİ YOL Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:51
Tarih:30.01.2025

YENİ YOL GRUBU ADINA BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; YENİ YOL Grubu adına bugün Türkiye'deki kayyum uygulamalarının demokrasimize, hukuka ve vatandaşlarımızın devletine olan güvenini zedeleyen durumunu burada bir kez daha gündeme getirmek için bir araştırma komisyonu kurulmasını talep ediyoruz.

Türkiye'nin 1982'den önceki süreçlerini bir tarafa bırakalım, en azından şu an cari olan, 1982'de kabul edilen bir Anayasa'mız, kabul edilen bir Belediye Kanunu'muz var ve bu Belediye Kanunu'nun 2005 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında Meclis çoğunluğu onlardayken değiştirilmiş bir hâli var. Dolayısıyla, belediyeler açısından bu konuyu "2016 olağanüstü hâl rejimi döneminden öncesi ve sonrası" diye ikiye ayırmak lazım. Peki, darbeci Kenan Evren tarafından hazırlanan ve sadece demokratik düzene geçmek için vatandaşlarımızın kerhen "evet" dediği ve bugüne kadar en fazla da Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımızın şikâyetçi olduğu -haklı olarak- bizlerin de şikâyetçi olduğu, hemen hemen Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bütün partilerin "Bu darbe anayasasından kurtulmamız lazım." diye konsensüs sağladıkları bu Anayasa’nın bile gerisine düşen bir uygulamayı 2016'dan beri yapıyoruz. Çünkü Anayasa’nın 127'nci maddesinin dördüncü fıkrası bir belediye başkanı sadece görev suçlarıyla ilgili açığa alınabilir, aksi takdirde belediye başkanlarının seçilme yeterliliklerinin ortadan kaldırılması mahkeme kararına bağlıdır der. Yani 2016 yılındaki darbe girişiminden önce Türkiye'de sınırlı da olsa bir hukuk varken dahi belediye başkanları sadece görev suçlarıyla ilgili geçici olarak görevden uzaklaştırılabiliyorlardı, bu hâlde dahi Meclis kendi içerisinden bir başkan seçiyordu, iktidar o ilçeye, o ile bir belediye başkanı dayatmıyordu ama OHAL döneminde bir kanun hükmünde kararnameyle bir düzenleme, ek fıkra getirildi; denildi ki: "Bir belediye başkanının hakkında terör örgütüne yardım, yataklık ya da propaganda suçuyla -hüküm giymesine gerek yok- bir soruşturma başlatıldığı zaman, onun yerine il ise İçişleri Bakanı, ilçe ise il valisi bir kayyum atar ve belediye meclisinin bütün yetkileri o kayyuma geçer." Şimdi, bunu, 82 darbe anayasasının bile gerisine düşen bu uygulamayı savunmak, 2002'den bu yana Türkiye'de birçok özgürlüğe imza atmış olan Adalet ve Kalkınma Partisine hakarettir, Adalet ve Kalkınma Partisinin kendisini reddetmesidir. Dolayısıyla, burada, bizden önce en fazla -hani "sessiz devrim" diyorlardı ya- bu sessiz devrimlerine sahip çıkması gereken Adalet ve Kalkınma Partili milletvekilleri bu kayyum uygulamalarına itiraz etmeliler. Ben net olarak inanıyor ve biliyorum ki Adalet ve Kalkınma Partili milletvekilleri kendi aralarında "Ya, bu kadar da olmaz. Bu kayyum uygulamalarının bu memlekete de partimize de faydası yok." diye konuştuklarına yakinen şahidim ama maalesef, gel gör ki karar vericilere bu konuyu aktarmamış, yeterince itiraz etmemiş olacaklar ki bu husus bir türlü ortaya çıkmıyor.

Şimdi, iki garabetten bahsedeceğim yaptığınız bu uygulamalarla ilgili: Beşiktaş, Esenyurt; arasında 20-30 kilometre olan İstanbul'un iki ilçesi. Birinde, Beşiktaş'ta Başkanı tutukluyorsunuz, meclis kendi içerisinden bir başkan seçiyor. 30 kilometre ötede Esenyurt'ta Başkanı tutukluyorsunuz, bütün meclis üyelerini cezalandırıyorsunuz; orada ise devlet tarafından, iktidar tarafından, İçişleri Bakanı tarafından bir vali yardımcısını görevlendiriyorsunuz. Ya kardeşim, 20 kilometre arayla iki farklı demokrasi uygulanır mı bu memlekete? Beşiktaş da Türkiye Cumhuriyeti'nin toprağı, Esenyurt da Türkiye Cumhuriyeti'nin toprağı; arada sadece 20 kilometre var; biri Uganda, diğeri İstanbul değil ki, ikisi de İstanbul. Şimdi, bunu hangi mantıkla, hangi akılla, hangi vicdanla izah edeceğiz? Olabilir, belediye başkanlarının her ikisinin de suç işleme şüphesiyle açığa alınma ihtiyacı olabilir. Peki, Esenyurt Belediyesindeki meclis üyelerini seçen Esenyurt halkının Beşiktaş halkından ne farkı var ki siz Esenyurt halkını cezalandırarak bir vali yardımcısını oraya atıyorsunuz? Ama Beşiktaş'a ise belediye meclisinin kendi içerisinden bir üye ataması...

Bu garabete bir son verin değerli arkadaşlar; bu, emin olun en fazla sizin müktesebatınıza zarar veriyor ve en fazla da sizin Türkiye'ye getirmiş olduğunuz özgürlüklere aykırı bir durum. Ayetikerimede der ki: "Bir topluma olan kininiz ve öfkeniz sizi onlara karşı adaletsizliğe sevk etmesin."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KAYA (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

BÜLENT KAYA (Devamla) - Sevmeyebiliriz başka bir siyasi partiyi, sevmeyebiliriz sizden olmayan insanları ama nas bize "Bir topluma, bir siyasi partiye, bir siyasi gruba olan kininiz sizi onlara karşı adaletsizliğe sevk etmesin." der, bunu emreder. Dolayısıyla bu ülkede biz hukuku uygularken sevip sevmememize göre hukuku uygulayamayız.

Bir diğer husus: Siirt Belediye Başkanı görevden alınarak yerine kayyum atandı. Henüz kesin bir hüküm ortada yok; şüpheyle soruşturma başlar, kovuşturmayla devam eder, iddianameye dönüşür, ilk derece mahkemesi karar verir, istinaf onaylar, Yargıtay onadıktan sonra da kesin hükme dönüşür. Yani on gün önce Siirt Belediye Başkanı hangi hukuki gerekçeyle görevdeyse aynı hukuki gerekçede herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen bugün yerine kayyum atıyorsunuz. İlk derece mahkemesinin verdiği karar kesin hüküm değil, soruşturmadan bir farkı yok, her an istinaf ya da Yargıtaydan bozulabilir. Az evvel, Leyla Hanım dedi ki: "Hüküm giymişse." Yahu, gazeteciler hüküm giymedi, sorgulama yapılıyor, kesin hükme kadar herkes masumdur.

Bu ilkeleri yok etmeyin diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL ve DEM PARTİ sıralarından alkışlar)