GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 27'nci Dönem Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ'a, cezaevlerinde yaşanan hukuksuzluklara, hasta tutsaklara, tutuklu ve hükümlü sayısına, Siirt'te kayyum atandıktan sonra yaşananlara ve Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş'a ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:51
Tarih:30.01.2025

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

27'nci Dönem Diyarbakır Milletvekilimiz Dersim Dağ dün gece yurt dışından ülkeye dönerken İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'nda gözaltına alındı ve bütün geceyi gözaltında geçirdi. Hâlihazırda da Anadolu Adliyesinde ifade işlemi için bekliyor.

Şimdi, bu ülkeyi gerçek anlamda bir açık cezaevine çeviren bir Hükûmet gerçeği var. Eski milletvekillerini, parti başkanlarını, önüne geleni, belediye başkanlarını, gazetecileri gözaltına alıp tutukluyorlar. Hâlbuki milletvekilimiz ülkeye dönüyor zaten, eğer davet ederse gidip ifade verebilecek bir durumda; ifadeye davet etmek yerine, çağırmak yerine onu gözaltına almanın, bir milletvekilini bütün gece gözaltında tutmanın ve sabah da onu adliye çıkarmanın hiçbir şekilde kabul edilir olmadığını ifade etmek istiyorum ve bu tutumu kınıyorum, çok açık ve net. Bu despotik yöntemlerden de Hükûmeti bir an önce vazgeçmeye davet ediyorum. Buradan da kendisine selamlarımızı, sevgilerimizi gönderdiğimizi söylemiş olayım.

Sayın Başkan, sayın vekiller; şimdi, Türkiye'deki sadece hukukta gözaltı ve tutuklamalar meselesi değil, buraya kadar yaşananlar hukuksuzluk ama bir hukuksuzluk süreci de cezaevine girdikten sonra başlıyor. Neredeyse bütün cezaevleri ezaevleri olmuş durumda, işkencehanelere dönüşmüş durumda ve gerçek anlamda sistematik olarak cezaevlerinde işkence yapılıyor. Çok açık ve net söyleyelim, bunun hukuki karşılığı işkencedir.

Bakın, size birkaç tane örnek vermek istiyorum: Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevinden Adana Suluca Yüksek Güvenlikli Cezaevine sürgün edilen hasta tutsak Abdulsamet Burak'a üç gün süren yolculuk boyunca yemek verilmedi ve hasta tutsak açlıktan yolda baygınlık geçirdi. Bu nasıl bir vicdansızlık ya? Bu nasıl bir vicdansızlık? Üç gün aç bırakmak, yemek vermemek ne demek? Bu teknoloji çağında üç gün hâlâ o arabalarla, o ring araçlarıyla sevk yapmak ne demek ya? Uçak mı yok, imkân mı yok, nedir yani mesele? Ama yok, işkence edeceksiniz ya siyasi tutsaklara!

Yine, Silivri 5 Nolu L Tipinde 78 yaşındaki hasta tutsak İsa Özdoğan tansiyon, diyabet, kalp hastası, mide rahatsızlığı, prostat ve romatizma gibi birçok kronik hastalığı olan bir mahpus; hapishanede kaldığı iki ay içinde 6 kilo kaybetmiş durumda. Temel günlük ihtiyaçlarını hiçbir şekilde karşılayamıyor, diğer mahpuslardan yardım alıyor. Kampüs hastanesine tedavi için götürüldüğünde ne yolda ne muayene sırasında kelepçesi açılmıyor. Henüz iddianamesi bile hazırlanmamış, soruşturma aşamasında olan bir durumdan bahsediyoruz. Onu tedbiren... Normalde tutuklama nedir? Gerçekten çok zorunlu bir durum varsa uygulanması gerekir ama Türkiye'de tutuklama bir tedbir olmaktan çıkmış, bir rutine binmiş durumda. Yaşına ve hastalıklarına rağmen bir insanı, tutuksuz yargılanabilecekken, başka türlü adli kontrol tedbirleri uygulanabilecekken tutuklamak ve onu hastanede açlığa, yoksulluğa, yaşamının kaybına neden olacak koşullarda tutmanın kendisi olsa olsa işkence yönteminin bütün ülkeye ve bütün Hükûmete sirayet ettiğinin göstergesidir.

Bakın, Adalet Bakanlığının verilerini söyleyeyim size: 2025 yılında 1,2 milyar TL'yi, 2027 sonuna kadar ise 23,5 milyar TL'yi cezaevleri için harcamayı düşünüyor Adalet Bakanlığının kendisi, 11 yeni cezaevi yapmak için.

Bakın, 2002 yılında, AKP Hükûmeti geldiğinde hükümlü sayısı sadece 35 bindi, tutuklu sayısı ise 25 bindi. Bugün ne rakamlar? Bugüne bakalım: 2024 itibarıyla 300 bin hükümlü var, 300 bin ve yaklaşık 48 bin de tutuklu var. Bütün ülkeyi cezaevleriyle, tutuklamalarla terbiye etmeye çalışan bir şey var.

Bakın, iktidar bir taraftan halkı yoksulluğa mahkûm ediyor, bir taraftan açlığa mahkûm ediyor, bütün imkânlardan yoksun bırakıyor, sonra da önüne geleni tutukluyor, cezaevine koyuyor. Neredeyse suç üreten bir sistemin içerisinde, suçlu üreten bir sistemin içerisinde yaşadığımızı ifade etmemiz gerekiyor. Bu anlamıyla kadınlar ve çocuklar en çok aile içerisinde şiddet görürken aileyi kutsayıp, kadını, çocuğu, gençleri, yaşlıları ve tüm toplumu koruyucu politikalar üretilmeden ideolojik nedenlerle aslında tam da bütün muhaliflerin gözaltına alınması, tutuklanması kabul edilebilir bir şey değil. Şimdi söyleyelim: Adaleti milyonlar harcayarak diktiğiniz adalet saraylarında hâkim kılamazsınız, toplumu cezaevi yaparak suçtan koruyamazsınız. Uluslararası hukukun yükümlülüklerinin yerine getirilmesi sorumluluğunuzu bir an önce...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Toparlayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - ...hayata geçirmeniz gerektiğini ifade ediyoruz ve özellikle hasta tutukluların, tutsakların amasız fakatsız derhâl serbest bırakılması talebini bir kez daha ifade ediyorum ve Meclisin de bu konuda sorumluluk alması gerektiğini söylemek gerekiyor. İnsan onuruyla yaşar, insan onuru nerede olursa olsun korunmak zorundadır. İnsan onurunun dili, dini, cinsiyeti, ideolojisi olmaz ve bu Meclisin de insan onurunu korumak için hasta tutsakların sesine ses olması ve bu konuda yasal düzenleme yapması gerektiğini ifade etmek gerekiyor.

Son olarak, şimdi, Siirt'e dün kayyum atandı. En haklı tepki değil midir ya bir hukuksuzluğa karşı direnmek, bir hukuksuzluğu protesto etmek? Bir zulme karşı "hayır" demenin kendisi hak değil midir? Haktır, değil mi? Hukuken de meşrudur, doğrudur. Peki, bizim Siirt'te atanmış olan kayyuma karşı halkımızın...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Selamlayıp bitireceğim, toparlayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - ...seçilmişlerimizin orada yaptığı protestoya niçin kollukla saldırılıyor, niçin polis şiddetiyle oradaki insanlar darbediliyor? Biri bunun cevabını versin burada ya! Versin! Bütün protestolar yasak, hukuksuzluk gırla, insanlar gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, her şey serbest ama bunlara itiraz etmek yasak.

Son olarak, şimdi, Halk TV'nin Yayın Yönetmeni Suat Toktaş gözaltına alındı. Bakın, Suat Toktaş'la beraber son on beş günde 14-15 gazeteci tutuklanmış. Bu ne demek, biliyor musunuz? Bu ülkedeki en temel hak olan haber alma hakkının gasbedilmesi demek. AKP şunu diyor: "Sadece benim istediğim haberler yayınlanacak, muhalif hiçbir ses duymak istemiyorum, çıkarsa onu da cezaevine gönderir, oradan terbiye ederim." Biz de diyoruz: "Merak etmeyin, sizi rahatsız edecek çok ses çıkaracağız ve bu ülkeyi size rağmen demokratikleştireceğiz.

Teşekkür ederim.