| Konu: | Siirt Belediye Eş Başkanı Sofya Alağaş'a ve kayyum atamalarına, gözaltına alınan gazetecilere ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 50 |
| Tarih: | 29.01.2025 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Dün, Siirt Belediye Eş Başkanımız Sofya Alağaş'a altı yıl üç ay hapis cezası verilmişti. Aslında biz bu cezanın önceki uygulamalardan ne anlama geldiğini çok iyi biliyorduk. Bunun çok açık ve net bir şekilde talimatlı yargı eliyle kayyum atamak için kurulmuş bir kumpas olduğunu hem biz çok iyi biliyoruz hem bütün Türkiye halkları çok iyi biliyor. 31 Mart seçimlerinden bu yana kayyum atanan 8'inci belediyemiz; Hakkâri, Mardin, Batman, Dersim, Halfeti, Akdeniz, Bahçesaray ve şimdi de Siirt'e atandı. Yine, Cumhuriyet Halk Partisinin Dersim Ovacık ve İstanbul Esenyurt Belediyelerine kayyum atandı. Çok açık ve net bir şekilde aslında burada kayyum siyasetiyle halkın iradesini gasbeden, seçimi gasbeden, sandık demokrasisini gasbeden bir iktidar aklıyla karşı karşıya olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Şimdi, Sofya Alağaş Eş Başkanımız niçin yargılanıyordu? Daha önce yaptığı gazetecilik faaliyeti nedeniyle. Bugün gazetecilik nerede? İşte, dünden beri haberler alıyoruz; sürekli gözaltılar oluyor, sürekli tutuklamalar oluyor. En sonunda Halk TV program yapımcıları ve orada program sunan gazeteciler gözaltına alınmışlardı. Yine, az önce de Kürşad Oğuz ile Suat Toktaş'ın gözaltına alındığı haberini aldık. Şimdi, bu ne demek? Bu, aslında tek sesli Türkiye yaratmada AKP'nin nasıl canhıraş çalıştığının; toplumu, biat ettiremediği muhalefeti, biat ettiremediği toplumsal kesimi yargı sopasıyla nasıl terbiye etmeye çalıştığının, hiza vermeye çalıştığının açık ve net göstergesi.
Bakın, bizim arkadaşımızın, Eş Başkanımızın hiçbir suçu yok, tamamen gazetecilik faaliyetleri üzerinden yargılanmış; bunun üzerinden ceza alması mümkün değil. Oraya apar topar bir gizli tanık ifadesi konuluyor, savcı normalde tanık dinlemek isterken bundan vazgeçiyor, son dakika mütalaasını veriyor, cezanın yolu, kumpasın yolu adım adım döşeniyor ve en sonunda bu sabah da kayyum atadılar. Kayyum rejimiyle ayakta kalmaya ve halkın iradesini çalmaya çalışıyorlar. Bakın, bu kayyum darbesi yeni değil yani 2016'dan beri kayyum atanıyor bizim belediyelerimize, 2016'dan beri bu kayyum rejimine karşı direniyoruz. 2016'da atanan kayyumların cevabını 2019 seçimlerinde verdik, 2019'dan sonra atanan kayyumların cevabını 2024 seçimlerinde verdik. Hiç kimse bu zulümle abat olacağını düşünmesin, hiç kimse bu antidemokratik, hukuksuz uygulamalarla halkın rızasını alacağını düşünmesin; çok açık ve net söylüyoruz.
Bugün sokakta ne konuşuluyor? Söyleyelim. Kürtler ne konuşuyor? "Biz bu devletin yurttaşı mıyız? Biz bu ülkede seçme seçilme hakkına sahip miyiz? Biz bu ülkenin yurttaşıysak bizim irademiz neden çalınıyor? Bizim irademize neden el konuluyor?" sorularını ilk elden soruyorlar. Biz de bu soruları buradan iktidara soruyoruz, açık ve net: Kürtleri yurttaşlıktan çıkardınız da bizim haberimiz mi yok? Anayasa'yı mı değiştirdiniz? Seçme seçilme meselesinde "Kürtler hariç" yazdınız da biz mi bilmiyoruz? Bu Meclisin, bu ülkenin gizli bir anayasası var, çok açık ve net. Kime işliyor? Kürt'e işliyor bu anayasa. Kime işliyor? Demokrata, devrimciye, solcuya, muhalife işliyor. Biçer gibi herkesi biçmek istiyorsunuz, herkesi bu topraklarda sessizliğe gömmek istiyorsunuz. Niye? İktidarınız için, rantınız için, yandaşlarınız için, kendi zevküsefanız için ama buna asla onay vermeyeceğiz. Bugüne kadar kayyumlara karşı Akdeniz'de, Batman'da, Mardin'de, Hakkâri'de nasıl direndiysek bundan sonra da direneceğiz. Hiç kimse ama hiç kimse bizim bu kayyum atamalarına karşı sessiz kalmamızı, sözümüzü yutmamızı beklemesin; bunu açık ve net söylüyoruz. Bir taraftan diyorsunuz ki "Ya, bir Kürt sorunu var, biz bu sorunu çözeceğiz." bir taraftan da kayyum atıyorsunuz. Ben soruyorum: Kayyum gaspıyla Kürt sorununu nasıl çözeceksiniz? Buna cevap verin. Sizin aklınız alıyor mu? Toplum soruyor, Akdeniz halkı soruyor: "Benim irademi gasbeden, benim sorunumu nasıl çözecek?" Hakkârili soruyor: "Benim irademi çalan hırsız zihniyet benim hakkımı nasıl teslim edecek, benim hukukumu nasıl tanıyacak?" diye soruyor. Çıkın, bu sorulara cevap verin. Biz diyoruz ki güven artırıcı adımlar atın; madem bir tartışma başlamış, madem bir diyalog süreci başlamış, güven artırıcı adımlar atın. Siz var olan güveni baltalıyorsunuz, çok açık ve net. Niyetinizin iyi olmadığı açık, yolunuzun çözüm olmadığı açık, yolunuzun barış olmadığı açık. O zaman insanları kandırmayın, insanları oyalamayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Tamamlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Sizin "terörsüz Türkiye" dediğiniz, kayyum Türkiyesi mi? Sizin "terörsüz Türkiye" dediğiniz, tek sesli Türkiye mi? Sizin "terörsüz Türkiye" dediğiniz, bütün muhalefeti sindirmek mi, cezaevine koymak mı, yerel yönetimleri yok etmek mi, muhaliflerin elindeki belediyelere çökmek mi, yandaşlara yeni kaynaklar yaratmak mı, halkın haber alma hakkını gasbetmek mi, gazetecileri susturup cezaevine atmak mı, Rojava'da sivilleri bombalamak mı, Kürt'ün başına bomba atmak mı, Kürt'ün iradesini çalmak mı, önlem almayıp Bolu'da insanları öldürmek mi göz göre göre? Nedir sizin Türkiye hedefiniz ya? Depremde 100 bin insanı öldürürsünüz; Aladağ'da yangında insanlar öldürürsünüz; yetmez, gidersiniz, kayyum atar, halkın iradesini çalarsınız. Siz nesiniz ya, ne garabet bir iktidarsınız siz! Kimsiniz siz, kimsiniz! Halkın iradesini çalmaya nasıl cüret edersiniz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
LATİF SELVİ (Konya) - Siz kimsiniz?
SALİHE AYDENİZ (Mardin) - Tanımadığın halk, bilmediğin halk. Halkı tanıyor musun?
ÇİÇEK OTLU (İstanbul) - Biz halkız.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Böyle olamaz, böyle olamaz, kabul etmiyoruz. Ve Türkiye halklarına çağrı yapıyorum: Bu ülkede yaşayan...
Tamamlayacağım Sayın Başkanım, son.
BAŞKAN - Peki, buyurun, tamamlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bu ülkede yaşayan, bu ülkenin demokrasisi için, barışı için, geleceği için yüreğinde zerre kadar düşünce taşıyan, bu ülkeyi seven her bir yurttaşa çağrı yapıyorum: Bugün AKP iktidarına karşı birleşmek, mücadele etmek dinen ibadettir, hukuken meşrudur; çok açık ve net, başka bir yolu yok. Size karşı, bugün en büyük zulme karşı yan yana gelmek, kol kola durmak, direnmek ve bu zulüm iktidarını yıkmak bizim en temel görevimizdir. Meşru mücadeleye, meşru, demokratik, barışçıl mücadele hattına bütün Türkiye halklarını davet ediyoruz; yan yana duracağız ve sizin bu ceberut iktidarınızı yıkacağız, altında kalacaksınız, o kayyumlarınızla beraber tarihin çöp sepetine gideceksiniz.
Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)