GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:48
Tarih:15.01.2025

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hukuk devleti olmanın en önemli şartlarından biri adil, bağımsız, tarafsız ve etkin bir yargı sisteminin varlığıdır. Yargı sisteminin en önemli unsuru hukuka ve insan haklarına bağlı, tarafsız, bağımsız, hür vicdanıyla adil kararlar veren nitelikli hâkim ve savcıların elbette ki varlığıdır.

Bugün görüşmekte olduğumuz... Türkiye Adalet Akademisiyle ilgili kanun teklifini niçin bugün görüşüyoruz? Çünkü 1985 yılında hâkim ve savcı adaylarının eğitimiyle ilgili bir merkez kurulmasına dair bir kanun yürürlüğe girdi. Bu kanunu Adalet ve Kalkınma Partisi 2003 yılında Türkiye Adalet Akademisi olarak değiştirdi ve orada, o Adalet Akademisinde Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidarında eğitim alan hâkim ve savcıların yaklaşık 5 bini 15 Temmuz darbesinden sonra bu ülkeye darbe girişiminde bulunmakla suçlandılar; terör örgütüne üye olmak, iltisak ve irtibattan dolayı da kamudan ihraç edildiler. Yani sadece bir adalet akademisi açmak, orada hâkim ve savcı yetiştirmek, tarafsız, bağımsız, adil, insan haklarına saygılı bir hâkim ve savcı yetiştirmek için yeterli bir şey değil. Bir kere, kendinize bağlı hâkim ve savcı yetiştirmekten önce vazgeçeceksiniz. Daha geçen gün, yazılıda yüksek puan almasına rağmen mülakatta elenen bir hâkim, savcı adayımızın maalesef intihar ettiğini hep beraber gördük. Kim verecek bu gencin vebalini? Kim bu ateş düşen evin, ocağın feryatlarını duyacak ve kim ruzumahşerde bununla hesaplaşacak? Buradan sizlerin vicdanına seslenmek istiyorum.

Daha sonra, darbeden sonra Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ilgili bir referandum süreci geçti. 2018 yılında da 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıktı. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi aslında yasama yetkisinin Cumhurbaşkanı tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisiyle paylaşılma rejimidir. Anayasa'mızın 7'nci maddesi yasama yetkisinin Türk milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kullanılacağını ve bu yetkinin asla devredilemeyeceğini yazıyor. Oysa biz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ne yaptık? Türkiye'yi bir kararnameler cumhuriyeti hâline getirdik. "Kararnameler önden gitsin, hukuk arkasından kovalar." dedik ama maalesef 2018'den 2025'e kadar geçen yedi yıllık süreçte hukuk, kararnameleri kovalamaktan bitap düştü, yorgun düştü ama hâlâ Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yasamanın yetki alanına müdahale ederek bu ülkeyi yönetmeye çalışıyorsunuz. Elbette Türkiye Büyük Millet Meclisinde nitelikli yasama faaliyetinde bulunmanın, burada millet adına görev yapmanın zorluklarının farkındayız ama Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle bu Meclis baypas edilmeye çalışılıyor; onun için, biz 28'inci Dönemde birçok mesaimizi Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği, Anayasa'ya aykırı olan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini yeniden kanunlaştırmakla harcıyoruz, harcamaya devam ediyoruz. Burada, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde Cumhurbaşkanına yasama yetkisine müdahale eden kararname çıkarma yetkisi muğlak bir şekilde durmaya devam ettiği müddetçe Anayasa Mahkemesi daha çok kararname iptal eder, biz de burada gereksiz bir mesai yapmaya devam eder dururuz. Onun için, gelin, Anayasa’nın bizlere vermiş olduğu "Türk milleti adına yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir." kesin kuralına ve "Bu, asla devredilemez." kuralına hep beraber sahip çıkalım. Çıkamazsak üzerine milletvekili olurken yemin ettiğimiz bu Anayasa'ya hep beraber aykırı davranmış oluruz. Dolayısıyla Türkiye'yi bir kararname cumhuriyeti olmaktan kurtarmamız lazım. Bir de kararname çocukları oldu, kararname bürokratları oldu; kendileri için gece yarısı kararname çıkarılan, ataması bittikten sonra yeniden o kararnameler değiştirilen, yazboz tahtasına dönen maalesef bir Türkiye Cumhuriyeti idaresiyle hep beraber karşı karşıyayız. Onun için bu sistem iflah olmaz. Bu sistemi ne kadar reforme ederseniz edin, bu sistem tek kişiye göre ayarlanmış bir cekettir, 85 milyon bu ceketle örtülemez. Gelin, bir an önce Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yasama, yürütme ve yargı yetkisini büyük çoğunlukla tek kişinin elinde toplanan bu rejimi hep beraber sorgulayalım. İnsanlar fânidir; bugün var, yarın yok. Sağlıklarında bu memleket için güzel işler de yapmış olabilirler ama emin olun, bu millete, bu çocuklarımıza ve torunlarımıza bırakacağımız en büyük miras şahsa ve kişiye dayanmayan bir sistemi armağan etmektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KAYA (Devamla) - Devam ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Kaya, lütfen tamamlayın.

BÜLENT KAYA (Devamla) - Dolayısıyla gelin, liderlerimizi, cumhurbaşkanlarımızı tekrar seçme gibi bir dert içerisinde olmayalım. Bu koca ülke yirmi iki yılda bu ülkeyi yönetebilecek bir başka kişiyi çıkaramamışsa zaten vay o ülkenin hâline! Bir parti yirmi iki yıl bu ülkeyi yönettikten sonra hâlâ ülkeyi yöneten kişi dışında ikinci bir kişi, bu ülkeyi yönetebilecek bir isim çıkaramamışsa ve kamuoyunda konuşulamıyorsa vay o partinin hâline! Onun için, bu partide de çok değerli, kıymetli isimler olduğunun farkındayım; kendinize haksızlık yapmayın. Bırakın, insanların fâni olduğunu göz önünde bulundurarak insanları değil sistemleri kalıcı hâle getirelim. Ne kadar kalıcı olursa olsun, insan ömrü belli bir süreyle sınırlıdır, dolayısıyla insanlardan medet ummayalım, sistemleri inşa edelim diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)