| Konu: | Saadet Partisi Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 45 |
| Tarih: | 08.01.2025 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün burada Saadet-Gelecek Grubunun önergesi hakkında söz almış bulunuyorum.
Halkımızın sağlığı için mücadele eden aile hekimlerimizin yaşadığı sorunları, onlara reva görülen adaletsizlikleri ve nasıl göz göre göre sağlık sistemimizin çökertildiğini maalesef konuşmak mecburiyetinde kalıyoruz. Türkiye'de aile sağlığı merkezleri sağlık sistemimizin yüzde 40'ını karşılamaktadır ancak bu yükü omuzlayan hekimlerimizin oranı ise sadece yüzde 15'tir yani hekimlerimizin yüzde 15'i sağlık hizmetlerinin yüzde 40'lık yükünü maalesef, karşılamak zorunda kalıyorlar ve gece gündüz bu yükü omuzlamaya çalışıyorlar. Bütçe dönemlerinde de bu kürsüde koruyucu sağlık hizmetlerinin önemini defalarca anlattık ancak her yıl koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan payın daha da azaldığını üzülerek gördük. Bugün aile hekimlerimiz yalnızca artan iş yüküyle değil bu sistematik ihmalin ortaya çıkardığı sorunlarla da baş etmeye çalışıyorlar. Dahası, 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği aile hekimlerinin sorunlarını daha da derinleştirmiştir. Bu yönetmelik aile hekimlerinin iş güvencelerini zayıflatmış, maaşlarını belirsiz bir hâle getirmiş ve onlara ulaşılması mümkün olmayan hedefler koymuştur.
Değerli milletvekilleri, aile hekimlerimiz de bu düzenlemelere karşı demokratik taleplerini yükseltmek için 5-7 Kasım ve 2-6 Aralık tarihlerinde iş bırakma eylemleri düzenledi ve son olarak da 6 Ocakta başlayan 3'üncü iş bırakma eylemlerine başladılar ve bu iş bırakma eylemleri de 10 Ocakta sona erecek. Hatta bugün 8 Ocakta ikinci ve üçüncü basamak sağlık çalışanları da bir günlük iş bırakma eylemiyle aile hekimlerinin bu eylemlerine destek veriyorlar ancak bu eylemler iktidarın gözünü açıp aile hekimlerinin sorunlarına odaklaşmalarına imkân sağlaması gerekirken maalesef, Sağlık Bakanlığı sorunları görmezlikten gelmeye devam ediyor. Görmezlikten gelse yine iyi, daha da kötüsü Sağlık Bakan Yardımcısı Doktor Şuayıp Birinci bir çevrim içi toplantıda grev yapan hekimler için diyor ki: "Eksikliklerini hissetmedik, ne yapıyor ki aile hekimleri?" Evet, değerli milletvekilleri, yanlış duymadınız, bir Bakan Yardımcısı halk sağlığının teminatı olan aile hekimlerini küçümseyerek onların önemini hiçe sayan bir dil kullanıyor. Buradan Sağlık Bakanlığına sesleniyorum: Şayet bunlar sizin ifade ettiğiniz gibi eksikliklerini hissetmediğiniz hekimler ise buyurun o zaman aile hekimlikleri uygulamasını kapatın, sağlık sistemine ona göre devam edin. Bu sadece bir gaf değil, bu, sağlık çalışanlarının emeğine ve halkın sağlığına dönük bir saygısızlıktır aynı zamanda. Bu, iktidarın aile hekimlerine bakışını ortaya koymaktadır. Şayet iktidar da bu bakış açısına sahip değilse yapması gereken ilk iş bu Bakan Yardımcısını elbette görevden alması gerekiyor. Eğer bunlar, aile hekimleri gerçekten işe yaramayan kimselerse, aile hekimlerinin eksikliğini hissetmiyorsanız kim koruyacak bu halkın sağlığını, kim çocuklarımızın aşısını yapacak, kim kronik hastalıklarımızın takibini yapacak, kim sağlık hizmetlerini köylere, kasabalara kadar götürecek? Eğer bugün sağlık sistemimiz ayakta duruyorsa aile hekimlerimizin fedakâr ve cefakâr hizmetleri sayesindedir.
Değerli arkadaşlar, aile hekimleri bu ülkenin sağlık sisteminin omurgasıdır ama maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı birçok sistemi olduğu gibi aile hekimliği sistemini de bugün çökertmeyle baş başa bırakmış durumdadır. Aile hekimlerinin yalnızca iş yükü değil, ifade özgürlüğü de tehdit altındadır. Bu iş bırakma eylemleri ve protestolarla ilgili çalışma içerisinde olan aile hekimleriyle ilgili soruşturmaların da başlatıldığına dair üzücü haberler alıyoruz. Demokratik hak bu ülkede memur, işçi, köylü, 85 milyonun en temel hakkıdır. Dolayısıyla, iktidardan beklentimiz, düşünce ve ifade özgürlüğünü susturmaktan ziyade yükselen o sese kulak vermeleridir.
Dolayısıyla, buradan net bir şekilde ifade ediyoruz ki artık aile hekimlerimizin de şunu görmesi lazım: Bu iktidar hekimlerin iktidarı değil, bu iktidar emeklilerin iktidarı değil, bu iktidar yüzde 11 maaş artışına reva görülen memurların iktidarı değil, bu iktidar 22.104 TL asgari ücrete mahkûm edilen milyonlarca emekçinin iktidarı değil ve yine bu iktidar alnının teriyle çalışmaya çalışan küçük esnafın iktidarı değil. Peki, bu iktidar kimin iktidarı? Faizcilerin iktidarı. Çünkü bu iktidar 1 trilyon 950 milyarı faizciye ayıran bir iktidardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KAYA (Devamla) - Tamamlıyorum.
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen Sayın Kaya.
BÜLENT KAYA (Devamla) - Bu iktidar büyük ihale alan şirketlerin iktidarıdır çünkü dünyada en fazla kamu ihalesini alan 5 büyük şirketin savunucusu olan bir iktidardır, bu iktidar şehir hastanelerinde sağlığına kavuşmak için cefa çeken vatandaşlarımızın ya da doktorların değil, şehir hastanelerinden hazine garantili ihalelerle kârına kâr katan müteahhitlerin iktidarıdır ve yine bu iktidar rantiyenin, bu iktidar maalesef maalesef küreselcilerin iktidarıdır. Dolayısıyla mazlumların, emeklilerin, memurların, işçilerin bu iktidara karşı artık sesini yükseltmesi ve bir an önce bu iktidardan kurtulmanın çarelerini bizlerle beraber araması gerektiğini buradan bir kez daha ifade ediyoruz.
Önümüzdeki günler iktidarın, faizcilerin, rantiyecilerin karşısında sesini yükselten milletimizin günleri olacak diyor, önergemize desteklerinizi beklediğimizi ifade ederek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)