| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 07.11.2024 |
CHP GRUBU ADINA EYLEM ERTUĞ ERTUĞRUL (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz ile Yunanistan arasında yıllardır süregelen Ege Adaları sorunu siyasi boyutları çok geniş ve kapsamlı bir konudur. Kardak krizinin Ege’de birçok aidiyeti ve egemenliği tartışmalı ada, adacık ve kayalığın varlığını gözler önünde sermesiyle hukuksal ve politik alanda yapılacak çalışmalar daha da fazla önem kazanmıştır. Yunanistan Doğu Ege adalarındaki silahlandırma faaliyetleriyle açık şekilde uluslararası hukuku çiğnemektedir iddialara göre ki bu iddiaların büyük bölümü farklı dönemlerde iktidar yetkilileri tarafından doğrulanmıştır. Bu iddiaların iktidar tarafından cevaplandırılması ve kamuoyunun aydınlatılması elzemdir. 1912'de başlayan süreçte Uşi Anlaşması ve takip eden uluslararası anlaşmalar sonucunda gayriaskerî statüde kalmak koşuluyla Yunanistan’ın kullanımına verilen 23 adadan bazılarına ne oldu? Midilli Adası’na bir mekanize tümen; Limni, Sakız ve Sisam adalarına da birer mekanize tugay konuşlandırıldı. Taşoz, Semadirek, Bozbaba, İpsara ve Ahikerya Adaları’na da tabur ve alay seviyesinde askerî birlikler yerleştirildi. Limni ve Midilli adasına hava alanları inşa edildi ve buralara savaş uçakları yerleştirildi. Diğer pek çok adaya da tabur ve alay seviyesinde askerî birlikler yerleştirildi. Ayrıca, Yunanistan, egemenliği kendisine devredilmemiş olan adalarda belediyeler kurmakta, seçim yapmakta, vergi toplamaktadır. Geçen yıl ekim ayında İzmir Koyun Adası, Aydın Hurşit Adası, Aydın Eşek Adası, Küçük Çuha Adası ve Gavdos Adası’nda seçim yapılmıştır ve Yunanistan İçişleri Bakanlığının resmî sitesinde bu seçimlerin sonuçları yayınlanmıştır. Göz göre göre gerçekleşen bu ihlaller karşısında AKP iktidarlarının tavrı ne oldu? 2015 yılında bu konu Meclise taşındığında dönemin Millî Savunma Bakanı bu durumu doğruladı. 2017’de bu konu bir kez daha gündeme geliyor, bu dönemde de AKP iktidarları döneminde Ege Adaları’ndan tek bir çakıl taşının dahi gitmediği öne sürülüyor ama şöyle resme bir baktığımızda, işgal edilen ada sayısının giderek arttığını gözlemliyoruz. Yıl 2020, dönemin Millî Savunma Bakanı, o dönemki sayısı 18 olan adada anlaşmalara aykırı bir şekilde silahlandırma ve asker konuşlandırması olduğunu kendisi itiraf ediyor. 2022’de Cumhurbaşkanı Erdoğan Yunanistan Başbakanı için “Artık benim için Miçotakis diye biri yok, onu defterden sildim.” diyor, Yunanistan’a da diyor ki: “Aklını başına al, bir gece ansızın gelebiliriz.” Sonra ne oluyor? Bakıyoruz, seçimler geçiyor, seçimlerden sonra bir anda Yunanistan’la barışıyoruz, “Bardağın dolu tarafına bakalım, bu sayfayı kapatalım.” diyoruz. Biz “Bu sayfayı kapatalım.” diyoruz ama bu barışmanın gerçekleştiği günlerde Yunanistan Dedeağaç ve Gökçeada’nın hemen bitişiğindeki Zürafa Adamızı da sahiplendiğine dair açıklamalar yapıyor. Yunanistan Dışişleri Bakanı tam da bugünlerde Erdoğan’ın Atina’ya gerçekleştirdiği ziyarette bu adalar üzerindeki egemenliğin asla tartışmaya açık olmadığını, bu konunun gündeme gelmediğini, zaten bu konunun gündeme gelmesine de asla müsaade etmeyeceklerini kendisi açıklıyor yani biz defterleri kapataduralım, Yunanistan hiçbir zaman bu adalar üzerindeki egemenlik iddiasından vazgeçmiş ve o defterleri kapatmış değil. Erdoğan önce “Ey Yunan, tarihe bak, İzmir'i hatırla, bir gece ansızın gelebiliriz.” diyor, sonra “Biz barıştık, bu defter kapansın.” diyor. Böyle bir politika anlayışını kabul etmemiz mümkün değil. Bizim bu konudaki tavrımız nettir. Bizim için mavi vatan, denizlerimizdeki meşru çıkarlarımızdan bir adım bile geri atmamaktadır; sizin gibi sadece seçim dönemlerinde hatırlanacak, iç politikaya malzeme edilecek bir kavram asla değildir. Ege Denizi’nde balıkçılarımıza yönelik Yunanistan’ın yaptığı sistemli tacizlere sessiz kalmamaktır mavi vatan, Ege Denizi’ndeki gayri askerî statüdeki adaların silahlandırılması ve egemenliği tartışmalı ada ve adacıklara Yunanistan tarafından el atılmasına tepki göstermektir, uluslararası hukuktan doğan haklar çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin denizlerdeki meşru hak ve menfaatlerinin korunmasının savunucusu olmaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikası “yurtta barış, dünyada barış” ilkesi üzerine kurulmuştur. Bizim kimsenin egemenlik hakkında ve toprağında asla gözümüz yoktur ancak kimseye de egemenliğimizi tartıştırmayız, kimseye de bir karış toprağımızı vermeyiz. Türkiye Cumhuriyeti ve Misakımillî sınırları içerisinde yer alan bu adalarımız ve kayalıklarımıza 2004 yılından beri Yunanistan’ın el attığından, Türk resmî makamlarının tüm bu gelişmeler karşısında tepkisiz kaldığından hareketle bu konunun kapsamlı bir biçimde ele alınması gerekmektedir. Ele alınması gerekmektedir çünkü bu kamuoyunu rahatsız etmektedir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun, toparlayın. EYLEM ERTUĞ ERTUĞRUL (Devamla) – Bu iddiaların araştırılması şarttır ve bu ihlaller karşısında Türkiye Cumhuriyeti makamlarının neden yeterli tepki göstermediğinin anlaşılması lazım, araştırılması lazım. Yunanistan’ın artan faaliyetleri karşısında Türkiye'nin atabileceği adımların değerlendirmesi gerekmektedir. Şuna da inanıyoruz: İktidarın yapacağı bu açıklamalar bu iki ülke arasındaki barışa da mutlaka pozitif anlamda katkıda bulunacaktır ama kamuoyunun aydınlatılması şarttır. Gelin, bir genel görüşme önerisini kabul edin ve bu konuyla ilgili yüce Meclisimize bilgi verilsin, kamuoyu da aydınlansın. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)