GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:41
Tarih:24.12.2024

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 41'inci Birleşimde 177 sıra sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulumuzu, Başkanlığımızı ve bizi izleyenleri saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan evvel, elbette bugün yaşadığımız çok acı olayda, Balıkesir'de yaşanan acı olayda -sorumluların bulunması üzerine özellikle- vefat eden 12 yurttaşımıza Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyorum. Biz elbette daha evvel bu tür patlamaları Türkiye'de başka yerlerde, Afyon'da görmüştük, yine, Elmadağ'da görmüştük; buradan herhangi bir ders çıkarılmadığı ne yazık ki bu sonuçla ortaya çıkmış oldu. İş güvenliği tedbirleri açısından ne yazık ki iktidarınızın Türkiye'yi yine sınıfta bıraktığına dair bir karne notu olarak bu da tarihe geçti. Elbette ki bu da soruşturma kapsamının gizliliği nedeniyle muhtemelen bilgiler verilmeden yeni acılar karşılanana kadar, yeni haberler gelene kadar böyle olacak.

Şimdi gelelim kanun teklifiyle ilgili görüşlerimi vermeye. Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin birkaç maddesine -aslında daha evvel Bütçe Komisyonunda da söylediğimiz gibi- itirazımızın olmadığı yerler de var ama 30 maddelik torba kanun teklifinin elbette ki yüzde 80'i hatalarla dolu.

Mesela, teklifin 1'inci maddesinde bulunan, sekiz yıla kadar disiplin cezası almayan memurlara kademe verilmesine, kıdem verilmesine itirazım olmadı örneğin. Ama burada tabii, özellikle, sorunlu olan 11, 12'nci maddeler, 15'inci madde, engellilerle ilgili madde, 18'inci madde ve yine 27'nci maddede de sorunlu olan yerler var. Şimdi, biraz onlara değinip ifade etmeye çalışayım. Bir kere teklifin tamamında... Daha doğrusu bu teklifin ortaya çıkma nedeni, elbette ki daha evvel Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin Anayasa'ya aykırı olan bölümlerini yeniden düzenlemeyle ilgili talebiniz ve anlaşılıyor ki Anayasa'ya uymamakta ısrar etmeyi de bir noktada kanun teklifinde değişiklik yapmak suretiyle sürdürüyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, hikâye şurada: Özellikle, kanunla kurulan -diğer hatiplerimiz de söz etti bundan- vakıfların ve derneklerin talepleri üzerine müfettişlerin ve denetçilerin görevlendirilmeleri ve bunların bu anlamdaki raporlarının değerlendirilmelerine ilişkin, nasıl olacağına dair esasları Cumhurbaşkanına devretme yetkisi düzenliyorsunuz. Aslında bu verdiğiniz kanun tekliflerinin çoğunda var olan bir şey yani yetkilerin Cumhurbaşkanına devri. Daha evvel çok görmüştük, yine benzer bir şey yaşanıyor. Bu yetki devri doğru değildir arkadaşlar. Bu yetki devriyle kişilerin inisiyatifine bırakılır ve buradan kanunla tarif edilmemiş olan herhangi bir madde ülkeye yarar getirmez açıkçası.

Yine, madde 15'te özellikle ÖTV Kanunu'yla ilgili 7'nci maddenin (2)'nci fıkrasında bir değişiklik için de yetki devrinin yine Cumhurbaşkanına devredilmesi isteniyor. Şu ÖTV'yle ilgili meseleyi -değerli vekiller, AKP vekilleri; özellikle beni dinleyin olur mu- bir dakikaya sığdırmıştım ama bu konu önemli. Yaşadığımız bir hadiseyi size anlatmak istiyorum. Bakın, 14 yaşında bir kız çocuğuna engelli raporuyla araç alan bir babaya 700 bin TL ödediği için iki yıl sonra -yani iki yıl evvel almış- vergi dairesi demiş ki: "Bana 40 bin TL vergi ödeyeceksin." "Niye ödeyeceğiz?" demiş, sormuş vatandaş. Demişler ki: "Kızın o yaşta o parayı kazanamaz." "Doğru, kazanamaz." "Kazanamayacağına göre kızına alınan arabanın parasını sen verdin." "Bu da doğru." Yahu arkadaş, kızına aldığı arabanın vergisi olur mu ya? Yani böyle bir şey olabilir mi, sizin vicdanınız bunu kabul ediyor mu? Bir baba engelli kızına araç alacak, ödediği 700 bin TL için de efendim, bağış veya verasetten dolayı 40 bin TL vergi çıkarılacak. Nasıl? Gelir İdaresi Başkanlığının talimatıyla. O yazı bende var, isteyene veririm.

CAVİT ARI (Antalya) - 15 yaşındaki engelli çocuk parayı nereden bulsun Başkanım?

TAHSİN OCAKLI (Devamla) - Şimdi, mesele orada zaten, ben de bunu, buradaki vahameti anlatmaya çalışıyorum.

Bakın, çocuklarına yatlar alan, katlar alan binlerce iş insanı var. Alsınlar, hiç itirazım yok. Onun peşine düşmüyorsunuz, gittiniz, orada işçi olarak çalışan, ÇAYKUR'da işçi olarak çalışan bir garibanı, biraz kendisinin, işte biraz eşinden dostundan aldığı parayla biriktirdiği engelli arabası için ödeyemeyeceği bir parayla mahkûm ediyorsunuz. Aynı işçinin, yılbaşı geldi, ikramiyesi verilmesi lazım, ikramiyelerini vermiyorsunuz. Niye? "Efendim, kurum zarara girer, kredi kullanıp ödemeyelim." E, ama o adamdan "40 bin TL vereceksin." diye 40 bin TL vergi isteyeceksiniz. Nasıl ödeyecek bu adam? Böyle vicdan olur mu? Böyle bir şey olabilir mi? Yani ben size soruyorum bunu. Vicdanınız buna elveriyorsa bir itirazım yok.

Şimdi, eğer size tasarruf lazımsa, eğer size para lazımsa değerli vekiller, Sayın Cumhurbaşkanına tavsiye edin, 13 tane uçağın en azından 10 tanesinden vazgeçsin, engelliden para istemenize gerek kalmaz. (CHP sıralarından alkışlar) Yani bir sürü makam araçları var, saraylar var, bir sürü saraylar var, Cumhurbaşkanlığı sarayları var, bunlardan vazgeçsin. Bu nedenle, değerli arkadaşlar, engelliler için yapılan bu düzenlemede büyük bir hata var.

Yine, engellilerin hangi tür araç alacağına, motor hacminin ne olacağına... Yani "Cumhurbaşkanının iki dudağının arasından çıkan ne varsa bu uygulanacak arkadaş, tam tek adam rejimi." dediğiniz bir yöntemi getiriyorsunuz. Kanunla tanımlayın. Niye biz kanunla tanımlamıyoruz da her şeyde, indirimde, işte ÖTV muafiyetinde hep Cumhurbaşkanının inisiyatifinde kalıyoruz? Siz bunu nasıl kabul ediyorsunuz, ben bunu anlayamıyorum. O yüzden, engellilerin ÖTV'siyle ilgili durum da bu şekilde.

Yine, EÜAŞ'la ilgili çok özel notlar var, onu özellikle bizim Ednan Vekilimiz -İzmir Vekilimiz- gayet başarılı bir şekilde izah etti ama oradaki hikâye de şu değerli arkadaşlar: Bir sürü... Bana son on dakikada "Konuşacaksın." denilince hiç not alamadan geldim ama Ednan Vekilimin söylediği şey şudur -hafızamda kalanlardan söylüyorum- 0,48 kuruşa EÜAŞ elektrik üretiyor, üretilen bu elektriği siz tutuyorsunuz dağıtım firmalarına veriyorsunuz ve nihayetinde, bütün dünyada enerji fiyatları düşerken Türkiye'de bu dağıtım firmaları üzerinden vatandaşın sırtına büyük bir enerji maliyeti geliyor. Kademeli olarak ödemeyle ilgili getirdiğiniz bu düzenleme için bu da burada kayda geçsin diye özellikle söylemek istiyorum: Bugün için yani aralık ayı için bin lira civarında ödeyen bir vatandaş, elektrik parasını şubat ayından sonra 2 bin TL ödemiş olacak. Bu da kayıtlara geçsin diye özellikle söylemek istiyorum. Sizin getirdiğiniz kademeli düzenlemeyle ilgili yaptığımız hesaptan vatandaşa yüzde 100'lük bir fark daha doğacak. İşte, enflasyonu doğuracak olan, büyütecek olan alın size... Niye? EÜAŞ'ın aşağı yukarı yüzde 50 olarak ürettiği enerjiyi, bugün, 2010 yılında eğer özelleştirmemiş olsaydınız, EÜAŞ kendisi satsaydı bu enerjiyi, Türkiye'de bu enerji maliyetinin yüksekliği bu kadar olmayacaktı. Enerji nakil hatlarında yüzde 20'ye varan kayıp ve kaçakları önlemeye herhangi bir bütçe ayırmayan şirketlere geçen bu yıl içinde 3 defa zam yaptınız, 3 defa. Asgari ücrete sıfır zam yaptınız yıl içinde ama enerji dağıtım şirketlerine üç defa zam yaptınız.

Dolayısıyla verdiğiniz, hazırladığınız bu teklifin vatandaşa herhangi bir yararı yoktur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TAHSİN OCAKLI (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Ocaklı, lütfen tamamlayın.

TAHSİN OCAKLI (Devamla) - Verdiğiniz bu yasa teklifini doğru bulmuyoruz, vatandaşa yararı olmayan bu teklifi kabul etmiyoruz; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak reddediyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)