GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Diyarbakır'ın yerel sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:41
Tarih:24.12.2024

CEYLAN AKÇA CUPOLO (Diyarbakır) - Teşekkür ederim.

Değerli Genel Kurul, sevgili milletvekilleri, ekranları başında bizi cezaevlerinden izleyen bütün yoldaşlarım; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Başlamadan önce, yakın zamanda kuzeydoğu Suriye'de Türkiye'nin henüz üstlenmediği ama üstü örtük bir şekilde tutuklamalarla üstlendiğini gösterdiği 2 suikast gerçekleşti. Burada Nazım ve Cihan isimli 2 genç Kürt gazeteci katledildiler, çok korkunç şekilde katledildiler. Onların katlini kınıyorum ve onların katlini kınamak için toplanan 9 gazeteciyi tutuklayan anlayışı da lanetliyorum. Şu anda cezaevinden bizi takip eden bu gazeteci arkadaşları da saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

Başlarken üç meseleye dokunup ardından Diyarbakır'ın yerel sorunlarına değinmek istiyorum. Birincisi, yakın zamanda, DEM PARTİ Diyarbakır İl Başkanlığımızda çalışan bir arkadaşımız var, kendini "polis" diye tanıtan sivil giyimli kişilerce kaçırıldı ve kendisine ajanlık dayatması yapıldı, "Akşam seni tekrar arayacağız." dediler. Diyarbakır'da çeteler geziyor sokaklarda. Umuyoruz ki Ali Yerlikaya bunu kendi gündemi yapar. Kendine polis süsü vermiş, insanlara ajanlık dayatması yapan tipler var. Yine, bunu kınıyorum.

Kayapınar Belediye Eş Başkanımız Cengiz Dündar tutuklanmıştı, buraya, Sincan'a getirildi. Sincan'da tutulduğu cezaevinden temel ihtiyaçlarını karşılamasına müsaade edilmiyor. Bunu karşılamayan cezaevi yönetimini kınıyorum.

Yine, Diyarbakır'da dün GBT yapacağım bahanesiyle bir aileye şiddet uygulayan polisleri de ayrıca kınıyorum.

Ben bugünkü konuşmaya hazırlanırken DİTAM'ın (Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi) hazırladığı raporu biraz gözden geçirdim ve bu raporda aslında dokuz yıllık kayyım rejiminin Diyarbakır'ın yerel sorunlarına ettiği etkiyi birazcık görmüş olduk. Bu raporda çok güzel bir konuya değiniyor, orada Diyarbakır'ın son 3 Belediye Eş Başkanına ne yapıldığını anlatıyor. Osman Baydemir'den başlayıp Gültan Kışanak'a, Adnan Selçuk Mızraklı'ya götürüyor. Son üç dönemdir Diyarbakır'ın yönetimine talip olmuş her bir seçilmiş kişinin başına getirilmemiş şey bırakılmadı. Burada anlatacaklarımı iki bakış açısıyla dinleyebilirsiniz -iktidar cenahı en azından- "Bizim kontrollü illegalitemiz Diyarbakır'da çok işe yaramış." diyebilirsiniz ya da "Biz merkezî yönetimi savunan insanlar olarak Diyarbakır'ın ihtiyaçlarını karşılamakta başarısız olduk. Berbat bir performans gerçekleştirdik." diyebilirsiniz.

Diyarbakır "mahşerin dört atlısı" dediğimiz dört sorunla ne yazık ki boğuşuyor. Bu sorunlar savaş, uyuşturucu, yoksulluk ve yolsuzluk dörtgeninde geziniyor. Savaşla kastettiğimiz şey, 2015'le birlikte tekrar devreye sokulan savaş politikası sebebiyle birçok insan Diyarbakır çevresinden ve Kürt illerinin çeşitli bölgelerinden Diyarbakır'a göç etti ve bu derin bir depresyon, derin bir uyuşturucu kullanımı, yerinden edilmeyle birlikte gelen derin bir yoksulluğu ve işsizliği yarattı ve bu zincirde ne yazık ki Diyarbakır'da 15 ve 19 yaş arası gençler arasında yoğun bir intihar yükselmesi var. Bu sorun bu Meclisin sorunudur, sadece yerel yönetimlerin sorunu değildir.

Yine, uyuşturucu anlamında büyük bir yükselme olduğundan bahsettik. Diyarbakır'da neredeyse her köşede uyuşturucu satışı var ama buna göz yuman kolluk güçleri de var. Uyuşturucu satışının siyasi bir baskı, siyasi bir hegemonya kurmak için kullanıldığını biliyoruz. Bu anlayıştan derhâl vazgeçilmesi gerektiğini söylüyoruz.

Diyarbakır, yine, kırsal anlamda kırsal bağları güçlü olan, insanların neredeyse her yaz, her hafta sonu köylerine gittiği, köydeki yaşamlarını devam ettirdiği bir yer ve köy yaşamına, yine az önce bahsettiğimiz 2015'le birlikte devreye sokulan güvenlikçi politikalar sebebiyle insanlar köylerine gidemez veya köylerinde ilgili altyapı olmadığı için köylerde yaşamını sürdüremez hâle geldi. Kentlere geldiler, kentleri deprem vurdu. Depremin vurmasıyla birlikte yaklaşık 23 bin konut zarar gördü. 23 bin konut zarar görmüşken TOKİ'nin şu an insanlara vadettiği 5.156 tane konut var ve yoğun bir barınma sorunu var Diyarbakır'da. Bu barınma sorunuyla birlikte gelen yüksek kira, asgari ücretin yetmemesi ve insanların artık derin bir açlıkla baş başa kalma sorunu var. Diyarbakır'da yüzde 8 engelli nüfusu var. Bu engelli nüfusuna dair neyse ki yerel yönetimlerimiz belli politikaları işletiyorlar, yakın zamanda da Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Daire Başkanlığı kurdular; bu son Başkanlığın kurulması bize gösteriyor ki, aslında Diyarbakır yerelden, yerinden kendi sorunlarına deva olabilir, bunu çözebilir. Tek istediğimiz şey...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Akça Cupolo, lütfen tamamlayın.

CEYLAN AKÇA CUPOLO (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Diyarbakır kimsenin hamiliğini istemiyor, Diyarbakır kimseden sadaka istemiyor. Diyarbakır yerelden kendi sorununa yetebilir bir yer ama merkezî yönetimi savunacaksanız vergilerimizin bize dönmesini sağlama mecburiyetindesiniz. Yazın uçuşlarımızı kesmek sizin haddiniz değildir. Bizim topraklarımızın üstüne baraj kurup sonra o barajlardan edindiğiniz elektriği bize fahiş fiyatlarla satmak sizin hakkınız değildir. Bizim suyumuzda kuraklaştırdığınız topraklarımızda çiftçilerimize yoğun elektrik faturaları vererek onların tarımsal faaliyetlerini yürütmek sizin haddiniz değildir. Dediğim gibi Diyarbakır hamilik değil hakkı olanı istiyor.

Bütün halklarımızı saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)