GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Tümü münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:40
Tarih:20.12.2024

AK PARTİ GRUBU ADINA LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bütçenin hazırlanmasında emeği geçen, başta Sayın Cumhurbaşkanımız, Cumhurbaşkanı Yardımcımız, Hazine ve Maliye Bakanlığımız, Plan ve Bütçe Komisyonumuz olmak üzere milletvekillerimize, bakanlarımıza, bürokratlarımıza ve bütçe sürecinde emek veren kavaslarımıza, stenograflarımıza, personellerimize, çaycılarımıza, herkese teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Bugün burada, Gazi Meclisimizin çatısı altında Türkiye'nin geleceğini şekillendiren bir bütçe maratonunu daha nihayete erdirmenin gururunu yaşıyoruz. Bütçe yalnızca rakamlar ve kalemler üzerinde kurulmuş teknik bir çalışma değil, aynı zamanda devletin ufku, istikameti ve vicdanıdır. Bu bütçe, milletimizin refahı, ülkemizin kalkınması, vatanımızın güvenliği için atacağımız adımların teminatıdır. Bu bütçe, Türkiye'yi daha güçlü, daha müreffeh ve daha bağımsız hâle getirecek bir iradenin yansımasıdır. Bu çatı altında onayladığımız her kalem, milletimizin kaynaklarını yarınlara taşıyacak bir vasıta, bir vesile olarak yalnızca bugünü değil, Türkiye Yüzyılı'nı inşa edecek nesillerin yarınını da garanti altına almaktadır.

Aziz milletimizin bize ve Cumhur İttifakı'na olan güvenine layık olmak için yirmi iki yıldır devrim niteliğinde attığımız ve atacağımız adımların nişanesidir bu bütçe. Yirmi iki yıl önce biz insanların hayallerinin yıkıldığı, hayal dahi kurmanın mümkün olmadığı, yangınlar içerisinde bir vatan bulmuştuk. Yapmamız gereken, bu eski Türkiye'yi, ceberut devlet anlayışını bitirmek, devlet ile milleti barıştırmaktı; "millete rağmen devlet için" mantığı olamazdı. Bu zihniyeti değiştirmek hiç kolay değildi. Karşımıza pek çok engeller ve zorluklar çıktı. Yıllarca tartışılan mevzular, sorun alanları önümüzde duruyordu ve bunların hepsi de milletimizin sorunlarıydı; korkusuzca üzerine giderek her birini tek tek çözmeliydik.

Bunun için ilk yapılması gereken, milletin iradesinin üstünde kendini bir güç ve irade olarak gören tüm vesayet odaklarını bitirmekti. Vesayet odakları ve darbe tehditleri milletin iradesine sürekli pranga vuruyordu, siyaset ise halktan kopmuştu. Birbiri ardına kurulan ve yıkılan hükûmetler ve istikrarsızlık yüzünden Türkiye yönünü kaybetmişti, karanlık günler yaşanıyordu. O karanlık günlerden biraz sizlere bahsetmek istiyorum.

1987 yılına geri döneceğiz. 1987 yılında rahmetli Turgut Özal'ın öncülüğünü yaptığı, PTT'nin Geleceğe Mektuplar Projesi'nden bahsetmek istiyorum. Bu projede insanlar 2000 yılına mektuplar yazmışlar. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına yazılan mektuplar da dönemin Meclis Başkanı Yıldırım Akbulut'un önüne getiriliyor ve Yıldırım Akbulut gazetecilerin önünde bir mektup seçiyor ve seçtiği mektubu gazetecilerle birlikte okuyor. Ben de bu mektuptan birkaç satır okumak istiyorum: "Bugün yeni bir zaman dönemine girmiş bulunuyoruz. 1 Ocak 2000'in milletimiz ve insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bu mektubu size 22 Mayıs 1987 günü yazıyorum. Bugün 140 öğrenci inancımıza uygun giyindiğimiz için okulumuzdan atıldık, disiplin kovuşturmasına uğradık ve bir grup arkadaşlarımızla bu yasakları protesto etmeye başladık. Bizler sadece başörtüsüne değil insan temel hak ve hürriyetlerine, inanç, vicdan ve kanaat hürriyetlerine yapılan baskıyı protesto ediyoruz. Aydınlık geleceğin yükseköğrenim gençliğinin bu sabırlı ve kararlı direnişinden doğacağına inanıyoruz. Bu mektubu size yazıyorum ki bu ülkenin yöneticisi olarak, geçmişte yaşadığımız bu üzücü ve vicdanlarımızda izini taşıyacağımız olayı hatırlayasınız. Umarız, 2000'li yıllarda ülkemizde insanlar inanç ve fikirlerinden dolayı horlanmasın. Ülkemiz bağımsız, insanımız özgür olsun. Bu duygularla on üç yıl öncesinden sizlere sesleniyorum. Selam, saygı ve iyi dileklerimle. İnsan mutlu ve barış içerisinde olsun. Fatma Temiz, Ankara." Evet, bu mektup çok manidar, 2000'li yıllara yazılmış bir mektup.

2000'li yılların başları, biraz daha 87'den önlere getireceğim sizi, 28 Şubat dönemine de tekrar bir bakalım istiyorum, 1997-1998 yılları. Neden bakalım istiyorum? Çünkü daha iki gün önce burada, Genel Kurulda, 28 Şubat darbecilerinin söylediklerinin aynısını tekrar duyduk. Her fırsatta, gerek Plan ve Bütçede gerekse Genel Kurulda bizlere "Kadın düşmanısınız." diyenlere asıl kadın düşmanının kim olduğunu anlatmak için hatırlatmak istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Sadece başörtülü olduğumuz için milletvekili olduğumuzu düşünenlerin yanıldığını anlatmak için hatırlatmak istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Evet, yirmi beş yıl önce, dönemin Rektörü Kemal Alemdaroğlu'nun imzasıyla İstanbul Üniversitesinde uygulanmak üzere bir genelge yayımlandı. Bu genelgeyle başörtülü öğrencilerin derslere, stajlara, sınavlara, kütüphaneye hatta yemekhaneye bile alınmaları yasaklandı. Başörtülü olarak derse girdiğim için, sınava girmeye çalıştığım için hakkımda soruşturma açıldı. Tıp fakültesi 5'inci sınıf öğrencisiydim ve okuldan atıldım. Pes etmedik, haksızlığa uğradığımızın farkındaydık. Bizim bir hatamız yoktu, bir yanlışımız yoktu. O yüzden, protestolar yapıp hakkımızı aramaya kararlıydık. Uzun mücadeleler verdik ancak onurlu bir mücadele verdik; okulumuzdan atılırken dahi tek bir sıraya çizik atmadık, tek bir cam kırmadık, hiçbir cana, kamu veya özel olsun hiçbir mala da zarar vermedik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Biz böylesine onurlu bir mücadeleyi başlattık.

Eğitimimi Türkiye'de tamamlama fırsatım olmadığı için kalan bir yılı tamamlamak üzere yurt dışına çıktım. Daha sonrasında ülkedeki konjonktürel değişimlerle birlikte ancak 2007 yılında Türkiye'deki başörtüsü yasaklarının tamamlanması, kaldırılması, biraz rahatlamasıyla ülkeme döndüm ve bir hekim olarak hizmet etmeye başladım; 2015 yılına kadar da hizmet ettim. 2015 yılında Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın, artık kadınların seçme ve seçilme haklarını tam kullanabilmeleri için, cumhuriyet kazanımlarımıza ket vuranlara son vermek için önümüzü açmasıyla birlikte bizler de başörtülü kadınlar olarak milletvekili olabildik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2015 yılında milletvekili oldum. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde Türkiye'yi temsil eden bir milletvekili olarak görev aldım. Tarih bana öyle bir gün ve an yaşattı ki onu da sizlerle paylaşmak istiyorum: Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisine gittiğimiz bir dönem çalışmasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde hâkimlerin seçilmesiyle ilgili bizler de milletvekili olarak oy kullanma görevimizi yerine getirdik. 99 yılında başörtüsü yasağının kaldırılması için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvuran bir öğrenciyken 2015 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde hâkim seçen bir milletvekili olarak görev yaptım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) İşte, bu, yeni Türkiye’nin, AK PARTİ’nin başarısıdır ama burada önemli bir not daha var. Ben Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde hakkımı ararken Türkiye’nin hâkimi olan Rıza Türmen, benim ve benim gibi başvuran herkesin laiklik karşıtı olduğunu söyleyerek dosyamızın reddedilmesinde imzası olan bir isim ve CHP’nin eski milletvekili; tıpkı ikna odalarını kurup bizleri ikna ederek başımızı açtıracağına inanan eski rektör, eski CHP Milletvekili Nur Serter gibi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ iktidarıyla birlikte kadınların toplumsal hayattaki yeri güçlendirilmiştir. Bugün Meclisimizde kadın vekil oranının yüzde 4’lerden yüzde 20’lere çıkmasında AK PARTİ’nin teşvik edici politikalarının varlığı inkâr edilemez. Bu vesileyle, bizleri, kadınları eşit kılan, bu haklarımızı sağlayan Sayın Cumhurbaşkanımıza ve milletimize şükranlarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Evet, biz onurlu bir mücadele verdik; ne yazık ki hâlâ bunu anlamamak için direnen köhne zihniyetin varlığını da görüyoruz. Bu ülkede bugün bir kadın mücadelesinden, kadın haklarından bahsederken en büyük payı almayı hak eden AK PARTİ’dir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Biz bugün burada sadece başörtülü olduğumuz için bulunmuyoruz; ister başı örtülü olsun ister başı açık, her birimiz başarılarımız, eğitimimiz, bu ülkeye değer kattığımız ve hak ettiğimiz için buradayız.

Bu ülkenin inandığı gibi yaşamayı tercih etmiş kadınlarını seçimden seçime hatırlayanlar en son genel seçimlerde "helalleşme" kampanyası başlatmıştı. Ne oldu? 6'lı masa ortakları ve Kılıçdaroğlu gidince helalleşme de bitti anlaşılan.

Bu ülkenin kadınları artık özgürdür, eşittir ve yasaklardan kurtulmuştur. Bunu sağlayan, milletimizin bize olan inancı ve güvenidir, Türkiye Yüzyılı'na olan inancıdır, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a olan inancıdır. Artık yeni şeyler söylemenin zamanıdır, yeni Türkiye'yi, güçlü Türkiye'yi de konuşma zamanıdır.

Birkaç konuşmacının özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın konuşması sırasında tepki veren gençlerle ilgili olarak söylediklerini... Evet, bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımız o çocuklara "evladım" diyerek seslenmiştir. Bu çocuklara yapılan muameleyi doğru bulmadığımızı hepimizin adına büyük bir rahatlıkla söylüyorum. Bu bir yanlış uygulamadır, bunun da takipçisi olacağımızı ve herkesin hakkının ve hukukunun korunması için aynı çabayı ve emeği göstereceğimizi buradan paylaşmak istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Evet, yeni şeyler söyleyelim. Yeni Türkiye'nin önündeki en önemli mevzulardan birisi de elbette ki Suriye'de yaşananlar. Dünyada artan ırkçılık ve faşizm hastalığını ülkemizde de yaymak için çaba gösterenleri dikkatle izledik. Her türlü insani, vicdani, ahlaki sorumluluğunu bir kenara bırakarak 3-5 oy fazla almak için siyaset yapanların öngörüsüz ve gelişmelerden uzak olduğunu bir kere daha gördük. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yürüttüğümüz insani, vicdani ve İslami politikamızın ne kadar doğru ve haklı olduğunu bir kere daha görüyoruz. Herkes Suriyelileri yalnız ve ölüme bırakırken, Birleşmiş Milletler kör ve sağır olmuşken biz onları koruduk, ensarlığımızdan vazgeçmedik. Onun için şimdi Türkiye'ye, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür ediyorlar, bayrağımızı asıyorlar ve gururla bayrağımızı sallıyorlar ve "Bu mutluluğu sadece Türkiye ile paylaşıyoruz." diyorlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Suriye'nin millî egemenliğine ve üniter bir devlet olmasına önem veriyoruz. Türk, Arap, Kürt, Alevi, Sünni, Şii, Süryani, Nusayri kim varsa herkesi temsil eden bir yönetim olmalı. Suriye'deki kadınların başka yerlerde gördüğümüz muamelelere, sorunlara maruz kalmamasını çok önemsiyoruz ve takip ediyoruz. Birkaç gün önce Suriyeli bir kadının Birleşmiş Milletlerden gelen heyete verdiği onurlu tepkiyi, bu davranışı tebrik ediyorum. Şunu söylüyordu o kadın Birleşmiş Milletler temsilcilerine seslenerek, "Neredeydiniz, on üç yıldır zalim Esad insanları burada işkenceyle öldürürken neredeydiniz? Şimdi neyi görmeye geldiniz?" diye bağırıyordu. İşte, vatanına, milletine sahip çıkan bu kadını buradan selamlıyorum. Suriye, Suriyelilerin olmalıdır. Bize düşen, huzur ve güven içerisinde Suriye'nin yeniden kurulması için destek olmak ve korumaktır.

Yeni şeyler söylememiz gereken önemli bir başlık da hem sınırlarımız içinde hem yakın coğrafyamızda terör sorununu bitirmektir. Bizim Kürt vatandaşlarımızla hiçbir sorunumuz yoktur. Ötekileştirmenin, ayrıştırmanın acısını yakinen yaşamış biri olarak biz iktidarlarımız döneminde hiç kimseyi, hiçbir zümreyi ötekileştirmedik, Türk-Kürt kardeşliğini bozmak isteyenlere fırsat vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Kimlik siyasetinin araçsallaştırılmasına izin vermeyeceğiz. Aynı metinleri tekrar tekrar okuyarak Kürt vatandaşlarımızın araçsallaştırılmasına izin vermeyeceğiz. Artık, birilerinin de yeni bir şeyler söylemesi gerekiyor. Biz bu konuda özellikle pek çok yenilikler yaptık, yeni şeyler söyledik. Kürtçe ana dilde savunma hakkı verdik, Kürtçe görüşme imkânını sağladık; Kürtçe televizyon, radyo yayınları ve Kürtçe müzikler yayınlanmasının önünü açtık; seçmeli ders olarak Kürtçenin sunulmasını koyduk ve biz bunları ve daha pek çok uygulamayı bir temel hak ve özgürlük olarak sunduk ve pek çok tabuyu da böylelikle yıktık. Bunları yok saymak, değersizleştirmek Kürtler için yapılacak en büyük hatalardan biridir. Bu ülkenin birliği ve beraberliği, bizlerin birliği ve beraberliğiyle mümkündür. Bizim medeniyetimiz merhamet ve sevgi medeniyetidir. Mescid-i Aksa'nın kapısına Kanuni Sultan Süleyman "Allah'tan başka ilah yoktur ve İbrahim Allah'ın dostudur." yazdırmıştır. Neden? Başka dinlere mensup olan insanlar incinmesin diye düşünmüştür. İşte, bizim temel medeniyet ve devlet anlayışımız da budur; barıştır ve hoşgörüdür.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uluslararası örgütler, kurumlar, başka bir ajandayla, maksatlı, Türkiye aleyhine raporlar yazıp çiziyorlar. Bu maksatlı raporların hepsini reddediyoruz. Şunun çok iyi farkındayız: Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan milletimizden, mazlumdan yana olmayı ve dünyadaki vesayet odaklarını da bitirmeyi planlamasaydı, sırtını bu sözde kurumlara dayasaydı, onların kurdukları çarpık dünya düzenine itiraz etmeseydi bizden kıymetlisi yoktu. En mükemmel raporlar hakkımızda yazılırdı, hatta Sayın Cumhurbaşkanımız Nobel Ödüllerine aday gösterilir ve büyük övgülerle ödüller de verilirdi ancak biz bunların hepsini reddettik. Neden? Biz milletimizin ödülünü almayı hedefledik ve başardık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) İktidarımızı da bütçelerimizi de hep bu milletin gücü ve iradesi üzerine inşa ettik.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İsrail'in 7 Ekim 2023 tarihinde Gazze'de başlattığı soykırım dört yüz kırk gündür aralıksız devam ederken ne yazık ki kuruluş misyonunu ifa etmede giderek yetersiz kalan, işlevsiz ve atıl bir yapıya dönüşen Birleşmiş Milletler ve benzeri uluslararası mekanizmalar bu zulme karşı etkin ve caydırıcı bir duruş sergileyememektedir. Gür bir sesle, kararlılıkla her platformda bu vahşete dikkat çeken, yalnızca diplomasi masalarında değil gönül coğrafyamızın yüreklerinde de yankılanan bir adalet çağrısı olarak dünya kamuoyunu harekete geçiren tek bir lider var; Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan. Ülkemiz 86 bin tonluk insani yardım miktarıyla Filistin'e en fazla destek sağlayan ülkelerden olmasının yanı sıra, hakkın ve hukukun üstünlüğüne olan inancı doğrultusunda Uluslararası Adalet Divanındaki sürece müdahil olma talebiyle Güney Afrika'ya Divan önünde hukuki destek verme imkânını da elde etmiştir. Türkiye, yine, Sayın Cumhurbaşkanımızın uluslararası konjonktürü doğru okuyan, zamanın ruhuna vâkıf, öngörülü liderliğinde daima mazlumun hakkını savunan, zalimin karşısında dik duran, kendi ulusal çıkarlarını korurken insanlığın vicdanına da tercüman olan bir ülke olmuştur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2025 yılının bütçesinin son günündeyiz. 2025 yılı bütçemizin ana eksenleri hakkında da kısa kısa sizlerle bir iki notumu paylaşmak istiyorum. Ana eksenimizin en temel unsurlarından bir tanesi ekonomideki büyüme ve kalkınma. Bu konuda özellikle tarımsal alandaki desteklerimizi 2002 yılında 1,8 milyar TL iken 2024 yılında 91,5 milyon liraya çıkarttık ve 2025 yılı bütçemizde bunu artırarak da devam ettiriyoruz. Sulama projeleriyle tarım arazilerinin verimliliğini artırdık, orman varlığımızı genişleterek Türkiye'yi daha yeşil hâle getirdik. Çiftçilerimizin emeğini desteklemeye, tarımda sürdürülebilirliği sağlamaya da devam edeceğiz.

Ana eksenlerimizden önemli bir başlığımız tabii ki de eğitim, sağlık, aile, kadın ve gençlik yatırımlarımız. Bu ülkede hayal bile edilemeyen 25 şehir hastanesini, 727 hastaneyi ve 121 ağız ve diş sağlığı merkezini inşa ederek hastanelerimizi modernleştirdik ve sağlık altyapımızı güçlendirdik. Ambulans sayısını 618'den 5.800'ün üzerine çıkardık. Böylece, acil sağlık hizmetlerine erişimi hızlandırdık ve 112 Acil servisi hizmetinin ağını genişlettik. Ambulans uçaklarımız, helikopterlerimiz, paletli ambulanslarımızla, her nerede ve hangi koşulda olursa olsun, sağlığa ihtiyacı olan, yardıma ihtiyacı olan herkese erişmeyi hedefledik ve eriştik. Genel sağlık sigortasıyla 85 milyon vatandaşımızı sağlık güvencesi altına aldık. "Her vatandaş sağlık hizmetine erişmeli." dedik ve bu hedefi de hayata geçirdik. Aile hekimliği sistemi sayesinde vatandaşlarımızın sağlık hizmetine daha hızlı ulaşmasını da sağladık.

2025 bütçemizin ana ekseninde olan önemli başlıklarımızdan biri de sosyal adalet ve refah. Sosyal yardımları 2002 yılına göre 50 kat artırarak ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızı destekledik.

Kadına yönelik şiddetle mücadelede kararlılıkla çalıştık. 6284 sayılı Kanun ve KADES uygulamasıyla ve mevzuatımızda yaptığımız pek çok düzenlemelerle kadınlarımızın her zaman yanında olduk ve güvenliğini sağladık.

Engelli ve yaşlı bakım hizmetlerini genişlettik. Evde bakım destekleriyle ailelerin yükünü hafiflettik. 2002 öncesi evinden dışarı çıkamayan, kimsenin görmek dahi istemediği, bakamadığı engelli vatandaşlarımızın hepsini sosyal hayatla, iş hayatıyla, kendi istek ve hobilerine göre toplumla birleştirdik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Onlar için her türlü hizmeti ayaklarına getirdik, çalışmalarına destek olduk. Yine 2025 bütçemizde aynı hedeflerimizle artırarak yolumuza devam edeceğiz.

Ana eksenlerimizin önemli başlıklarından bir tanesi de elbette ki enerji, çevre ve sürdürülebilirlik. Karadeniz'deki Sakarya Gaz Sahası'nda keşfettiğimiz doğal gazı milletimizin hizmetine sunduk. Bu, hepimizin gurur duyacağı bir keşif, hepimizin gurur duyacağı millî gelirimizken maalesef, muhalefetin de o dönemde yaptığı şey, yine, bu keşfimizi karalamak, tüplerle taşındığını iddia ederek sadece ve sadece bu millî gururumuzla hep birlikte gurur duymak yerine, çürütme ve karalama kampanyasına giriştiler. Gördüğünüz gibi, keşfettiğimiz günden itibaren bu Sakarya Gaz Sahası'ndan vatandaşlarımızın evlerine ve iş yerlerine doğal gazını gönderiyor ve büyük bir kısmını da yine sübvanse ederek ödemelerini yapıyoruz.

Yine, hepimizin millî gururu olacak Gabar Dağı'ndaki petrol keşiflerimiz, şu anda günlük 62 bin varili bulmuş durumda. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Rakam günden güne değişiyor ama Sayın Bakanım, bildiğim kadarıyla 63 bin olmuş durumda, tebrik ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Buradaki hedefimiz olan yıllık 100 bin varille daha önümüzde yapacağımız çok işimiz var diyoruz.

Bu topraklar eskiden terörle anılırdı, bu topraklarda eskiden insanlar evlerinden dışarı çıkamazdı, bu topraklarda insanlar eskiden yaylalarına gidemezlerdi, çocuklar oynayamazlardı. Bugün ise bu topraklarda güven ve huzur sağlanmasıyla birlikte petrol yatırımlarımız, turistik tesislerimiz, tarımsal üretimimiz, hayvancılığımız artmış durumda ve sadece Gabar'daki petrol kaynaklarımız sayesinde bölgenin 3 bin gencine de istihdam sağlanmış durumda. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu, hepimizin gururu; bu, Türkiye'nin gururu. Bu konuda çalışan, o bölgede fedakârca çalışan, emek veren tüm mühendislerimize, işçilerimize ülkemize ve bu bütçeye verdikleri katkıdan dolayı teşekkürlerimizi ve şükranlarımızı sunuyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Orada zor şartlarda canları pahasına da çalıştıklarını çok iyi biliyoruz. Bir şehidimizin olduğunu da biliyoruz. O bölgede hem güvenliği sağlamak hem de bu petrol yatırımlarını bulmak için çalışan, şehit olan bütün şehitlerimize de Allah'tan rahmet diliyoruz.

Tabii, sadece doğal gaz ve petrolle enerjimizi artırmaya çalışmıyoruz. Yenilenebilir enerjide büyük yatırımlar yaparak enerji üretimimizi çeşitlendirdik, yenilenebilir enerjinin payını tam 4 kat artırdık. Akkuyu Nükleer Güç Santrali'yle Türkiye'yi nükleer enerjiyle tanıştırdık. Evet, nükleer enerjiyle tanıştırdığımız için eleştirenler, kızanlar var ancak bu dünyanın bir gerçeği. Dünyada sayısız nükleer santraller yıllar öncesinde kurulmuş, Türkiye her seferinde bunu başlatmak istediğinde engellenmiş ama çok şükür, artık istikrarlı bir Hükûmet var, artık kararlı bir Hükûmet var ve Hükûmet olarak millet için faydalı olacak ne varsa bunu yapmanın kararlılığıyla Akkuyu Nükleer Güç Santrali'mizi de inşa etmeye devam ediyoruz. İnşallah, en kısa sürede sadece bu nükleer güç santralimiz değil, hedeflediğimiz farklı nükleer güç santrallerimizle enerji kaynaklarımızı çeşitlendireceğiz, Türkiye'nin enerji konusunda da dışa bağımlılığını azaltmış olacağız, tam bağımsız olarak Türkiye Yüzyılı'na layık bir enerji politikası sürdürmeye devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Yine, önemli ana eksenlerimizden biri yerli ve millî teknolojilerimiz, yerli ve millî üretimlerimiz. Bunları saysak epey sürer ama TOGG, bildiğimiz gibi, hepimizin gururu. TCG ANADOLU, KAAN'ımız, HÜRKUŞ'umuz, bunların hepsini yapan bizim kendi mühendislerimiz, kendi yazılımcılarımız. Yine, aynı şekilde, tıpkı Gabar Dağı'nda çalışan mühendislerimiz, işçilerimiz gibi bu yerli teknolojilerimizde çalışan, emek veren, üreten mühendislerimizin, işçilerimizin hepsini tebrik ediyor, teşekkür ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu vesileyle, TUSAŞ'taki saldırıda şehit olan vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyoruz ama bu saldırılarla yılmadığımızı ve daha kararlı olarak devam edeceğimizi tekrar vurgulamak istiyorum.

2025 bütçemizin ana eksenlerinden son olarak değinmek istediğim başlık, dijital dönüşüm ve teknolojik altyapı. Türkiye'nin dijital dönüşüm sürecine hız kazandırarak teknoloji odaklı bir kalkınma hamlesini hayata geçirdik. Yerli ve millî teknolojilerin geliştirilmesi öncelikli bir hedef hâline getirilirken 5G altyapısı, yapay zekâ uygulamaları ve dijital hizmetlerde küresel standartlara ulaştık. E-devlet platformunun kapsamı geliştirilerek vatandaşlarımızın kamu hizmetlerine erişimini kolaylaştırdık, bürokrasiyi en aza indirdik. Teknoloji geliştirme bölgeleri ve AR-GE yatırımlarıyla dijital ekonominin temellerini güçlendirdik, genç girişimcileri de destekledik. Yine, 2025 yılı bütçemizde de aynı şekilde teknoloji geliştirme bölgeleri, AR-GE yatırımları ve genç girişimcileri daha da destekleyerek bu alandaki dönüşüm ve teknolojik altyapımızı daha da güçlendirmeye devam edeceğiz.

Cumhuriyetimizin 2'nci yüzyılında hedefimiz, Türkiye'yi dünyanın önde gelen ülkeleri arasında kalıcı bir şekilde konumlandırmaktır. Bu yolda güçlü liderlik, millet iradesine olan sadakat, demokrasiden taviz vermemek, millî birlik ve beraberliği muhafaza etmek esastır.

Bu düşüncelerle bütçemizin ülkemize, emeklilerimize, gençlerimize, çocuklarımıza, kadınlarımıza, çalışanlarımıza, çiftçilerimize, esnaflarımıza yani tüm milletimize, aynı zamanda gönül coğrafyamıza, tüm dost ve kardeş politikalara hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Rabb'im yolumuzu açık, birliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi daim eylesin. Türkiye Yüzyılı'nın inşasında emin adımlarla ilerleyen bu aziz millete hizmet etmeye devam edeceğimizin altını bir kez daha çiziyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 28 Mayıs Genel Seçimleriyle üstlendiğimiz sorumluluk ve görevlerimizi hakkıyla yerine getirmek için büyük bir çaba ve gayret içerisindeyiz. Her türlü sıkıntının ve sorunun çözümü için güçlü bir iktidarımız, istikrarlı bir Hükûmetimiz, güçlü bir ittifakımız, Cumhur İttifakı'mızla birlikte önümüze bakıyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Üretmeye, yatırım yapmaya, ihracatımızı artırmaya, çalışmaya devam edeceğiz diyerek hepinizi saygıyla sevgiyle muhabbetle selamlıyorum. Allah'a emanet ediyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)