GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:39
Tarih:19.12.2024

AK PARTİ GRUBU ADINA TUĞBA IŞIK ERCAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin 4'üncü maddesi üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Ekranlardan bizi izleyen aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın "Dünya 5’ten büyüktür." şiarıyla başlattığı küresel adalet mücadelesi bugün tüm dünyada karşılık bulmakta ve özellikle İsrail'in Gazze'deki mezaliminden sonra önemi daha da anlaşılmaktadır.

Bugün sizlere bizdeki bir kısım muhalefetin anlayamadığı veya anlamak istemediği konularda aslında bizleri sürekli eleştiren Batı medyasında bile takdir edilen haber başlıklarıyla geldim. Bakın, Suriye meselesinde muhalefet "Türkiye'nin Suriye politikası kayıp." derken dünya basını Türkiye'nin bölgedeki kazanımlarını konuşuyor. Şimdi size soruyorum: 4 milyon mazluma kucak açmak, terör koridorunu engellemek, sınır güvenliğimizi sağlamak kayıp mıdır? Biz bu kardeşlerimize ensar olmayı görev bildik, şimdi de onların güvenli ve onurlu bir şekilde evlerine dönmeleri için var gücümüzle çalışıyoruz. Kimi belediyelerse çıkmış "transfer hizmeti" diyerek göçmenleri aşağılayan afişler asıyor. Bu nasıl vicdansızlıktır? Biz bu meseleyi insan onuruna yakışır şekilde çözmek için Suriye'de yeni bir hayat inşa ediyor, güvenli bölgeler oluşturuyoruz. Biz bu konuda hem insani hem stratejik düşünüyoruz. Türkiye, tarihi boyunca mazluma kimlik sormayan, zalime karşı ise sessiz kalmayan bir duruşun temsilcisi olarak engizisyon zulmünden kaçan Musevilerden Nazi vahşetinden kurtulanlara, Körfez Savaşı'nda zulme uğrayan Kürt kardeşlerimizden Suriyeli muhacirlere kadar yurtlarından koparılan milyonlarca insana dinine, diline, ırkına bakmaksızın kucak açmış bir ülkedir. Bu vesileyle, dün idrak ettiğimiz 18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü'nü de kutluyorum. 2011 yılında başlayan ve on üç yıl süren Suriye iç savaşı boyunca Batı'nın sırt çevirerek sınırlarda ölüme terk ettiği Suriyeli göçmenleri bağrına basan bir milletin mensubu olarak dünya tarihine örnek teşkil edecek bir misafirperverlik sergiledik. Bunun sonucu, şimdi Suriye'de çok güzel Türkçe konuşan, yapılan tüm kötülük ve aşağılamalara rağmen Türk insanına teşekkür eden bir Suriye halkı oluşuyor. Lakin birileri çıkıp "Erdoğan'ın dünyadan haberi yok, bu bir planlı kaçıştı." diyor. Bunun karşılığında bizzat Esad ne diyor? "8 Aralık akşamına kadar Şam'daydım, kaçmayı planlamadım." diyor. Yani sizin komplo teorilerinizi bizzat Esad yalanlıyor. Peki, dünya ne diyor? Örneğin Trump "Türkiye büyük güç. Erdoğan çok akıllı ve çetin bir adam. Suriye'de işin arkasındaki güç Türkiye." diyor. Reuters, Türkiye'nin Suriye'deki yeni realiteyi şekillendirdiğini yazıyor. Washington Post "Türkiye kazanan olarak öne çıkıyor." başlığını atıyor ama bizim muhalefetimiz hâlâ komplo teorileri peşinde. Bir yanda tüm Afrika'nın güvenliğini sağlayacak Somali-Etiyopya krizinde ara bulucu olacaksınız, diğer yanda Suriye'de dengeleri, yeni dengeleri şekillendireceksiniz. İşte başarılı diplomasi budur. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın ifade ettiği gibi, diplomasi akıl, sabır, stratejik feraset ve basiret ister. Ancak maalesef muhalefet bu temel niteliklerden yoksun kaldığı gibi elde ettiğimiz başarıları anlayabilecek ufuktan da yoksunlar.

Ursula Von Der Leyen'in dünkü Ankara ziyaretinde de gördüğümüz gibi Avrupa Birliği artık şunu çok iyi biliyor: Türkiye ve liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmadan ne enerji güvenliği sağlanabilir ne göç yönetilebilir ne de bölgesel istikrar korunabilir. Birileri çıkıp "Türkiye yalnızlaştı." diyordu. Hani nerede yalnızlaşma? Bugün tüm dünya Türkiye'nin ara buluculuğuna başvuruyor, bölgesel ve küresel krizlerde Türkiye'nin kapısı çalınıyor. Azerbaycan-Ermenistan gerilimine, Suriye'ye, Libya'ya, Afrika'ya, Karadeniz tahıl koridoruna bakın, her kritik meselede Türkiye masada, hatta sadece masanın paylaşanı değil masanın sahibi konumunda ama birileri "Macera peşinde koşuyorlar." diyor. Sizin "macera" dediğiniz, dünya basınının "diplomasi başarısı" dediği şey. Birileri çıkıp "Devletin itibarını yanlış politikalarla zedeliyorsunuz." diyordu. Peki, şimdi önde gelen dünya basınından, örneğin, ABC News Cumhurbaşkanımızı ara bulucu lider olarak görüyor. Amerikan The Wall Street Journal MİT'in takas operasyonunu "bir başka diplomasi başarısı" diye manşetlerine taşıyor. The Guardian "Ankara istediğini elde ediyor." başlığını atarken Euronews ise Avrupalı liderlerin Sayın Erdoğan'la görüşme telaşını "Suriye'ye giden bütün yollar Türkiye'den geçer." ifadeleriyle duyuruyor. İşte, size "yalnızlaşan Türkiye" diyenlere en güzel cevap. Batı medyası bile artık Türkiye'nin bölgesel güç olmaktan çıkıp küresel bir aktör hâline geldiğini kabul ediyor. Yani biz, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh." ilkesini sadece söylemde değil uygulamada da hayata geçiren bir partiyiz.

Yine, bu anlayışla, Filistin meselesinde savaşın başından beri sergilediğimiz kararlı duruş, kalıcı barış için önce ateşkes, sonra iki devletli çözüm önerisi, yalnızca İslam âleminin değil tüm insanlığın ortak vicdanını harekete geçirmiştir ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda da 153 ülkenin ateşkes istemesine vesile olmuştur. Türkiye olarak, ilk günden itibaren diplomatik kanalları sonuna kadar kullandık. İnsani yardım koridoru açarak 86 bin tonla dünyada en fazla destek sağlayan ülke olduk.

Değerli arkadaşlar, başarılarımız diplomasiyle sınırlı değil tabii ki hemen bir örnek vereyim başarılarımıza: Hani "Gençler artık bu ülkede kalmak istemiyorlar." diyorsunuz ya, bugün Türkiye öyle bir noktaya geldi ki bir zamanlar beyin göçü verdiğimiz ülkelerden, NASA'dan bile bilim insanlarımız şimdi geri dönüyor. Örneğin, astrofizikçimiz Doktor Umut Yıldız "NASA'dan döndüm çünkü Türkiye'nin gelecek potansiyelini yüksek buluyorum." diyor. Bu millet, sizin "montaj sanayisi" dediğiniz günleri çok iyi hatırlıyor. O günlerde yüzde 20'lerde olan yerlilik oranımız bugün yüzde 80'leri aşmışken Avrupa Birliğinin 2035 için koyduğu yüzde 60 hedefi bizim için çok geride kalmış durumda.

The Economist dergisi bile "Türkiye savunma sanayisinde yükselen güç." diye yazıyor. Kimler sayesinde, biliyor musunuz? TUSAŞ'taki hain saldırıda şehit olanların kanı henüz kurumamışken "Hainlere inat daha çok çalışacağız, daha çok üreteceğiz." diyen aslan yürekli mühendislerimiz, gençlerimiz sayesinde. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu vesileyle TUSAŞ şehitlerimizi de rahmetle anıyorum.

Tüm engelleyenlere, haksız eleştirilere rağmen Türkiye Yüzyılı vizyonumuz doğrultusunda ülkemizi ekonomiden kültüre, TEKNOFEST gençliğinin başarılarından kadınlarımızın iş dünyasındaki artan gücüne kadar her alanda dünyanın ilk 10 ülkesi arasına sokma hedefimize emin adımlarla ilerlememize vesile olacak.

AK PARTİ hükûmetlerimizin 23'üncü, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemimizin 7'nci bütçesi olan 2025 yılı bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Bütçenin hazırlanmasında emeği geçen başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz'a, tüm bakanlarımıza ve emeği geçen vekillerimize, bürokratlarımıza teşekkür ediyor, yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)