GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:38
Tarih:18.12.2024

AK PARTİ GRUBU ADINA MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Gazi Meclisimizin çatısı altında sizlere hitap etmenin onuruyla selamlarımı sunuyorum.

İç savaşlar, çatışmalar ve işgallerle bütün insanlık değerlerinin ayaklar altına alındığı coğrafyamızda bir istikrar adası olarak dimdik duran ülkemiz, Türkiye Yüzyılı'na doğru emin adımlarla ilerliyor. "Dünya 5’ten büyüktür." diyerek küresel eşitsizliklere ve adaletsizliklere karşı duran Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde, sadece ülkemizin değil, bütün mazlum coğrafyaların aydınlık yarınlara ulaşması için çalışıyoruz. İnanıyoruz ki her birimiz güvende olmadan hiçbirimiz güvende değiliz.

Yeni dünya düzeninin fikir babalarından olan Francis Fukuyama "Tarihin Sonu" kitabında, tarihin Batı'nın mutlak zaferiyle sonuçlanacağını ve Batılı liberal demokrasilerin insanlığın ulaşabileceği en üst merhale olduğunu iddia ediyordu. Bu tezlerin üzerinden otuz yıldan fazla zaman geçmişken gelinen noktada dünya; toplu katliamlarla, tecavüzlerle tarihe geçen Bosna Savaşı'na, Batı'nın barış ve demokrasi götürme vaadiyle girdiği Irak ve Afganistan'da yüz binlerce insanın ölümüne ve son bir yıldır bütün insanlığın gözleri önünde Filistin'de bir soykırıma şahitlik etti. Sözüm ona, barışı korumak için kurulmuş Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kurumlar iflas etmiş, küresel problemlere bir çözüm üretemiyor. İkinci Dünya Savaşı sonrasının galipleri tarafından kurulan bu "Bazıları daha eşittir." düzeni artık her tarafından su alıyor. Bir yıldır bütün dünyanın gözleri önünde cereyan eden Gazze soykırımına hiçbir uluslararası kurum "Dur!" diyemiyor. Nihai olarak gelinen noktada dünya güvenli değil, özgür değil, eşit değil.

6 yaşındaki Gazzeli kız çocuğu Hind Rajab'ın yardım çığlıkları hâlen kulaklarımızda yankılanıyor. Yakınlarının cansız bedenleri arasında görevlilere saatlerce "Beni almaya gelmeyecek misiniz? Korkuyorum." diye yalvaran Hind'in ve onun gibi çocukların hesabının sorulamadığı bir dünyada yaşıyoruz. Yalnızlık ve dehşet içinde son nefesini veren küçük çocukların vebali, bugün kongrelerinde sorumlularını alkış yağmuruna tutanların ve suç ortaklarının omzundadır.

Öyle bir çağdayız ki hakikat, sözlerle yüceltilirken gerçeklerde boğuluyor. İnsanlığın vicdan terazisi artık hakikat yerine menfaat tartıyor. Yeryüzü kaynaklarının bir avuç azınlık için sömürülmesi milyonlarca insanın açlıktan ölmesine neden oluyor. Küresel ısınmanın müsebbibi olan ülkeler sorumluluklarından kaçınırken çevreyi en az kirleten ülkeler bedel ödüyor.

Türkiye olarak coğrafyamızdaki tüm sorunlara çözüm odaklı yaklaştığımız gibi, küresel iklim problemlerine karşı da çözümler geliştiriyoruz. İnsani yardımdan barış çalışmalarına, çevre ve iklim sorunlarıyla mücadele eden hakikat mücadelesinde küresel problemlerin tümünde bugün dünyaya söyleyecek sözümüz var. Biz, adaletin yerini bulması için gerektiğinde bedel ödeyen bir milletiz. Türkiye, sınırlarından çok daha büyük bir ülke bugün.

2024 yılı, yerli ve millî teknolojilerimizin zirve yaptığı, KIZILELMA, ANKA-3 ve yeni füze sistemlerimizin gökyüzünde iz bıraktığı bir yıl oldu. Bir zamanlar savunma ihtiyaçlarını dışa bağımlı şekilde karşılayan Türkiye, bugün teknoloji ihraç eden ve küresel pazarda söz sahibi bir ülke hâline geldi. TUSAŞ tesislerine düzenlenen hain terör saldırısı bu başarıların karanlık mahfilleri nasıl rahatsız ettiğinin açık bir göstergesidir. Saldırı sonrasında bir mühendisimizin "Hainlere inat daha çok çalışacağız, daha çok üreteceğiz." diyerek gösterdiği kararlılık, bu milletin ne denli güçlü ve azimli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Savunma Sanayimiz, yalnızca ülkemizin güvenlik ihtiyacını karşılamakla kalmıyor, aynı zamanda bölgesel barışın ve adaletin sigortası oluyor. Ülkemiz, teknolojik bağımsızlık hedefiyle, inovasyon ve dijital dönüşüm alanında önemli adımlar atmaya devam ediyor. Kritik teknolojilerde kendi kendine yeterliliği sağlama ve küresel rekabette güçlü bir konuma ulaşma amacıyla başlatılan millî teknoloji hamlesi somut başarılarla ilerliyor. Millî teknoloji hamlesinin temel aktörlerinden biri olan kadınlar, bilimden teknolojiye, yazılımdan mühendisliğe kadar her alanda yenilikçi çözümler geliştiriyor ve ülkemizin küresel rekabet gücünü artırıyor.

Sayın milletvekilleri, Azerbaycan Millî Meclisinin 106'ncı kuruluş yıl dönümünü kutlamak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi heyeti olarak yakın zamanda Azerbaycan'a gerçekleştirdiğimiz ziyaretimizde Karabağ'ı, Türk medeniyeti ve sanatının merkezi olmuş Şuşa ve Füzuli kentlerini görme imkânımız oldu. Hafızalarımızda derin bir yara olarak yer eden, modern tarihin en karanlık sayfalarından biri Hocalı katliamının yaşandığı bölgeyi de ziyaret ettik. Hocalı, masum insanların uğradığı büyük kayıp ve acıyla bugün hâlâ mahzun ama hür ve vakur; adalet ve iyileşme umudunu taşıyor. Ziyaretimiz sırasında işgal yüzünden otuz yıl önce terk edilmiş köyleri gezerken hissettiğim duygular tarifsizdi. Bir zamanlar hayat dolu olan bu köyler hâlâ sessizliğe bürünmüş, yeniden dolmayı, şenlenmeyi bekliyor. Bu yolculuğun benim için en önemli mesajı şu güçlü fikirde saklıdır: Güçlü Türkiye, güçlü Türk dünyası demektir. Coğrafyamız ve tarihimiz boyunca biriken bu dayanışma ruhu, geleceğimizin de temelini oluşturacaktır. Türk Devletleri Teşkilatıyla kültürel bağlarımızı yeniden canlandırırken bölgesel ve küresel meselelerde ortak bir ses olmayı hedefliyoruz. Türkiye Yüzyılı yalnızca bir slogan değil; kardeşliğin, üretimin, bilimsel ilerlemenin, özgürlüğün ve adaletin temelleri üzerine inşa edilecek bir dönemin adıdır. Tarihimiz ve coğrafyamızdan gelen birikimimiz, kültür zenginliğimiz ve kadim medeniyetimizle ülkemiz bu büyük ideali gerçeğe dönüştürebilecek güce sahiptir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)