| Konu: | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 38 |
| Tarih: | 18.12.2024 |
HAYDAR ALTINTAŞ (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün benim bahsedeceğim konu şundan ibaret: Demokrasi güzel bir rejimdir ancak demokrasinin kendine göre bazı kusurları vardır. Bu kusurların en başında gelenlerinden bir tanesi de yönetemeyen demokrasidir. Bugün ülkemizde ne yazık ki bütün her çeşit şartlar müsait olmasına rağmen, yönetemeyen demokrasinin bütün kusurlarını millet olarak çekmeye devam ediyoruz. Gerçi şu anda sisteme bakarsak ne yöneten ne de yönetemeyen demokrasi diye bir şeyi de ortalıkta görememenin azabını çekiyorum bir vatandaş olarak.
Bugün, içinde bulunduğumuz tablo, devlet yönetiminin açıklık, şeffaflık, denetlenebilirlik gibi evrensel değerlerden tamamen uzaklaştığını açıkça göstermektedir. Yönetim sistemimiz temelinden sarsılmakta, halkın devlete olan güveni her geçen gün zayıflamaktadır.
Seçim sisteminde temsilde adalet, yönetimde istikrar temel amaçtır. Ancak, 2002 yılında yüzde 36 oy, yüzde 66 sandalyeyle temsilde adalet sağlanamasa bile yönetimde istikrarın sağlanması için yeteri kadar sandalye sayısına bu iktidar sahip olmuştur. Çok fazla, baktığımızda, Anayasa'yı değiştirecek kadar bir çoğunluk bile ele geçirmişlerdir. Ne yazık ki bu çoğunluk, istikrar çoğunluğu, memlekette demokrasinin daha da gerçekleşmesine, memleketin daha adil ve düzgün yönetilmesine hizmet etmek yerine demokrasinin yozlaştırılmasına ve raydan çıkarılmasına sebep olmaktan başka hiçbir işe yaramamıştır. Bütün dünyanın kabul ettiği iktisat teorileri altüst edilmiştir. "Siyasi istikrar ile ekonomik istikrar birbirinin ayrılmaz parçasıdır." derken siyasi istikrarımız her zaman varolmakla beraber ekonomik istikrarı bir türlü sağlayamadık. Bu başarısızlığın temel nedeni, demokratik cumhuriyetten uzaklaşıp oligarşik ve bürokratik bir cumhuriyet modeline geçmektir. Bugün, AKP, eline geçirdiği bütün imkân ve kabiliyetlerle artık bir siyasi parti olma özelliğini de bırakarak neredeyse devlet hâlini almıştır ve bir devlet partisi hâline gelmiştir.
Demokrasi, bireyi ve toplumu esas alır ancak siz demokrasinin bu temel taşlarını yok ettiniz. Fikir ve düşünce özgürlüğü açısından ülkenin geldiği nokta içler acısıdır, insanlar artık düşüncelerini ifade etmekten korkar hâle geldiler. Daha önce 141’inci, 142’nci ve 163’üncü maddeler fikir özgürlüğünün önünde en büyük engel diye şikâyet edilirken bunlar kaldırıldı ancak bunların yerine gelen katalog suçlar, Cumhurbaşkanına hakaret, halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmek iddiasıyla açılan bütün davalar milletin korkulu rüyası hâline gelmiştir.
Toplum ile devlet arasında bir sözleşme niteliği taşıyan Anayasa bizzat sizler tarafından uygulanmıyor ve çiğneniyor; bu sadece demokratik değerlerimize değil aynı zamanda hukukun üstünlüğüne de yapılan büyük bir darbedir. Kuvvetler ayrılığı ilkesi demokrasinin en temel ayağıdır ancak 2010 yılında okyanus ötesindekilere hatta mezardakilere bile davet çıkarmak suretiyle yapılan Anayasa değişikliğiyle adalet, iktidarın vesayeti altına girmiştir. Siyaset, toplumun sorunlarını çözmek için yapılır ancak bugün siyasetin kendisi çözülecek bir sorun hâline gelmiştir. Demokrasi, sadece sandığa gidip oy vermekten ibaret değildir, aynı zamanda hukuksal ve ahlaksal bir kavramdır. Sayısal çoğunluğa sahip olmanız size cumhuriyetin kurumlarına ve kurucularına hakaret etme hakkını da asla vermez. Bu tür davranışlar sadece toplumda kutuplaşmayı artırır ve ortak değerlerimizi zedeler.
Ayrıca, bugün “silkeleme” diye bir kavram var. Buradan baktığımızda, borcun AKP'lisi, CHP'lisi olmaz. "Belediyeleri silkeliyoruz." derken vatandaşın tamamını silkeleyerek kendinize rey veren insanları da cezalandırırsınız, bu da bir mali kayyum yönetimidir diye düşünülebilir.
Bugün, burada tartıştığımız bütçe adalet ve zenginlik bütçesi olmaktan çok uzaktır. Bu bütçe ne yazık ki sadece şekilsiz ve ruhsuz bir rakamlar dizisidir. "Faiz dışı fazla" şeklinde bir argüman da bir züğürt tesellisinden ibarettir. Bu bütçe ortalama 5 başlıktan oluşan kapalı ve keyfî bir harcama bütçesidir; halkın sorunlarına çözüm üretmek yerine kaynakların keyfî şekilde kullanıldığı bir düzeni temsil etmektedir. Değerli milletvekilleri, bu tablo kabul edilemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Altıntaş, lütfen tamamlayın.
HAYDAR ALTINTAŞ (Devamla) - Tamamlıyorum efendim.
Şeffaflık, hesap verebilirlik, adalet demokratik yönetimin temel taşlarıdır ancak bugün bu değerlerden ne yazık ki çok uzak vaziyetteyiz. Ülkemizin bütün kurum ve kuralları hepsi birden yıkılmış ve bunları yeniden yapmak oldukça zaman, imkân ve liyakat gibi işler isteyecektir. Bugün iktidarımız vergi almayı çok seviyor ama hesap vermeye geldiği zaman hesap verme konusundaki aynı hassasiyeti, inceliği ve istekli davranışı göstermiyor. Şeffaflık ve hesap verebilirlikten uzak bir adım toplum ile devletin inancını daha da zayıflatmaktadır. Bütçede bütünlük yok edilmiştir, bakanlıklara bağlı vakıflar ve şirketler üzerinden bütçe delinmeye çalışılmaktadır. Gelin, adalet ve eşitlik temelli güçlü bir Türkiye yaratmak için sorumluluklarımızın farkına varalım, ülkemizin ve devletimizin ihtiyaçlarını görelim.
Ayrıca, iç politikada olduğu gibi dış politikada da hamasetten uzak, üzerinde ciddiyetle durulması gereken çok önemli sorunlardan biri Suriye, biri de Kıbrıs'tır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAYDAR ALTINTAŞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, iç politikadaki ekonomik sorunların derinleştirdiği ekonomik, sosyal, siyasal ve psikolojik problemler de toplumumuzu her geçen gün içten içe yıkmaktadır.
Hepinize saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum. (CHP ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)