| Konu: | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 7'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 36 |
| Tarih: | 16.12.2024 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA BİROL AYDIN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Saadet-Gelecek Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.
Bütçe görüşmelerinin şanındandır, ben de birçoğunuzun uzunca zamandır görmediğini, unuttuğunuzu zannettiğim bazı malzemelerle kürsüye geldim. Bu gördüğünüz 5 kuruş, bu gördüğünüz 10 kuruş...
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Piyasada var mı Hocam onlar, nasıl buldunuz?
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Tedavülde mi onlar?
BİROL AYDIN (Devamla) - ...bu gördüğünüz 25 kuruş, bu gördüğünüz 50 kuruş, bu da 1 lira; bunlar da kâğıt paralarımız. Bugüne kadar enflasyon ve alım gücü değerlendirmeleri genellikle 200 liralar üzerinden yapılıyordu ama biliyorsunuz, bir zincirin gücü en zayıf halkanın gücü kadardır. Dolayısıyla, bir ülkenin para değeri en küçük parasının alım gücüyle alakalıdır. En küçük paramız ne kadar değerliyse o ülke o kadar değerli ve kıymetli bir parayı bulunduruyor demektir, bunun için bunu söyledim. (Saadet Partisi ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bu gördüğünüz paralar zaten tedavülden kalktı, basılmıyor; piyasanın da beklentisi 500 liralık ve 1.000 liralık banknotlardır, bunu da biliyoruz, 5 liralık madenî paralar da zaten piyasaya sürülmüş durumda.
Değerli milletvekilleri, değerli arkadaşlar; parayı pek çok açıdan tanımlayabiliriz ama gerçekte para en temelde bir hak ölçüsüdür, para temelde bir hak ölçüsüdür. İnsanlar gelecekte yapacakları yatırımlar için ya da tasarruflar için parayı bir hak ölçüsü olarak gördükleri için tutarlar, devletle bağlarını, yönetimle bağlarını bu güven üzerine, bu hak ölçüsü üzerine ikame ederler. Gerçekte para bir ülkenin gücüdür ya da parasının gücü, mali gücü o ülkenin aynı zamanda siyasi gücüdür; tarih boyunca hep böyle olmuştur. Bir ülke mali açıdan güçlüyse siyasi açıdan da güçlü olagelmiştir. Bugün kabul edelim ki ülke ve millet olarak sağlam bir para birimine sahip değiliz. Biz artık ülkemizde TL değil de başka yabancı döviz kurları üzerinden planlamalar yapıyoruz; bu da ne kadar kırılgan ve zayıf olduğumuzu göstermektedir.
Değerli arkadaşlar, ben şunu sormak isterim: Bir iktidar ya da bir Hazine ve Maliye Bakanı ne yaparsa başarılı kabul edilebilir? O iktidar ya da o Maliye Bakanı ne yaptığında başarılıdır deriz; nereden olursa olsun para bularak mı, paramızı güçlendirecek politikaları devreye sokarak mı? Başarı nasıl olursa olsun vergi toplamak mı, yoksa toplanan vergiyi adil şekilde paylaştırmak mı? Nedir başarı? Elimize tutuşturulan reçeteyi harfiyen uygulamak mı yoksa bu millet için bize ait, bize özgün bir reçeteyi realize edip yeni bir paradigmayla milletin derdine derman olmak mı? Başarının ölçütü nedir? Bu aslında, gerçekte kendinize neyi referans aldığınızla yani neyi mihenk taşı olarak belirlediğinizle, hangi paradigmayla iş yaptığınızla alakalı bir şeydir.
Değerli milletvekilleri, kıymetli arkadaşlar; çokça tedavülde olan bir kavramımız var: "Bereket." Sokağımızda, hazinemizde, çarşımızda pazarımızda, cebimizde bereket yok. Bereket, azın çoğa yetmesidir; bereket, görünmeyen çokluktur; bereket, normalde 1 kişinin doyacağı yemekle 2 kişinin de doyabilmesidir ama bereketin olabilmesi için doğru bir paradigmaya, dürüstlüğe, samimiyete ihtiyacımız var. Bu konularda önemli eksiklerimizin olduğunu biliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BİROL AYDIN (Devamla) - Yaklaşık 2 trilyonla bereket olmadığı için, sağlam bir paradigma ve dürüstlük olmadığı için...
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Söz talep ederseniz bir dakika bahşeder Sayın Başkan.
BİROL AYDIN (Devamla) - Lütfen...
BAŞKAN - Buyurun, buyurun.
BİROL AYDIN (Devamla) - Siz parayı adil toplamaz, parayı harcarken de ölçüsüz harcarsanız yaklaşık 2 trilyon bütçe açığını daha şimdiden ilan eder 2 trilyon lira faiz ödemesi yapmak zorunda kalırsınız. İşte, bu anlayışın, zincirin en zayıf halkalarını zorladığını ve zincirin kopma tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuzu ifade ediyorum. Yoksulluğu ve borçluluğu globalleştiren dünya sisteminin Türkiye temsilciliği anlayışıyla Türkiye'nin dertlerine derman olamayacağımızı, şu cümleyi söylüyorum: "Altta kalanın canı çıksın." anlayışı olan neoliberal ekonomik anlayışla Türkiye'nin refaha, felaha ulaşamayacağını ifade ediyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)