GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:34
Tarih:14.12.2024

CHP GRUBU ADINA TAHSİN OCAKLI (Rize) - Sayın Başkanım, değerli Genel Kurul üyelerimizi, Bakanlarımızı, heyetini saygıyla selamlıyorum, ekranları başında bizi izleyenlere de hürmet ediyorum.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Tarım Bakanlığının bütçelerini görüşmek üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Ne yazık ki bu utandırıcı bütçeden başlıklarıyla -tabii, hepsini inceleyemeyerek- söz edeceğim.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının görevinin ne olduğunun tanımına şöyle bir baktığımızda "Çalışanın sağlığını, güvenliğini, refahını esas alarak çalışma barışı ve düzenini, etkin bir sosyal güvenlik sistemini sağlamak, istihdamı desteklemek." diye tanımlanır ve tarif edilir. Şimdi, bakalım bu Bakanlık bu görevi yerine getirmiş mi diye. Çalışanların iş sağlığı ve işçi sorunlarıyla ilgili bu Bakanlığın görevini yapmadığı açık ve net ortada. Neden? Çünkü 2023 yılında yaşanmış iş cinayetlerine bakıyoruz, 1.932 işçimizi kaybetmişiz, bu yılın ilk dokuz ayında ise ne yazık ki 1.371 işçimizi sorumsuzluk nedeniyle kaybetmişiz. İşte, iktidarınızın son on yılında yeterli iş güvenliği alınmadığı için kaybettiğimiz işçi sayısı 21.158'e ulaşmış; bundan utanmanız gerekiyor. FERSAN işçileri -Manisa'dan yürüdüler, geldiler, "Madene girerken Bakanlık bize güvence versin, biz orada ölmek istemiyoruz. 'İş sağlığı ve işçi güvenliği konusundaki tedbirleri ben aldım, siz bana güvenin.' desin, bu kadarı bize yeter." dediler, söyleyemediniz, bu garantiyi veremediniz.

Maden ocaklarında çalışan işçilerin özelleştirme karşıtı taleplerini görmezden geliyorsunuz. İşçiyi koruyamadığınız gibi KOBİ ve küçük esnafı da düşünemediniz. Birkaç güne kadar asgari ücret açıklanacak. Tavrımız çok net bizim, çok net bir şiarımız var "En az 30 bin TL olmalı, yoksa biz bunun altında yokuz." dedik. (CHP sıralarından alkışlar) Açlık sınırının 20.432 TL olduğu, yoksulluk sınırının 66.553 TL olduğu ve... 2024 Ocak ayında açlık sınırı 15.048 lira iken Haziran ayında 19.044'e çıkmış, yine açlık sınırı Kasım ayında da 20 bin TL'yi geçmiş. Asgari ücret tamamen yine yerinde sayıyor, asgari ücretle çalışan 13 milyon kişiyi enflasyona ezdirdiniz, açlığa mahkûm ettiniz ve bunda sizin sorumluluğunuz var. "Çalışanların ücretlerine yapılacak olan zamları hedef enflasyon oranına göre belirleriz." diyorsunuz ama vatandaştan vergi alırken yeniden değerleme oranına göre zamları yapıyorsunuz yani alırken şahin verirken güvercin gibisiniz maşallah. (CHP sıralarından alkışlar) Sizde insaf yok, Allah korkusu da yok. TÜİK'e göre yüzde 47, sokak enflasyonuna göre yüzde 100 enflasyon var ama vatandaşın, pazarın çığlığını duymuyorsunuz. Asgari ücretin en az 30 bin TL olarak belirlenmesinden sonra üç ayda bir enflasyon farklarını kapatacak şekilde revize edilmesi şarttır, bunu yapmadığınız zaman sizin sorumluluğunuz yine devam etmiş oluyor. "Asgari ücreti artırırsak enflasyon yükselir." diye halkı tehdit eden bir çevre var, aranızdan çıkıyor bunlar. Hayır, öyle bir şey yok. Enflasyon asgari ücretin yüksek olmasından artmaz, sadece AKP iktidarının beceriksiz ekonomi politikaları nedeniyle artıyor. (CHP sıralarından alkışlar) Yani, üretimi değil, rantiyeciliği desteklediğiniz için enflasyon yükseliyor. 30 bin liranın alan için az, veren için de fazla maliyetli olduğunun elbette farkındayız çünkü faiz-enflasyon-kur üçgeninde sıkışan KOBİ'ler, küçük esnaf, turizmci ve sanayici zorda dolayısıyla bu, asgari ücretin yükünün tamamını iş dünyasına yıkmak da elbette hakkaniyetli değildir; çalışan sayısına göre kademelendirme yapılmalı, sosyal güvenlik prim desteği ile vergi desteği elbette ki sağlanmalıdır. (CHP sıralarından alkışlar)

Emeklinin durumu içler acısı. Kademeli emekliliği düzenleyen ve mağduriyetleri önleyecek olan teklifimizi yine siz oylarınızla reddettiniz. Birkaç gün sigortalı oldu diye "On yedi yıl geç emekli olacaksın." diye birine söylenebilir mi ya? Bu bir adalet sorunudur, bu bir düzenleme sorunu değildir. O yüzden, bu durum mutlaka yeniden değerlendirilmelidir. Yıllarca çalışıp emekli olan 16 milyon kişi var, bunların çoğu 12.500 lirayla geçinmek zorunda bırakıldı. Emekli maaşını yüzde 100 artırsanız dahi açlık sınırına yaklaşamıyor. Avrupalı emekliler ülkemizde uzun tatiller yapabiliyorlar ama bizim emeklilerimiz ne yazık ki pazarlarda ucuz sebze meyve alabilmek için akşam saatlerini bekliyor, âdeta atılacak olan sebzeye muhtaç kalıyorlar.

Ekonomi ne önceki bakanın dediği gibi gözlerdeki ışıltı ne de yeni bakanın kendince tanımladığı rasyonalitedir; ekonomi bir tercih meselesidir. Siyasi iktidar ülkenin kaynaklarını milyonlarca işçiye, emekliye, dar gelirliye, engelliye, işsize, esnafa, çiftçiye mi aktaracak, yoksa bir avuç sermaye sahibine mi aktaracak? Tam da işte siyasette de ekonomide de neyi tercih ettiğinizin cevabıdır ekonomide neyi belirlediğiniz. Büyük şirketlerin vergi borçlarını silmek, tutturulamayan garanti ödemelerine milyonlarca dolar ödemek yerine işçiye, çiftçiye, esnafa bu kaynakları aktarıp onlara nefes aldırmak bir tercih olabilirdi ama siz ne yazık ki patronlardan yana oldunuz.

Türkiye'nin 2024 yılındaki sendikalaşma oranı yüzde 15,22; bu oranla Avrupa Birliği ülkelerinin çok gerisindeyiz. Daha dün Cumhurbaşkanı kararnamesiyle yine Birleşik Metal-İş Sendikasının grev kararının altmış gün süreyle durdurulmuş olması sizin sendikacılığa bakış açınızdır, hak arama yollarını engellemenizin çok somut bir örneğidir. (CHP sıralarından alkışlar) Yandaş sendikacılığı getirip işçi haklarını budadınız, çalışma barışını bozdunuz. Çalışanları baskıyla yandaş sendikaya üye olmaya zorluyor, hak arayanları mobbingle, sürgünle hizaya getirmeye çalışıyorsunuz; utanın. İşçiye düşman, sermayeye dost bir iktidar olarak tarihteki yerinizi en yakında alacaksınız.

İçişleri Bakanlığı... Ya, bu Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri sırasında Sayın Bakanı kayyumlarla ilgili görüşlerimizi anlatmak üzere iki dakika durdurmaya kalkmamızın karşılığında kameraları tokatlayarak kadın milletvekillerimizi zorla ittirerek yani kim vardıysa orada memurlar mıydı, polisler miydi, onlarla birlikte iki dakika sabredememesi kadar büyük bir hadsizlik var mıdır ya? (CHP sıralarından alkışlar) Nasıl olur da iki dakika milletvekillerinizi dinlemesiniz Sayın Bakan?

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Hadsizlik Bakanın önünü kesmektir.

TAHSİN OCAKLI (Devamla) - Hadsizlik vekilleri dinlememektir, şimdi sizin yaptığınız gibi.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Bakın, hadsizlik orada yapıldı.

TAHSİN OCAKLI (Devamla) - Kayyum politikalarını anlatalım size. Şimdi, seçimle gelemediğiniz, alamadığınız belediyelere kayyum atıyorsunuz, halkın iradesini zorbalıkla ele geçirmeye çalışıyorsunuz. Yirmi iki yıldır "Millî iradeye sahip çıkıyoruz." deyip Hakkâri'ye, Esenyurt'a, Batman'a, Halfeti'ye, Mardin'e, Tunceli'ye, Ovacık'a, Van'a, Bahçesaray'a kayyum atadınız. Belediyelerle beraber muhtarlara da artık başladınız. Yandaşınız olmayanlara "Değil belediye başkanı, muhtar bile olamazsın." diyorsunuz. Kayyum atamalarıyla bu iktidarın demokrasiyi askıya aldığı, bir OHAL rejimi olarak varlığını sürdürdüğü de âdeta tescillenmiş ve ortaya çıkmıştır. AKP iktidarı 12 Eylülde doğmuş, 28 Şubatta filizlenmiş, 15 Temmuzda da olgunlaşmıştır. (CHP sıralarından alkışlar) Darbelerle var olmuş ve OHAL'le varlığını devam ettirmektedir. Kayyum politikası 12 Eylülün zihniyetidir, 28 Şubatın devamıdır, millî iradenin çalınmasıdır. Ülkeyi mafyanın, uyuşturucu çetelerinin çalışma alanlarına çevirdiniz; gençleri kumar ve bahis sitelerinden kurtaramıyor, bataklığa sürünmelerini durduramıyorsunuz.

Ankara'nın göbeğinde bir siyasi cinayet işlendi, katili İstanbul'dan Ankara'ya özel harekât polislerinin getirdiği ortaya çıktı.

Tarım ve Orman Bakanlığına bir çift sözüm var: Ormanları ve tarım alanlarını korumak sizin görevinizdir. Türkiye'nin ormanlarının yüzde 98'i maden şirketlerine açılmış, tarım alanlarının yüzde 70'i açılmış; bunun için bir cümle edemediniz. Bu alanları korumak sizin görevinizdir. Tarımdaki ithalat 30 milyar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ocaklı, lütfen tamamlayın.

TAHSİN OCAKLI (Devamla) - Bitiriyorum.

Hayvancılığa desteğiniz yok, tarımdaki ithalat miktarı çok arttı. Son iki yılda 6,6 milyon büyükbaş hayvan eksildi. Dolayısıyla çay ve ÇAYKUR'da söz verdiğiniz... Özellikle Karayollarında çalışan işçilerin, kamuda çalışan işçilerin kadro sorunlarını yerine getirmediniz. 17 TL'yle çaydan geçinilmiyor, 120-130 lirayla fındıktan geçinilmiyor, patatesi 3 liraya satmayla çiftçiler doymuyor. Bunlarla ilgili çiftçinin, esnafın BAĞKUR borcuna kolaylık yapmıyorsunuz; 7200'le ilgili de bir şey yok.

Şimdi size bir şey söyleyip sığdırmaya çalışacağım. Bizde bir tane türkü var, türkü. Sevdiğine insan der ki: "Armudun dalı ile çam dalını bağladım/Yolcu ettim yârimi, oturup da ağladım." Bu, sevinince olur. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TAHSİN OCAKLI (Devamla) - Üzülünce ne olur? Yani bezdiğimizde ne olur? "Armudun dalı ile çam dalını bağladım/ Yolcu ettim yârimi, sefa ettim oynadım." denir. Biz de sizi gönderince sefa edip oynayacağız. (CHP sıralarından alkışlar)