Konu: | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 34 |
Tarih: | 14.12.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA ÇİÇEK OTLU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, bizi ekranı başında izleyen değerli izleyicilerimiz; ben İçişleri Bakanlığı bütçesinin konuşulduğu bugünde çetelerle mücadeleye değinmek istiyorum.
Tabii, her gün mahallelerden ve uluslararası ağdan söz ederek veri vermesi mi çetelerle mücadele, yoksa her gün Bakanın, Ali Yerlikaya'nın sosyal medyada suç şebekelerinin rakamlarını vermesi mi mücadele? Yani çetelerle mücadele magazinsel bir mücadele değildir. Ben Google'a tıklasam bütün verilere ulaşabilirim, bu kadar basittir yani çetelerle ilgili sayıya ulaşmak ama bu kadar irili ufaklı çetelerle uğraşmak, mücadele etmek için aslında bu siyasal rejimle organik bağını araştırmak önemli. Yani şu soruya cevap vermemiz gerekiyor: Bu küçücük Gazi Mahallesi'nden Balkanlara, Kafkaslara hatta Latin Amerika'ya kadar ulaşan bu çete düzeninin merkezi hâline nasıl geldik? Ben kısaca bilgi vereyim. Parti devleti olarak kurarak, tek adam rejimi olarak kurarak bu örgütlenmeyi ürettik ve bu ülkedeki siyasi rejimi değiştirdik. Yani bu ülkedeki çete, mafya ve siyaset mekanizması sistem dışı üretilemez, imkânsız bir şeydir. O nedenle de genetik yapısından doğmaktadır bu sistemin. İktidarlar değişir, mafya liderleri değişir ama bu sistemin asla değişmediğini bu dönemde de görüyoruz. Çünkü bu ülkede demokratik bir yapı olmadığı bu koşullar içerisinde, bu sistemlerin genetik yapısında bu çeteleşme kendini üretecektir. O nedenle de tıpkı uzun yıllar AKP iktidarına hizmet eden ama devlet içi dengeleri değiştiğinde Sedat Peker'i bir kenara koydunuz. Şimdi, yirmi beş yıl önce bir kenara koydunuz, Alaattin Çakıcı'yı getirdiniz. Demek ki çember yeniden tersine dönüyor. Yani bu sisteme baktığımızda siz 12 Eylül anayasasını bile bize arattırıyorsunuz, askıya alıyorsunuz. 2015 yılından bu yana da faşist darbe yasasını bile uygulamıyorsunuz. O zaman, Anayasa'yı uygulamadığınız yerde anayasal düzen olmaz, demokratik düzen olmaz; işte, Ali Yerlikaya'nın, Bakanın açıkladığı gibi mafyatik bir düzen kurulur bu ülkede. Yani ilk önce Anayasa'yı askıya alırsınız, sonra yasama organını askıya alırsınız, sonra Anayasa Mahkemesi üyeleri size itaat etmiyor, sadakat etmiyor diye onların kadrolarını tahkim etmeye çalışırsınız. İşte, yasa dışılık böyle üretilir ve fiilen de mafya kurumu böyle oluşturulur.
Evet, bunların hepsi iktisadi, siyasi ve kültürel çürüme olarak ortaya çıkıyor ama çeteler bir de kara para ekonomisini oluşturuyorlar ve ana güç hâline geliyorlar; limanlara, turizm merkezlerine, futbol kulüplerine, sanat dünyasına, doğal zenginlik kaynaklarına kadar hâkim oluyorlar. Yani reel ekonomi çöküyor, "kara para ekonomisi" denilen gölge ekonomisi geliyor yani devletin çöküşü böyle görülüyor.
Bizim yaşadığımız bir mesele daha var, politik cinayetler, işte, bu yasa dışı organizasyon çeteleri eliyle yapılıyor. Bizim parti çalışanımız İzmir'deki Deniz Poyraz da bu mafya düzeninizin eliyle üretilmiş tetikçi tarafından katledilmişti; onu da saygıyla anıyorum buradan. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Türkiye hiçbir zaman yasal veya demokratik bir devlet olmadı ama bu kadar pervasız ve yasa dışı da olmadığını belirtmek istiyorum.
Bu iktidarın en çok rahatsız olduğu sistem özerk yönetim sistemidir ve inanılmaz alerji gösteriyor ama görüyoruz ki devlet kurumlarınızda ya da her mahallede ya da böyle, belirlenen sanat dünyasında, futbol kulüplerinde özerk çeteler var. Demek ki siz sadece kendi ürettiğiniz özerk sistemlere alerji duymuyorsunuz, gayrimeşru sistemlerinize alerji duymuyorsunuz.
Evet "torbacı" denilen birkaç yüz uyuşturucu satıcısını aslında bir tür geçici ikametleri olan hapishanelere tıkmakla asla bu çete düzenini yıkamazsınız. Narkotik şube müdürünüz arabasında kokainle yakalanıyorsa, tuğgeneraliniz makam aracıyla insan kaçakçılığı yapıyorsa, çevik kuvvet şube müdürünüz depremzedelerin yardımlarını alıp çalıp satıyorsa, her çete liderinizin bir bürokratla fotoğrafı çıkıyorsa...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Otlu, lütfen tamamlayın.
ÇİÇEK OTLU (Devamla) - ...limanlarınıza binlerce kiloluk kokainle dolu tankerler yaklaşabiliyorsa, hiç kusura bakmayın ama çetelerle böyle mücadele olmadığını siz de kendiniz görüyorsunuzdur. Çeteleşmeye karşı mücadele küçük çaplı operasyonlarla değil bu iktidar üçlemesi olan mafya, devlet, siyaset mekanizmasının parçalanmasıyla olur; bu da ancak toplumun ilerici, demokratik örgütlenmesiyle ve mücadelenin yükseltilmesiyle olacaktır. Mesele ideolojiktir, sağ siyasal rejimdir. Böyle olmasaydı, hiç değilse üç beş tane demokrat, solcu bir mafya lideri olurdu. Peki, siz hiç solcu, tutarlı, demokrat çete lideri gördünüz mü? Ben hayatımda hiç görmedim, göremezsiniz. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Neden? Bunun yanıtını da İçişleri Bakanı ve AKP iktidarı versin ama veremeyeceğinizi biliyorum.
Millî güvenlik tehdidi sayılan BİRLEŞİK METAL-İŞ millî güvenlik tehdidi değildir, yukarıda saydıklarımdır. O nedenle de buradan BİRLEŞİK METAL-İŞ işçilerinin direnişini selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)