| Konu: | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 4'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 13.12.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA CEYLAN AKÇA CUPOLO (Diyarbakır) - Sevgili arkadaşım Beritan'ın sesindeki bu genç öfkeyi umuyorum ki hissettiniz, bu genç öfkenin verdiği çok akılcı tavsiyeleri de bir kenara yazdınız Sayın Bakan. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Hoş geldiniz tekrar.
Bu Genel Kurulu fabrikalarda, evlerde, okullarda, cezaevlerinde takip eden bütün halklarımızı saygıyla selamlıyorum ve yine, cezaevlerinde bu Genel Kurulu takip eden genç Bilge'yi de saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
Konuşmama, temsil ettiğim kent olan Diyarbakır'daki bir gencin hayatından birkaç kesit aktararak başlamak isterim. Diyarbakır'da, Bağlar Dörtyol'da oturan herhangi bir genç sabah evden çıkıp çalıştığı, asgari ücretin yarısına çalıştığı lokantaya gittiğinde, etrafına bakındığında hâlâ iki yıl önce olan depremden beri yıkılmamış olan binaların yıkımını izleyecek; biraz ileride, köşede yine yıkılmış binanın altında bir kişinin uyuşturucu satmasını izleyecek; diğer tarafa döndüğünde Güvenlik Şube Amiri Onur'un DEM PARTİ'li yürüyüşçülere ayar çekmeye çalışmasını izleyecek; sonra telefona bakacak ve o haftanın en heyecan verici olan haberine bakacak, Amed Sportif'in bu hafta nerede oynadığını merak edecek, kiminle oynadığını merak edecek, bakacak ki ayın 15'inde Çorum'da oynuyor, Çorumspor'la oynuyor ama kendi sahasında oynayamıyor çünkü kendi sahası soğan tarlasına dönmüş durumda. Soğan tarlası hâline döndüğü için Amed Sportif'in kaç maçtır deplasmanda oynuyor ve deplasmanda oynamanın ne anlama geldiğini Diyarbakırlı genç çok iyi biliyor çünkü o da yazları deplasmana gidiyor; ya mevsimlik işçi olarak ya da inşaat işçisi olarak deplasmanda para kazanmaya, ekmeğini çıkarmaya gidiyor. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Deplasman demek "linç" demek, deplasman demek "cezasızlık" demek, deplasman demek "polisin seni değil senin linççilerini koruyacağı koşullar" demek. O yüzden de takımı için iç çekip tekrar işine döner Diyarbakırlı genç. Oysaki Antik Yunan'da yaşasaydı bu genç şöyle olurdu: Antik Yunan'da spor ne için oynanırdı? Farklı kentlerden takımlar, insanlar bir araya gelsin, birbirini tanısın, birbiriyle barışsın, bir arada bulunsun diye organize edilirdi olimpiyatlar. Eğer Antik Yunan'da yaşasaydık Amed Sportif ile Kasımpaşa birbirini o kadar güzel tanıyacaklardı ki maçın başından maçın sonuna gittiklerinde barışık tam kardeşler olarak bitiriyor olurlardı ama biz Antik Yunan'da değil Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşıyoruz. O yüzden, maçın başında sıfır öfkeyle başlayan süreç, maçın sonunda yumrukların ve "Yeşil" fotoğraflarının, "Yeşil" videolarının döndüğü durumlara gidiyor.
Şimdi, Diyarbakırlı gencin durumu böyleyken Kasımpaşalı, Kasımpaşa semtinde yaşayan Rizeli gencin durumu da çok farklı değil. Onun da sokağının köşesinde uyuşturucu satılıyor. Onun da hemen ilerisinde güvenlik amiri, eylem yapan gençlere, barınamadığını söyleyen gençlere gaz sıkıyor. Onun da aynı şekilde mahallesinde kentsel dönüşüm sebebiyle yıkım devam ediyor, o da asbestli hava soluyor. O da aynı yoksulluk, aynı "mahşerin dört atlısı" dediğimiz uyuşturucu, savaş, işsizlik ve yoksulluk girdabında aynı şekilde eziliyor.
Mahşerin dört atlısı Rizeliyi de Diyarbakırlıyı da aynı şekilde eziyorken bu mahşerin dört atlısından kurtulmanın yolu barış meleği olmaktır, birbiriyle barışmaktır, birbirini sevmekten geçmektedir. Şimdi, bu iki genç kalkıp bu girdaptan çıkmak için Millî Piyango bileti alamazlar çünkü Millî Piyango bileti şaibelidir, bahis oynayamazlar çünkü bahisler şaibelidir. Bu gençler kalkıp okula gidemezler çünkü bulundukları kentlerdeki cezaevlerinin kapasiteleri yurtlardan daha yüksektir.
NAZIM ELMAS (Giresun) - Niye alın teriyle kazanacağı işler söylemiyorsun gençlere? Niye piyangoya yöneltiyorsun?
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Dinle, dinle!
CEYLAN AKÇA CUPOLO (Devamla) - Sizin alnınızda hiç ter göremiyorum, burada oturduğunuza göre. Gencin alnında ter arıyorsunuz ama asgari ücretin altında çalıştırılan insanların durumunu görseydiniz burada "alın teri" dediğiniz söylemin çok da yerinde olmadığını bilirdiniz.
GSS prim borcuyla prangalanıyor bu gençler. Çalışamadıkları için, asgari ücretin altında kayıt dışı bir şekilde çalıştırıldıkları için, merdiven altı atölyelerde çalıştırıldıkları için GSS borcunun altında da eziliyor bu gençler.
Ve ne yazık ki yine -az önce Beritan o genç öfkesiyle çok güzel şekilde ifade etti- buna "bütçe" dememizi istiyorlar ama bu bütçe, dediği gibi, uyuşturucuya çare değil, savaşa çare değil, işsizliğe çare değil; uyuşturucunun bu kadar yaygınlaşmasına, 90 milyar dolarlık bir piyasa durumuna dönmesine yönelik hiçbir çözüm sunmuyor. Hâliyle kendisi yeşile sarıldı diye, bu "havuç" diye yedirilmeye çalışılan şeye, bu hıyara "havuç" dememizi bekliyorsunuz ama yemiyoruz. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Bu bütçe bizim bütçemiz değil, bu bütçe gençlik bütçesi değil; o yüzden "hayır" diyoruz.
Sayın Başkan, bir dakika daha isteyeceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
CEYLAN AKÇA CUPOLO (Devamla) - Bu bir dakikada da bir iki ricamı söyleyeceğim.
Bu Parlamentoda bütçe maratonu devam ederken dışarıda Meclis Taksi için çalışan emekçiler belli bir saatten sonra bu Parlamentoya giremiyor ve yemek yiyemiyorlar, gece yarısına kadar aç kalıyorlar. Sizden Başkan olarak bu duruma müdahale etmenizi rica edeceğim.
Yine, bu Parlamentoda araya çıktığımızda, kuliste çay içtiğimizde bize çay getirmeye çalışan emekçiler 4/A ve 4/D'liler aynı koşullara sahip olmak istiyorlar, aynı haklara sahip olmak istiyorlar. Çoğu da gençtir, bu gençlerin talebini de burada dile getirmek istiyorum.
Bütün halklarımızı selamlıyorum. (DEM PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)