GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:30
Tarih:10.12.2024

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, öncelikle Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilinin nasıl konuşacağımıza sınır tayin eden, kendisini Grup Başkan Vekillerinin komiseri gibi gören yaklaşımını son derece haksız buluyorum. Biz nasıl konuşacağımızı iyi biliriz, kendisi nasıl konuşacağına kendisi karar versin.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Bu kadar mı utanmıyorsunuz ya? Buradan bunu anlıyorsan, hakikaten ya...

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Bir diğer husus şu: Bizim burada muhatabımız...

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Bu ne biçim tavırdır ya, ayıp denen bir şey var. Bu mudur anladığınız Bülent Bey?

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Bizim burada muhatabımız Adalet ve Kalkınma Partisi değil.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Bu kadar sakin bir konuşmadan bunu anlıyorsanız pes ya, pes!

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Müsaade edin Başkanım, ben sizi dinledim, siz de cevap verirsiniz.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Utanıyorum grubunuz adına, utanıyorum sizden ya!

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Birazdan cevap verirsiniz, yerinizden cevap vermenize gerek yok.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Utanıyorum ya, bu nasıl bir şeydir? Bu kadar nezaketle yapılan bir konuşmaya...

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Gerek yok. Komiserlik yapmayın, biz burada nasıl konuşacağımızı biliriz.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Siz mi komiser olacaksınız?

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Lütfen susar mısınız?

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Ne demek? Susmayacağım!

BAŞKAN - Sayın Zengin...

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Lütfen susar mısınız?

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Siz mi komiser olacaksınız?

BAŞKAN - Sayın Zengin, size de söz vereceğim, lütfen...

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Birazdan söz alır konuşursun.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Siz bana "komiser" falan diyemezsiniz, bu kadar da değil.

BAŞKAN - Sayın Zengin...

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Birazdan konuşursun, benim nasıl konuştuğuma cevap veremezsin.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Haddinizi bilerek konuşun, doğru düzgün konuşun.

BAŞKAN - Sayın Zengin, size de söz vereceğim.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Benim nasıl konuşmam gerektiğine sen karar veremezsin!

MEHMET ŞAHİN (Kahramanmaraş) - "Sen" değil "siz"!

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Bana söyleyemezsin...

BAŞKAN - Sayın Zengin, lütfen; Sayın Kaya bitsin, size de söz vereceğim.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - "Komiser"miş, bana söyleyemezsin!

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Lütfen yerinizden sessizce dinleyin, sonra söz alırsınız, söz verilirse konuşursunuz.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Siz kendinizi memlekete komiser zannediyorsunuz, hayret bir şey! "Komiser" kelimesinin bile anlamını bilmiyorsunuz be!

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Lütfen, Sayın Grup Başkan Vekili...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kaya.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkanım, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde "iktidar" ve "muhalefet" diye bir ayrım yoktur. Meclisin 1'inci partisi vardır, 2'nci partisi vardır; 3, 4, 5, 6... Dolayısıyla burada iktidarmış gibi kendilerini muhatap almamızı beklemesinler.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - İktidarız biz, ne demek "iktidarmış gibi"? İktidarız ya, siz daha hiçbir şeyin anlamını bilmiyorsunuz!

BÜLENT KAYA (İstanbul) - İktidar burası, orası değil; Mecliste partilerden bir partidir Adalet ve Kalkınma Partisi.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Hiçbir şeyin anlamını bilmiyorsunuz ya! İktidar kim o zaman? Orada oturan bakanlar kimin bakanları acaba?

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Kaldı ki Meclis çoğunluğu bile olmayan topal bir ördektir Adalet ve Kalkınma Partisi, müttefiki olan partinin desteği olmadan çoğunluğu olmayan bir partidir.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Ya, sen Meclise nasıl girdin? Sen Meclise kimin kucağında girdin?

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Yerinizden sessizce ve saygılı bir şekilde dinleyin.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Bülent Bey, sen Meclise kimin kucağında girdin, hatırla bunu. Meclise kimin kucağında girdin?

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Otur yerine, saygılı dinle; sonra söz alır cevap verirsin.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Terbiyesiz!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, ben mi susturayım, siz mi gereğini yaparsınız...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Kimlerin kucağında girdin? Bırakın, öyle...

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Otur yerine, saygılı ol!

Bir diğer husus, Sayın Başkan...

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Haddini bilerek konuşacaksın!

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Haddimi bilirim, bildirmesini de bilirim!

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Haddini bileceksin! Sen kimin kucağında girdin Meclise?

BAŞKAN - Sayın Milletvekili, lütfen...

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Haddimi de bilirim, bildirmesini de bilirim.

BAŞKAN - Grup Başkan Vekilinize söz vereceğim, gereken cevabı verecek.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Sayın Başkanım, haddini aşan lafları konuşmasına müsaade etmeyin.

BAŞKAN - Sayın Milletvekili, ben Meclisi nasıl yöneteceğimi sizden öğrenecek değilim.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - İstemem bu adama cevap vermek. Hadsiz! Gerek yok; kafası çalışmıyor, anlamıyor söylenen lafları.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Haddini çok aştı, olmaz öyle.

BAŞKAN - Sayın Grup Başkan Vekilinize söz vereceğim, gereken cevap verilecektir zaten.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - İstemem, istemem; söylenenleri anlama kabiliyeti yok.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Terbiyesiz adam! Ses çıkarmıyoruz diye şey yapıyorsun ya!

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kaya, tamamlayın lütfen.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Kimin kucağında gidiyorsun oralara?

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Söylenenleri anlama kabiliyeti yok. Değmez, sesimi yükselttiğime bile değmez de vatandaş hakkı...

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sessizce dinleyin, cevap verirsiniz.

Sayın Başkan, burada Cumhurbaşkanı tarafından hazırlanıp Meclise sunulan bir bütçeyi konuşuyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu bütçeyi değiştirme yetkisi yok, kabul eder veya reddeder. Reddetmesinin de bir sonucu yok çünkü yeniden değerleme oranıyla geçen seneki bütçe aynen yürürlüğe giriyor. Böyle bir ortamda ben yürütmeyi muhatap almayacağım da kimi muhatap alacağım? Sonra, Sayın Bakanlar burada çok kıymetli bir şekilde bizleri dinliyorlar, notlarını alıyorlar, günün sonunda da çıkıp kürsüden söylemiş olduğumuz sözlere cevap veriyorlar. Sayın Bakanları muhatap almanın neresi Genel Kurula karşı bir düzensizlik, bunu bir...

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - O zaman "Bakanlık yok." demeyeceksin kardeşim, Bakanlık buradaysa efendi efendi Bakanlığı kabul edeceksin.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Efendim, yerinizden cevap vermeyin lütfen, saygı çerçevesini muhafaza edelim.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Ne zaman istersem o zaman cevap veririm. Efendi olmayana kural tanımıyorum.

BAŞKAN - Sayın Kaya, tamamlayın lütfen sözlerinizi.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Dolayısıyla burada bizim tek bir muhatabımız var, o da buraya gelen yürütmedir. Saygılı bir üslupla yürütmeye, taleplerimizi, milletin taleplerini iletiyoruz; sağ olsunlar, onlar da saygılı bir üslupla, yerlerinden cevap vermeden notlarını alıyorlar. Eminim, yanlış söylediğimiz sözler varsa düzeltirler, doğru söylediğimiz sözler varsa da katılırlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayın, son kez açıyorum.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Diğer bir husus, sanki bu Meclise ulaştırılan her kesin hüküm iletildiği günün sonrasında Genel Kuruldan ulaştırılmış diye konuşuyorlar. Sebahat Tuncel'in buraya ulaşan kesin hükmü hangi süreye kadar bekletildi, niçin okunmadı? Binali Yıldırım'ın okutmadığı kesin hükümleri Sayın Şentop göreve gelir gelmez bir grup toplantısında kendisine ayar verilince niçin okumak mecburiyetinde kaldı? Sayın Numan Kurtulmuş -kesin hüküm geldi Meclise ama Anayasa Mahkemesine başvuru kesin hükmü engelleyen bir şey değil ki- bekledi, okutmadı; niye okutmadı? Ola ki Anayasa Mahkemesinden bir hak ihlali kararı gelirse önceki örneklerde olduğu gibi, Enis Berberoğlu ve diğer Ömer Faruk Gergerlioğlu örneğinde olduğu gibi "Meclis mahcup olmasın, bekleyelim." dedi. Sayın Kurtulmuş çok rahat bir şekilde şunu bekliyordu: Anayasa Mahkemesi bir karar verecek, önceki örneklerinde olduğu gibi Yargıtay buna uyacak; dolayısıyla ben de bir demokrasi kahramanı olarak bunu bekletmiş olacağım ama Yargıtay "Uymuyorum kardeşim ben bu sefer." dedi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, son kez açıyorum Sayın Kaya.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Toparlıyorum.

Dolayısıyla Sayın Numan Kurtulmuş'a düşen tek bir şey vardı, madem Anayasa Mahkemesinin kararını bekletici mesele yaptın, Anayasa Mahkemesinden Can Atalay'ın lehine karar geldi; Anayasa Mahkemesinin kararını değil de Yargıtayın kararını dinleyeceksen o zaman niye bekletici mesele yaptın? Çünkü o karar daha önce kesinleşmişti, Anayasa Mahkemesinin verdiği karar üzerine kesinleşmedi ki. Dolayısıyla sadece Sebahat Tuncel'in ismini zikrettim ama 2007-2008'lerden beri birçok karar var yani burada okutulmadan dönem sonuna kadar bekletilen en az 5-6 karar var. Onun için, işinize geldiği zaman "Canım, aslında biz de bunu istemiyoruz ama Anayasa böyle emrediyor." demekten vazgeçin; işinize geldiği zaman kararı bekletiyorsunuz, işinize gelmediği zaman Genel Kurulda okutuyorsunuz. Bu çifte standardınız net bir şekilde ortaya konulmuş. Beni yalanlayın, daha önce gelen her kesin hüküm hiç bekletilmeden Genel Kurulda okutuldu deyin de ben de o zaman çıkıp sizlerden özür dileyim ama yok, birçok kesin hükmü burada beklettiğiniz hâlde onu burada apar topar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Son kez Sayın Başkanım...

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Başkanım, sabaha kadar devam edelim böyle, iyi ya! Ne konuştuğunu kendisi de bilmiyor, konunun bağlamından da kopuyor ya!

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Yeter artık Sayın Başkan, yeter yani!

BAŞKAN - Sayın Kaya, bir daha uzatmayacağım, son kez açıyorum.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, hukuksuzluklar, dertler o kadar çok ki maalesef zaman yeterli olmuyor.

Ben Genel Kurulu çok daha fazla meşgul etmemek üzere bu konudaki düşüncelerimi ifade ederek...

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - "Meşguliyet" doğru, en doğru laf.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Bizim bütçede muhatabımız yürütmedir, zaten Adalet ve Kalkınma Partisinin kanun tekliflerinin imza süreçlerini tamamlayan bir grup olduğunu Sayın Yusuf Tekin söylüyor.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.