| Konu: | İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın ile İstanbul Milletvekili Bülent Kaya’nın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine, 162 sıra sayılı 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 163 sıra sayılı 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin birinci tur görüşmelerinde Saadet Partisi Grubu adına konuşma yapan milletvekillerinin bazı ifadelerine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 10.12.2024 |
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; ben de konuşmalara bir bütün içerisinde, tek tek hangi konuşmacıdan ilham aldığımı ifade etmeksizin, bir sataşma oluşturmadan, bir genel çerçeve içerisinde cevap vermek istiyorum.
Öncelikle, Meclisin ağırlığıyla ilgili olarak yapılan konuşmalar oldu burada. Meclisimizin eğer bir kıymetinden bahsediyorsak bunu ilk önce idrak etmesi gerekenler biz milletvekilleriyiz; iktidar, muhalefet. Yani Meclisteki asli vazifemizin ben bu olduğu kanaatindeyim. Meclisin ve milletvekillerinin değerini düşürecek konuşmaların en çok ben burada yapıldığını görüyorum yani eğer kendi kendimizi böyle hançerlemeye devam edersek çok vahim bir şey olacak, oluyor hatta.
Bakınız, Genel Kurulda konuşan hatipler Genel Kurula hitap etmesi gerekirken Sayın Bakana, Bakanlara hitap ediyor. Bir taraftan Bakanlığın var olmadığını söyleyeceksiniz ama diğer taraftan da bütün muhataplığınızı Sayın Bakanlara yapacaksınız, bunun çok temel bir çelişki olduğunu düşünüyorum.
Bu bütçeyi kim yapıyor, bu bütçe nerede geçiyor? Biz şu an Genel Kurulun içerisindeyiz, Genel Kurulda geçiyor. O yüzden, bu konuşmaların muhatabının -ki eminim Sayın Bakanlarımız zaten dikkatle dinliyorlar, kendi bütçeleri- asli muhatabın Genel Kurul olduğunu asla ve kata unutmamak lazım. Hatta öyle ki konuşmacı arkadaşlarımızdan biri, biraz evvel, Türkiye Büyük Millet Meclisinde seçilen, milletvekillerinin reyiyle seçilen Anayasa Mahkemesi üyeleri için "atanmış" dedi. Ne zamandan beri bizim kendi verdiğimiz reylerle Genel Kurulda seçilen insanlara "atanmış" deniyor? O yüzden kendi ağırlığımızın, kendi gücümüzün önce bizler idrakinde olmalıyız; bunun bir altını çizmek istiyorum.
Şimdi, diğer bahsedeceğim konu Meclis Başkanlarımızla ilgili. Hem mevcut Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş'la ilgili olarak hem de daha evvelki Meclis Başkanımız Sayın Mustafa Şentop'la ilgili olarak söylenen cümleler var. Bizim Genel Kurul olarak, Genel Kurulda Türkiye Büyük Millet Meclisine ulaşan kesin hükmü okumamak diye bir şeyimiz yok. Buraya bir kesin hüküm ulaştığında Genel Kurulda yapılan tek şey -Sayın Başkan Vekilimiz de o gün aynı şeyi yaptı- bu hükmü okumaktır. Bizim burada bir rey hakkımız yok, oy kullanmıyoruz, sadece Genel Kurul haberdar ediliyor, Genel Kurulun bilgisine sunuluyor ve akabinde de bu, milletvekilliğinin düşme hadisesi oluyor; daha evvelkilerde de aynı şekilde olmuştur. O yüzden Anayasa’nın buradaki amir hükmünü hatırlamakta fayda var. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay arasındaki tartışmayı ayrı tutuyorum. Biz orada taraf değiliz, olmamalıyız; Türkiye Büyük Millet Meclisinin durduğu yer burada belli olmalı.
Bir diğer önemli konu: Serap Yazıcı Özbudun Hocamıza ben de katılıyorum, kendisinin söylediği cümleye katılıyorum; eğer buradaysa kendisi de bana katılmıştır. Şimdi, kamuoyunda çok konuşulan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Sayın Başkan, bitireceğim.
Önemine binaen...
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Kamuoyunda "çıplak arama" olarak söylenen ama adı mevzuatta "detaylı arama" olarak geçen konuya binaen... Bu aramaların kadın-erkek, başı açık-başı örtülü ayrımı olmaksızın usulüne uygun yapılmaması tabii ki insanlık açısından çok büyük bir sorundur; ayrım yapmaksızın bunu söylüyorum. Buradaki mesele, bu detaylı aramada -okuduğunuzda, baktığınızda mevzuata- bir defa bir makul şüphe olması gerekiyor. Benim de buradan Sayın Bakana çağrımdır: Bu aramaların muhakkak surette makul şüphe çerçevesinde yapılması lazım; bunların sıradan, rutin bir şey olmaktan çıkması, hakikaten yapılması gerekiyorsa yapılması ve yine mevzuatta çok sarih belirtilen iki temel unsuru muhakkak surette taşıması gerekiyor. Birincisi, insan onuruna uygun bir şekilde yapılması, bir diğeri de bu işlemin bir cezaya dönüşmemesi gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Bitireceğim.
SÜMEYYE BOZ (Muş) - Aramanın kendisi insan onuruna aykırı zaten.
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Şimdi bu konuyla ilgili olarak, en son yaşanan hadisede... Tabii, bunun daha evveliyatı var, onu ayrıca konuşacağız; Uşak meselesi, hâlâ gündeme geliyor ama bunu şimdi konuşmak istemiyorum fakat aklımda, onu da konuşacağız. Son hadiseyle ilgili olarak zaten Bakanlığımızın devam eden idari soruşturması var, açığa alınan 3 görevli var. Ben eminim, Sayın Bakanımız, Adalet Bakanlığı bu konuyu hassasiyetle takip edecektir, bu konuyla alakalı hem idari soruşturma hassaslıkla tamamlanacaktır hem de bu konudan mağdur olduğunu söyleyenlerin savcılıkla da ilgili şikâyetleri var; savcılıklar, adli makamlar... Ki ben Türkiye'de adli kurumların büyük bir hassasiyetle çalıştığını görüyorum, çok zor bir iş hakikaten bir terazinin farklı taraflarında olmak; bizler de onların paydaşıydık, uzun yıllar avukatlık yaptık, zor bir iş yapıyoruz. O sebeple, yargı makamlarının da ben bu konuda hassasiyetle karar vereceğine inanıyorum. Burada önemli olan şey şu gerçekten...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Tek bir cümle.
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Bu adalet meselesinde, bu terazide bu işi siyasetin bir malzemesi, enstrümanına dönüştürmeden, öncelikle insanların hakkını, onurunu önceleyerek yapmak gerektiğinin altını çizmek istiyorum.
Teşekkür ederim.