Konu: | Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 27 |
Tarih: | 04.12.2024 |
AYŞE SİBEL YANIKÖMEROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Adı Köy Kanunu'yla ilişkilendirilmiş ancak içinde Köy Kanunu'na dair sadece 1 madde bulunan, getirilen değişikliklerin büyük çoğunluğunun İmar Kanunu, kentsel dönüşüm ve Çevre Ajansıyla ilgili olduğu kanun teklifini görüşüyoruz.
Tarihimizin en büyük felaketlerinden olan 6 Şubat depremlerinin üzerinden yaklaşık iki yıl geçti. Depremde 53 binden fazla vatandaşımız yaşamını yitirdi, 100 binden fazla kişi yaralandı, on binlerce insanımız hâlâ konteynerlerde yaşamaya çalışıyor ama iktidarın gözünü rant öyle bir karartmış ki en başta, olası İstanbul depremi olmak üzere depremlere hazırlık umurunda bile değil. Ne yazık ki deprem bölgesinde hâlen çözüm bekleyen sorunlar karşımızda dururken, kentsel dönüşümü hızlandırmak ve olası depremlere hazırlıklı olmak gerekirken karşımıza çıkarılan yasa teklifi yeni rantların ve denetimsizliklerin yolunu açmaktadır.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifini incelediğimizde Bakanlığın rant dağıtım yetkisini arttırdığını, yapı denetiminde yeniden sorun yaratacak değişikliklere gidildiğini görüyoruz. Ayrıca Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin özerkliğine darbe vurduğunu, Türkiye Çevre Ajansına faaliyetlerini yürütmek için şirketler kurma ve şirketlere ortak olma yetkisi verildiğini görüyoruz. Üstelik bu kurum Sayıştay denetiminden de muaf tutuluyor. Bu düzenlemelerin maalesef hiçbiri vatandaşın yararına değildir.
Değerli milletvekilleri, bu teklifle, iktidar, milletimizin seçimlerde kendilerine vermediği yetkileri Kentsel Dönüşüm Başkanlığının yetki ve sorumluluklarını artırarak yerel yönetimlerin elinden almaya çalışmaktadır. Oysaki imar planı onayı ve uygulamalarına ilişkin görev ve yetkiler yerel yönetimlerin, kuralları koymak ve denetlemek de Bakanlığın görevidir. Daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen bu uygulama kanun formunda aynen yeniden düzenlenmektedir. Bu durum Anayasa'ya ve yerel yönetimlerin özerkliği ilkesine açıkça aykırıdır, ayrıca halkın iradesine de müdahale anlamı taşımaktadır.
Değerli milletvekilleri, diğer yandan yapı denetiminde yapılan değişiklikle inşaat alanı 500 metrekareye kadar olan yapıları denetleyecek şirketi müteahhit kendisi seçebilecek, 500 metrekare üzerindeki yapılardaysa otomatik sistemde sadece 2 firma atanacak, müteahhit bunlardan birini seçip anlaşacaktır. Yani denetim firmaları işi almak için rekabete girecek, kim daha ucuz yapar ve taviz sözü verirse ihale onun olacaktır.
Buradan iktidara sormak istiyorum: Depremlerde denetimsizlik ve ihmaller nedeniyle on binlerce insanını kaybetmiş bir ülkede böyle bir düzenleme yapmayı nasıl doğru buluyorsunuz? En azından yeni suistimal ve gerginliklere yol açmamak adına başka önlemler de alınamaz mıydı?
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifiyle Çevre Ajansına sınırsız yetkiler verilmektedir; vergi toplayacak, harç ve bağış alacak ancak kamunun diğer kurumları gibi Sayıştay denetimine tabi olmayacak; şirket kurabildiği gibi ayrıca özel şirketlere de ortak da olabilecektir. Buradan iktidara sormak istiyorum: Hisselerinin tamamı kamuya ait bir şirket kurulabiliyorken neden başka bir şirkete ortak olunabilecek? Buradaki amaç nedir, gerçekten anlamamız mümkün değil.
Değerli milletvekilleri, son olarak dile getirmek isterim ki teklif edilen değişikliklere ilişkin ilgili meslek odalarından, sivil toplum kuruluşlarından ve uzmanlardan yine görüş alınmamıştır, Komisyonda da detaylıca incelenmesine olanak verilmemiştir. Bu şekilde kamu yararı gözetilmeksizin alelacele yapılan yasalar demokratik hukuk devletinin nitelikli yasa kavramı ve Anayasa'daki hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Bu yanlış yasa yapma tekniğinden bir an önce vazgeçilmelidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)