| Konu: | Yargıtayın Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Abdullah Zeydan'la ilgili dünkü kararına, HTŞ'nin Halep'e kadar uzanmasına ve Suriye'deki gelişmelere ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 04.12.2024 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de Genel Kurulu ve ekranları başında bizi izleyen halklarımızı saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, evet, her gün hukuksuzlukları anlatıyoruz burada, AKP'nin hukuksuzluğu nasıl yol eylediğini anlatıyoruz. Bunlardan biri de aslında Van'da yaşanan hukuksuzluklar. Dün Yargıtay, Van Belediye Eş Başkanımız Abdullah Zeydan'ın memnu haklarının iadesiyle ilgili olan kararı bozduğunu ifade etmiş ve bu hemen hızlıca yandaş basında yer aldı. Şimdi, ne olmuştu, hatırlayalım: 31 Mart seçimlerinde 13 ilçe ve Van Büyükşehir Belediyesi olmak üzere 14 belediyeyi DEM PARTİ kazanmıştı. Bu 14 belediyeyi kazanmamızın hezimeti ve acısı sanırım iktidarda çok yer edinmiş ki her gün hukuksuzluk üzerine hukuksuzluk yapıyorlar. Şimdi, yüzde 55 gibi bir oy oranıyla, Van halkının iradesiyle Abdullah Zeydan Belediye Eş Başkanı olarak seçildi. 29'unda yani seçimden sadece iki gün önce, 29 Mart'ta memnu haklarının iade edilmesi kararına Adalet Bakanlığının kamu yararına, kanun yararına bozma başvurusu gerekçesiyle el konulmak istendi. O zaman, Van halkının ve Türkiye demokrasi güçlerinin gerçekten ortak mücadelesiyle bu hukuksuzluk giderildi ve mazbata yeniden Belediye Eş Başkanımız Sayın Abdullah Zeydan'a verildi ama şimdi yeniden bir oyun kurulmak isteniliyor, yeniden bir kumpas kurularak Van halkının iradesine el uzatılmaya çalışılıyor. Bunu kabul etmediğimizi ifade edelim. Bu mesele sadece Van'la ilgili bir mesele değil; bu, kayyum atanan yerlerdeki halkla ilgili bir mesele değil; bu, Türkiye'nin meselesidir. Bu ülkedeki hukuksuzlukları her gün böyle sıradanlaştırarak yol yaparlarsa bunun çok ciddi sonuçlarının olacağını herkesin görmesi gerekiyor. Bugün açlıktan, yoksulluktan bütün ülke halkı inim inim inlerken, açlık sınırının çok altında bir ücretle, asgari ücretle çalışmak zorunda kalırken, emekliler 12 bin TL'ye mahkûm edilmişken Hükûmet bunlarla uğraşmak yerine, bu sorunlara çözüm bulmak yerine her gün DEM PARTİ'nin hangi belediyesine kayyum atarım, bugün DEM PARTİ'nin, bugün Kürt halkının hangi hakkını gasbederim diye oturup masabaşında plan yapıyor ve bu planını da sahaya sürüyor. Açık ve net söyleyelim, bugün Eş Başkanımız Sayın Abdullah Zeydan da söylemiş, belediye eş başkanlarımız da söylüyor: Bir daha Van halkının iradesine el uzatmaya yeltenmeyin. Biz, orada, sonuna kadar demokratik, meşru zeminde hakkımızı savunuruz. Van halkının size yedirecek bir belediyesi yok. Şu anda elini ovuşturup orada bekleyen yandaşlara da bu yaptığınızın hukuksuz olduğunu, bu yaptığınızın halkın iradesine darbe olduğunu açık ve net bir şekilde bir kez daha söylüyoruz ve bunu kabul etmiyoruz. Bu hezimeti biraz çalışarak, biraz gerçekten halkın yarasına derman olarak belki bir sonraki seçimde gidermenin yollarını denemenizi de size tavsiye ediyoruz.
Sayın Başkan, sayın vekiller; şimdi, bölge ateş çemberi diye çokça konuştuk burada. Bölgede büyük üçüncü dünya savaşının ayak sesleri çoktan vardı, başlamıştı. Bu üçüncü dünya savaşında yeni cepheler açılıyor ve bu sıcak cephelerin içerisinde milyonlarca insan, milyonlarca halk yok olmakla, katliamla yüz yüze gelmiş. Bakın, günlerdir HTŞ'nin yani El Kaide, IŞİD, El Nusra artığı bir örgütün nasıl Halep'e kadar uzandığını, oradan Hama'ya gitmek istediğini ve bununla beraber nasıl Kürtleri ve orada yaşayan bütün halkları katliamla tehdit ettiğini hepimiz izliyoruz. Şimdi, bu ülkenin askerlerini ekranda canlı canlı yakmış bir örgütten bahsediyoruz, bütün savaş suçlarını işlemiş bir terör örgütünden bahsediyoruz. Orada kadınlara tecavüz etmiş, bütün savaş suçlarına karışmış, kaçırmadan, fidye istemeye, işkenceye kadar her şeyi yapmış bir örgütten bahsediyoruz. Ama maşallah, siz Türkiye'deki televizyonları izliyorsunuz, bazıları "Muhalifler yol alıyor." diye övünüp duruyor. Şimdi nasıl oluyor biz anlamıyoruz; yani HTŞ gibi bir terör örgütünün götürüp Halep'e Türk Bayrağı asmasından rahatsız olmamak nasıl bir tıynettir ya, nasıl bir akıldır biz anlayamıyoruz bunu. HTŞ'nin Suriye'de kazandığı mevziden mutlu olmak, Kürtlerin orada sürgün olmasından mutlu olmak nasıl bir hezeyandır, nasıl bir insanlık dışı tutumdur, biz bunu anlayamıyoruz. Kürtler ne yapmış orada, kendi yaşam alanlarını korumak dışında ne yapmış? Biz bunu soruyoruz.
Bakın, bugün, Halep'te milyonlarca insan Arap Aleviler, Hristiyanlar oradan kaçıp gidip Kürtlerin yaşadığı bölgeye, kuzeydoğu Suriye yönetiminin olduğu bölgeye sığınıyorlar. Neden? Çünkü yaşamları tehdit altında ve güvenli buldukları bölgeye gidiyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Koçyiğit, tamamlayın lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Peki, Türkiye'de yayınlar nasıl yapılıyor? "Tel Rıfat Kürtlerden boşaltıldı." diye sevinip bunu anons ediyorlar. Kürtler size ne yapmış arkadaşım? Şeyh Maksud bin yıllardır Kürtlerin köyüdür, coğrafyasıdır ya. Tel Rıfat'ta bugün mü yaşıyor Kürtler? Bakın, Afrin'i SMO gibi işgalciler eliyle işgal ettirdiler. "SMO" denilen, o, adına da "millî" koydukları o çeteler Afrin'de Af Örgütünün raporlarına geçen dünya kadar suç işliyor. Yüzlerce insanın katliamına, işkencesine, kaçırılmasına, fidye istenmesine, tacizine, tecavüzüne, yerinden edilmesine karışmış bu çetelerin hepsi. Şimdi, bu SMO çeteleri, Afrin'in işgalinde Şehba'ya sığınmış Kürtlerin Şehba'dan daha güvenli bölgelere geçmesini engellemeye çalışıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Koçyiğit, tamamlayın lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim.
Ve birileri de burada bu çetelerin yaptığına alkış tutuyor. Biz anlayamıyoruz, biz anlayamıyoruz, gerçekten anlayamıyoruz; hani bin yıldır siz Kürtlerle kardeştiniz. Anadolu'nun topraklarını Kürtler açtı size. Şimdi Kürtler orada katlediliyor, Kürtler topraklarından sürülüyor; çeteler Kürtlerin köylerine saldırıyor, Kürtleri esir alıyor, Kürtleri kaçırıyor ve buralarda birileri sanki çok millî bir davayı kazanmış gibi mutluluktan sevinç çığlıkları atıyor. Biz gerçekten anlayamıyoruz, anlayamıyoruz. Nasıl olacak bu iş? Şimdi, bize diyorlar ki: "Rojava ayrı, Türkiye'deki Kürtler ayrı, Suriye'deki Kürtler ayrı." Ayrı değil efendim, biz etle tırnağız. Suruç ile Kobane'yi ayıramaz hiç kimse, Kamışlı ile Nusaybin'i ayıramaz hiç kimse.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Tamamlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Burada, dünyanın dört bir yanında herhangi bir Türk'e bir şey olduğunda bir Türki Cumhuriyette ya da başka bir yerde nasıl hassasiyetler varsa, nasıl ayağa kalkılıyorsa Kürtlerin de aynı hassasiyeti var. Halkımızın katliamına göz yummayız, kimse bunu bizden beklemesin. Tel Rıfat'ta, Şeyh Maksud'da, Halep'te, Hama'da ya da başka bir yerde Kürtlerin katliamına yol vermek doğru değildir; bunu yapanların karşısında dururuz. Rojava'da Kürtleri katledip burada barışı inşa edemezsiniz. Böyle bir akıl yok, olamaz. Suriye'de Suriye halklarının barış içinde yaşaması için öncülük yapın, Suriye'nin demokratikleşmesi için öncülük yapın. Orada HTŞ'yle kazanacağınız bir yol yok, HTŞ'yle varılacak bir liman yok, çetelerle gidilecek bir yol yok ama bugün Kürtlerle beraber Suriye'nin demokratikleşmesini de Türkiye'nin demokratikleşmesini de sağlayabilirsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen tamamlayın Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bunun yolu vardır; bu, barışçıl dış siyasettir. Bunun yolu Kürtleri düşman görmek, Kürtleri terörist olarak yaftalamaktan geçmiyor. Böyle yaparak Kürtleri kazanamazsınız. Kürtlerin Türkiye'ye bir düşmanlığı yok, Suriye'deki Kürtlerin Türkiye'ye bir düşmanlığı yok, her gün diyalog çağrıları yapıyorlar, Türkiye bu çağrıyı duymalıdır. Çetelere destek vereceğine, çeteleri eğitip donatacağına, çetelerin sırtını sıvazlayacağına, çetelerin yaptığı kirli işlerden memnuniyet duyacağına gerçek anlamda ülkedeki ve bölgedeki Kürtlerle ittifak geliştirmelidir; budur ancak barışı sağlayacak olan, bu barışın yolunu açar, bu Suriye halklarının önünü açar, bu Suriye'de istikrarı sağlar, bu Suriye'de demokrasiyi sağlar ve bu Suriye'de ancak bir geleceği, Suriye'nin, birleşik Suriye içerisinde, sınırları güvenli olan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Tamamlayacağım, selamlayıp bitireceğim.
BAŞKAN - Sayın Koç, son defa açıyorum, lütfen tamamlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - ...Suriye'de halkların eşit, özgür yaşamasının yolunu ancak bu açar, bundan başka bir formül yoktur; bunu açık ve net bir şekilde söylüyoruz.
Bu anlamıyla buradan bir kez daha söyleyelim: Türkiye'de yaşayan Kürtlerle, Irak'ta yaşayan Kürtlerle, İran'da yaşayan Kürtlerle, diasporadaki Kürtlerle, Suriye'deki Kürtlerle biz biriz, bütünüz, biz kardeşiz, biz bir halkız ve çok açık ve net söylüyoruz: Kobani'de benim kardeşim katledildiğinde benim burada oturmamı kimse beklemesin. IŞİD o katliamı yapmaya geldiğinde nasıl Türkiye'deki halklar ve Kürtler ayağa kalktıysa o barbarlara karşı, bugün de HTŞ ve çetelerine karşı tabii ki ayağa kalkacağız, tabii ki demokratik protesto hakkımızı, anayasal, demokratik, barışçıl gösteri hakkımızı sonuna kadar kullanacağız, halkımızı savunuruz, savunacağız. Bu kadar açık ve net.
Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)