| Konu: | İsrail'e daha etkili yaptırımlar uygulamasını talep eden 9 gencin tutuklanma sebebine, Netanyahu ve İsrailli yetkililerle ilgili taleplerine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 04.12.2024 |
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Filistin meselesi bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de maskeleri düşürmeye devam ediyor ve Filistin meselesi samimiyet sorgulaması açısından turnusol kâğıdı olmaya devam ediyor. Sadece ve sadece, iktidardan, soykırımı yapan İsrail'e bu soykırımından vazgeçmesi için daha etkili yaptırımlar uygulamasını talep ettiği için tutuklanan 9 gencimizin tutuklanmasındaki hukuk garabetleri vesilesiyle yeni yeni şeyler öğrendik AK PARTİ iktidarında. Ne öğrendik: Öğrendik ki "Soykırımı körüklemeyi bırakın." demek tutuklama sebebiymiş Türkiye'de ve yine öğrendik ki "Neden Azerbaycan petrolü siyonist İsrail'e gidiyor?" demek Türkiye'de dört gün gözaltında olmak ve tutuklama sebebiymiş. Ve yine AK PARTİ iktidarında yeni bir şey daha öğrendik ki "Gemiler Gazze'ye, Hayfa'ya değil!" şeklinde slogan atmak yasa dışı bir sloganmış. Ve yine AK PARTİ iktidarında şunu öğrendik ki: "Vicdan gemisine neden izin vermiyorsunuz?" demek suçmuş çünkü Mavi Marmara gemisinin yola çıkması sırasında "Buna biz izin verdik." diyen iktidar, daha sonra, orada şehit olan 10 vatandaşımızın mezalimliklerine, katliamına sebep olan İsrailli yetkililerin hem Türkiye'de hem de uluslararası mahkemelerde yargılanmaması için kanun çıkarmanın yine AK PARTİ iktidarına nasip olduğunu gördük. Ve yine soruşturma dosyasından anladığımız kadarıyla "Siyonistler faaliyetlerini denizlerimizde ve limanlarımızda sürdürüyor." demek suçmuş. Ve yine AK PARTİ iktidarında "Soykırımcılarla iş birliği yapanları yani SOCAR'ın Genel Müdürünü TRT forumuna davet etmeyin." demek suçmuş. Ve yine soruşturma dosyasından şunu görüyoruz ki: AK PARTİ iktidarında "Free free Filistin!" demek suçmuş. Eğer gerçekten bunlar suçsa biz bütün Saadet Partili milletvekilleri ve bütün Saadet Partili teşkilatlar olarak bu suçu, bu vicdan sorumluluğunu yerine getirmeye devam edeceğiz. Eğer gücünüz yetiyorsa bu sloganları atan herkesi o hapishanelerinize tıkmaya devam edin. Ve yine bu sebeple görüyoruz ki Türk Ceza Kanunu'nun 299'uncu maddesi Cumhurbaşkanına hakarete düzenliyor. (3)'üncü fıkrasıyla da -2005 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi bir düzenleme getirdi- bu suçtan dolayı kovuşturma açılabilmesi Adalet Bakanının iznine tabi tutuldu. Niye Adalet Bakanının iznine tabi tutuldu, biliyor musunuz? Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisinden önce ve Adalet ve Kalkınma Partisinin ilk yıllarında yargı iktidarlara ve muhaliflere karşı sopa olarak kullanılıyordu. AK PARTİ yargı içerisindeki bu tip aykırı çıkışları engellemek için ve bu soyut maddelerden insanlar mağdur olmasın diye bu soruşturmaları ve kovuşturmaları Adalet Bakanının iznine tabi tuttu. Gün geldi, kendileri muktedir oldular, şimdi kendileri yargıyı bir sopa olarak kullanmak için patır patır binlerce soruşturma izni veriyorlar bu maddeden dolayı ve bu maddeyle ilgi soruşturma iznini veren Adalet Bakanından, cumhuriyet savcılarına, Filistin'de uygulanan soykırımla ilgili Netanyahu ve İsrailli yetkililerle ilgili, Türkiye'de soykırım suçu ve insanlığa karşı suçlar kapsamında Ceza Kanunu'nun 76 ve 77'nci maddesi gereğince soruşturma izni verilmesine dair 81 ilde taleplerimiz oldu. Ne acıdır ki bu sloganlardan dolayı harekete geçen yargı, bir yıldır Adalet Bakanının Netanyahu'yla ilgili bu izni vermesini bekliyor. Bayburt ve Bilecik Cumhuriyet Başsavcıları "Biz, Adalet Bakanlığından izin talep ettik, bekledik, izin gelmedi. Dolayısıyla, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdik." dediler. Buradan Sayın Adalet Bakanına sesleniyorum: En ufak sloganlardan Cumhurbaşkanına hakaret soruşturması açılmasıyla ilgili izin veriyorsunuz da Netanyahu'yla ilgili izin vermeye niçin cesaret edemiyorsunuz? Gücünüz "Filistin özgür olsun." diyen gençlere yetiyor da Netanyahu'ya yetmiyor mu?
Yine, Uluslararası Ceza Mahkemesinden Netanyahu'nun tutuklanmasına dair bir karar çıktı, birçok ülke bu kararı uygulayacaklarını ifade ettiler. Elbette bunun psikolojik bir etkisi vardı. Ey Türkiye Cumhuriyeti'nin iktidarı, Hükûmeti; siz, Netanyahu'ya Türkiye'ye geldiği zaman, bu tutuklama kararını uygulayıp uygulamayacağınızı niçin beyan etme cesaretini ortaya koyamıyorsunuz? Romantizm sadece Filistin atkısı takmak değil ki. Romantizm köfte protesto etmek, romantizm kola içmemek midir? Romantizm, zülfüyâre dokunsa bile Filistin davasıyla ilgili bedel ödemektir; romantizm sadece Batılı ülkeleri eleştirmek değil, Türkiye Cumhuriyeti iktidarının da eksiklerini dile getirebilmektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Romantizm sadece zayıfları eleştirmek değil, romantizm sadece gücü az olanları eleştirmek değildir. Batı'nın çifte standardını dile getirirken sadece slogan attığı için dört gün gözaltında kalan ve şu an Silivri Cezaevinde yatan insanlara sahip çıkmamaktır ancak romantizm. Ve yine romantizm, "İsrail'e yaptırım talep edin, ekonomik yaptırımlar yapın." denildiği zaman, hoca efendilerinin "İyi, biz İsrail'e ekonomik ambargo uygulayalım, sonra Türkiye'de kriz çıksın, ondan sonra da 'Ce-Ha-Pe' işbaşına mı gelsin?" demektir? Çünkü romantikler Cumhuriyet Halk Partisinden korktukları kadar Filistinli mazlumlardan maalesef korkmuyorlar. Ve yine romantikler ne yapar biliyor musunuz? Meşrubatı, kahveyi, kolayı protesto ederler ama petrolcülere ses çıkaramazlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.
Dolayısıyla bugün geldiğimiz noktada zayıfa, güçlüye karşı meydan okumak kolaydır. 600 milletvekili, birçok milletvekili bu konuda tepkilerini ortaya koydu, ben teşekkür ediyorum, hepsini tebrik ediyorum, hepimizin ortak hassasiyetiydi ama özellikle Adalet ve Kalkınma Partisindeki milletvekili arkadaşlarımdan "Kardeşim, bu sloganlar tutuklama sebebi olamaz. Şayet Cumhurbaşkanından talimat gitmişse -ki böyle bir talimat yok- bu talimat yanlıştır. Yok, birileri durumdan vazife çıkararak, Cumhurbaşkanının adını kullanarak bu gençleri mağdur ediyorsa bu zulümdür, bu ayıptır, bu günahtır." demelerini bekliyorum. Sesinizi yükseltmemenizin sebebi nedir? Filistin atkısı takmak kolay ama sloganlardan tutuklanan gençlere karşı niçin sesimizi çıkaramıyoruz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.