GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Saadet Partisi Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:26
Tarih:03.12.2024

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İsrail'in, özellikle 7 Ekim 2023'ten itibaren soykırımını, katliamını, terörist eylemlerini arttırdığı bir süreci hep beraber yaşıyoruz. 7 Ekimden bu yana da İsrail'in bu soykırım katliamlarına karşı etkili tedbirler uygulanmasıyla ilgili dünyadaki bütün devletlerin hem birbirinden talebi var hem de halkların kendi devletlerinden talep ve beklentileri var. Hatta Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, İsrail'in bu pervasız durumunu şikâyet eden bir konuşmasında "Müslüman ülkelerin İsrail'e tepki göstermekte yetersiz kalması İsrail'in geldiği bu noktanın sebeplerinden bir tanesidir." diyor yani Sayın Erdoğan'ın kendisi dahi Müslüman ülkelerin İsrail'e karşı etkili bir yaptırım uygulamamasından şikâyet ediyor. Elbette Sayın Erdoğan diğer Müslüman ülkelerden bu konuda şikâyetçiyken başka Müslüman ülkeler de Türkiye'den şikâyetçi oluyorlar yeterli ve etkili adımları atmamış olmasından dolayı. Dolayısıyla bu manada, ülkemizdeki vatandaşlarımızın da iktidarınızdan İsrail'in bu vahşetinden vazgeçmesi için etkili adımlar atmasıyla ilgili bir kısım talepleri söz konusu. Bunlar kimi mitinglerle kimi eylemlerle sürekli gündeme taşınmıştır. Bugün burada sizin İsrail'e yeterince etkili eylemler yapıp yapmadığınızı konuşmayacağız, İsrail'le yaptığınız ticareti de konuşmayacağız; bugün, vicdanları kanatan bir durumu konuşacağız. Onun için, birazdan hazır metinlerle buradan konuyu başka yere çekmeyin. Konuştuğumuz şey şu: Gençlerimizin söylediği bazı şeyler var, az söylemişlerdir, çok söylemişlerdir ama tek bir niyetleri vardır; devletlerinin İsrail'in bu zulmüne karşı daha etkili bir inisiyatif alınmasını talep etmekten öte gençlerimizin hiçbir talebi olmamıştır. Bu yüzden, seslerini yükselten... "Ey Türkiye Cumhuriyeti iktidarı, bu katil İsrail'in bu zulmünden vazgeçmesi için daha etkili tedbirler alın." demenin neresi suç Allah aşkına? "Ey Türkiye Cumhuriyeti iktidarı, daha etkili tedbirler alın da bu zalim siyonist İsrail bu zalimliğinden vazgeçsin." demenin neresinin karşılığı dört gün Vatan Emniyet Müdürlüğünde tutulmak oluyor? "Ey iktidar, bu zalim İsrail'i engelleyin, petrol göndermeyin ki artık ancak bu etkili adımlarla bunlar güçten anlar." demenin neresi Cumhurbaşkanına hakaret, neresi kendi iktidarını kötülemek? Avrupa'da da İngiltere'de, Almanya'da hatta İsrail'de Netanyahu'ya karşı insanlar yürüyor İsrail'in bu mezalimliklerini protesto etmek için. Dünyanın hiçbir tarafında Gazze'deki katliama karşı devletlerin daha etkin tedbirler almasını talep eden insanlar cezaevine atılmıyor da Türkiye'de siz hangi hakla 9 gencimizi tutuklayıp cezaevine atıyorsunuz? Hiç mi vicdanlarımız sızlamıyor? Biz 600 milletvekili olarak "Bu yaptığınız zulümdür, bu olamaz." diye sesimizi yükseltemeyeceksek hangi durumda yükselteceğiz? Köfteciyi, meşrubatçıyı, kahveciyi protesto etmek meşru da petrolcüyü şikâyet etmek niçin gayrimeşru olsun? "İsrail'e petrol gönderen SOCAR'ın Genel Müdürüne Cumhurbaşkanının bulunduğu bir toplantıda protokolde yer verip üstelik konuşturamazsınız." demenin neresi Cumhurbaşkanına hakaret? Burger King'i besmeleyle açmak... Evet, siz de haklı bir tepki gösterdiniz ama Burger King'in yöneticileri ne kadar suçluysa İsrail'e petrol gönderen petrol şirketleri de o kadar suçlu değil mi? Onu ayrıcalıklı kılan tek şey varil başına 1 dolar 27 sent mi? Niçin petrolcüye karşı sesimizi yükseltemiyoruz? Mecliste dahi kolayı, meşrubatı, kahveyi boykot ediyoruz; halbuki bunlar da Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre faaliyette bulunan şirketler ama İsrail'e buradan kola da göndermiyorlar, sadece İsrail'e maddi destek verdikleri için protesto ediyoruz ve boykot ediyoruz. Aynı boykotu bir petrolcüye niçin yapmıyoruz? 1 dolar 27 sent için mi yapmıyoruz? Gençlerimizin tek talebi bu; bu, Cumhurbaşkanına hakaret değil ki. Bunu "Cumhurbaşkanına hakaret" diye soruşturmanın kendisi Cumhurbaşkanına hakaret. Bence o gençler değil o gençlere Cumhurbaşkanına hakaretten dolayı soruşturmayı açan savcı suçludur. O gençleri Cumhurbaşkanına hakaret soruşturmasından dolayı, utandığı için tutuklayamadığı ama adli kontrol şartıyla serbest bırakan hâkimde kabahat ve hâkim, başörtülü bir hâkim; az evvel de konuşmamda söyledim, biz insanların kılık kıyafetiyle meşgul değiliz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KAYA (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kaya, tamamlayın.

YUNUS EMRE (İstanbul) - Sayın Başkan, İsrail'i protesto ettikleri için o gençler tutuklandı.

BÜLENT KAYA (Devamla) - İşte, ben de tam onu söylüyorum.

Biz milletvekilleri olarak, başta Sayın Cumhurbaşkanı "Ey hâkimler, ey savcılar; burada bana bir hakaret yok, 'yavrum' diye şefkatle seslendiğim gençler var. Bu gençlerin vicdanı İsrail'in bu soykırımına cevaz vermiyor ve bunlar 'Ey iktidar, az yaptın, çok yaptın ama daha fazlasını yapmalısın.' diye yürek yangınlarını ifade ediyorlar..."

Bu yürek yangınının sonucu 9 kardeşimizin terörle mücadele savcısı tarafından soruşturulması mıdır? Bu yürek yangınının karşılığı dört gün Vatan Emniyetinde tutulma mıdır? Sizlerin vicdanına sesleniyorum: Bu yürek yangınının karşılığı o cezaevi midir? Siz o 9 genci mahkûm etmediniz -mahkûm edenler için söylüyorum- kendi vicdanlarınızı mahkûm ettiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KAYA (Devamla) - Bir an önce bu yanlıştan dönün, bir an önce bu ayıptan ve utançtan dönün ve gençleri serbest bırakın.

Bu konuda bir genel görüşme açılması talebimizin Genel Kurulca kabul edilmesini ve yargının insanlarımıza karşı sopa olarak kullanılmasına artık bir son verilmesi gerektiğini ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi, CHP, DEM PARTİ, İYİ Parti sıralarından alkışlar)