GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’ne, kayyum atamalarına; gözaltına alınıp tutuklanan siyasetçi, sendikacı ve insan hakları savunucularına, hasta tutsak Besra Erol’a ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:26
Tarih:03.12.2024

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın vekiller; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Buradan bütün engelli halkımızı ben de selamlamak istiyorum. Tabii, engelli hakları en temel haklardan biri, öncelikle yaşam hakkı başta gelmek üzere birçok hakkı içerisinde barındırıyor ama ne yazık ki Türkiye'de de sağlamcı bir ideoloji var, sağlamcı bir yaklaşım var ve bu anlamıyla bu sağlamcı ideolojiyi aşmak, bunun yapısal değişimlerini sağlamak ne yazık ki çok da kolay olmuyor. Türkiye'de 10 milyondan fazla engelli var; bunların hâlâ erişilebilirlik, istihdam, eğitim, sağlık ve sosyal katılım haklarında sistematik bir ayrımcılığa maruz kaldıklarını ve en önemlisi de aslında toplumda eşit yurttaş olarak görülmediklerini çok iyi biliyoruz. O anlamıyla, sağlık ve yaşam hakları engellenen, temel yurttaşlık hakları ihlal edilen engellilerin karşılaştığı adaletsizlikler bu sorunun acilen çözülmesi gerektiğini de ortaya koyuyor. O anlamıyla, engelliler için kamusal hizmetlerin planlanması, erişilebilirlik mevzuatının derhâl hayata geçirilmesi, engelli istihdamının artırılması ve bu konuda ivedilikle tedbirlerin alınması, engellilerin sosyal yaşama tam katılımını sağlayacak mekanizmaların kurulması en öncelikli görevler arasında bulunuyor. Tabii, bununla beraber politik anlamda toplumsal alanda da yapılması gerekenler var: Toplumsal farkındalığın artırılması, ayrımcı söylemlerin son bulması ve bu konuda özellikle kamunun üzerine düşeni yapması, engellilerin iş ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi, bu anlamıyla temel sağlık güvencesi ve diğer bütün haklarının sağlanması en öncelikli olanlar olarak sıralanabilir. Bu anlamıyla, sadece fiziksel engellerin değil zihinsel ve sosyal engellerin de ortadan kaldırılması gerekiyor; bunun eşitlikçi bir toplum yapısının oluşması açısından temel bir şart olduğunu ifade edelim. O anlamıyla, engellilerin yaşam hakkı ve onuru için DEM PARTİ olarak, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu ülkede engellilik manifestosunu yayınlayan ve bu konuda komisyon kurup çalışmaları yürüten parti olduğumuzu da buradan duyurmak istiyorum. Bundan sonra da engellilerin hakları için amasız fakatsız mücadele etmeye devam edeceğiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP hukuksuzlukta sınır tanımıyor. Yine, geçen hafta cuma günü de Van Bahçesaray ilçemize kayyum atadı; artık cuma günlerini "kayyum günü" ilan ettiler. Normalde cuma günü hayırlı bir gündür. AKP de önce gidip cuma namazını eda ediyor; cuma namazını kıldıktan sonra, o namazın ardından gidip ne yapıyor? Kayyum atamalarının kılıfını oluşturuyor ve belediyelerimize kayyum atama talimatı veriyor. Sonra ne yapıyor? Sonra da bütün bu kayyum atamalarını protesto eden halkımızın önüne polis bariyerleri kurarak, orada askerî barikatlar kurarak aslında halkın belediyeye girişini engellemeye çalışıyor.

Şimdi söyleyelim: Bahçesaray'da belediyeyi biz devraldığımız zaman 22 milyon gibi devasa bir borçla aldık ama buna rağmen 2 Eş Başkanımız canla başla, halkın önceliklerini dikkate alan bir şekilde, orada, o küçücük ilçede hizmet üretmeye çalıştılar. Köylerde sekiz ay gibi kısa bir sürede asfaltlama çalışması yapmaya başladılar, dar gelirli kesime ücretsiz ekmek dağıtımı sağladılar, Van ile Bahçesaray arasındaki otobüs seferlerini başlattılar. Peki, kayyum efendi ne yaptı? İlk geldiğinde bizim Belediye Eş Başkanlarımızın ortaya koyduğu projeleri siteden kaldırdı ve aslında halkın kazanımlarını yok etmek üzere de başlayan projeleri askıya aldığını biliyoruz. O anlamıyla, Bahçesaray'daki kayyum uygulamaları aslında AKP'nin halka nasıl düşman olduğunu, demokrasiye nasıl düşman olduğunu; bu ülkede Kürtlerin bütün kazanımlarına, sadece ülkede değil bölgede de Kürtlerin bütün kazanımlarına, kadınların bütün kazanımlarına, halkların bütün kazanımlarına nasıl düşman olduğunu bize açık ve net gösteriyor.

Tabii, sadece Bahçesaray değil ondan önceki hafta da Dersim ve Ovacık Belediyelerine kayyum atanmıştı. Belediye Eş Başkanımız Birsen Orhan haksız, hukuksuz gözaltına alındı ve tutuklandı, bugün serbest bırakıldığı haberini aldık. Ama Dersim kayyum efendisi ne yapmış -Vali- şu andaki kayyumu Bülent Tekbıyıkoğlu? AKP'li olduğu bilinen ve birçok yolsuzlukta adı geçen Ali Tekataş'ı Belediye Başkan Yardımcılığına getirmiş ve orada bulunan Belediye Başkan Yardımcılarının da görevlerine son vermiş. Bu Ali Tekataş kim? BASKİ Genel Müdürlüğü ve diğer görevlerinde ihale usulsüzlükleri yaptığı, kamu kaynaklarını kötüye kullandığı yönünde hakkında birçok iddia bulunan biri; Elâzığ Bölge Müdürlüğünde kendisine yakın firmalardan maddi kazanç sağlamak için çalışanları baskı altına aldığı ve usulsüzlüklere göz yumduğu ileri sürülmüş biri.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Koçyiğit.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - AKP'nin bir parçası bu kişi. Niye? Çünkü Elâzığ Belediye Başkan aday adayı yapmış AKP bu kişiyi ve daha sonra da getirmiş, Dersim Belediyesine kayyum olarak atamış. Yani halkın iradesini böyle yandaşlar eliyle yok etmeye çalışan, oradaki ihaleleri kendi yandaşlarına aktarmak için kendi parti teşkilatlarından kişileri getirip oradaki belediyelere dolduran, halkın iradesinin üzerine oturmaya çalışan bir AKP anlayışıyla karşı karşıyayız. O anlamıyla şunu söyleyelim: Esenyurt'tan Dersim'e, Hakkâri'den Mardin'e, Batman'a, Halfeti'ye, Bahçesaray'a, Ovacık'a, bu ülkenin dört bir yanına kayyum atanıyor ve bunu AKP gelip bize gerekçelendiriyor: "Yok yasal dayanağı varmış da yok şuymuş da yok buymuş da..." Hiçbir yasal dayanağı yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Koçyiğit.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Anayasa ihlal ediliyor, demokrasiye darbe yapılıyor, sandığa darbe yapılıyor. En temel hak olan seçme ve seçilme hakkı bugün askıya alınmış durumda. O anlamıyla artık söyleyelim: Mızrak çuvala sığmıyor, boşuna getirip cuma günleri atadığınız bu kayyumları -merak etmeyin- ilk kurulan sandıkta halkımız tarihin çöp sepetine gönderecek. Tabii, sadece kayyum hukuksuzluklarıyla değil bu anlamıyla bir yönüyle de operasyon üzerine operasyon yapılıyor. Sabahın beşinde kapılar kırılıyor, insanlar gözaltına alınıyor. En son, içerisinde Eş Genel Başkan Yardımcımız Sevtap Akdağ, Kayapınar Belediye Eş Başkanımız Cengiz Dündar, İHD kurucularından Nimet Tanrıkulu, GENEL-İŞ Başkanı Remzi Çalışkan ve Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy'un da aralarında bulunduğu birçok siyasetçi, sendikacı ve insan hakları savunucusu gözaltına alındı ve tutuklandı. Neden? Çok açık ve net söyleyelim: Kumpaslarla. Nasıl gözaltına alındılar, nasıl tutuklandılar?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Koçyiğit.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Talimatlı yargı, onun emrindeki kurgulanmış olan gizli tanık ve tanık beyanlarıyla bu insanlar cezaevine gönderildi. Bu anlamıyla, aslında AKP'nin dört bir yandan toplumsal muhalefeti sınırlandırmak, bu ülkedeki demokrasi mücadelesini kesintiye uğratmak, bu ülkedeki toplumun temel hak ve özgürlüklerini yok etmek üzerine ant içtiğini; her gün ama her gün bu toplumun mücadele eden, gerçek anlamda bu faşizme karşı dik duran, bu faşizme karşı söz söyleyen, bu faşizme karşı sokağa çıkan herkese yönelik olarak aslında bir operasyona giriştiğini ve bu anlamıyla, iktidar yürüyüşünü yine zorla, yine kılıç zoruyla, yine yargı zoruyla, yine polis zoruyla sağlamaya çalıştığını çok iyi görüyoruz.

Bununla birlikte -sürem çok az kaldı ama izin verirseniz bunu da tamamlamak istiyorum Sayın Başkan- bakın, 2015'te Suruç'ta IŞİD çeteleri bir bombalı eylem yaptılar, bir bombalı saldırı gerçekleştirdiler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Son kez uzatıyorum Sayın Koçyiğit, buyurun.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Çok teşekkür ederim.

Onlardan biri Besra Erol'un oğlu Deniz Erol'du, yaşamını yitirdi. Besra Erol oğlunun cenaze töreninde bir konuşma yaptı, onun üzerine ceza aldı, 2018'den beri cezaevinde. Normalde ayın 9'unda çıkması gerekiyordu. Orada İdari Gözlem Kurulunun karşısına çıkarıldı ve kendi oğlunun cenazesinde yaptığı konuşma nedeniyle cezaevinde tutulan yaşlı Besra anneye "Pişman mısın?" diye pişmanlık dayatması yapıldı. Nasıl pişman olsun Besra anne? Oğlunun cenazesinde yaptığı konuşmadan mı pişman olsun? Bu faşizme karşı söylediği sözden mi pişman olsun? Hiçbir suçu yokken uzun süredir cezaevinde, bir hasta tutsak olarak cezaevinde tutulmasına karşı mı pişman olsun? Nedir dayattığınız pişmanlık? Bunu yapmadığı için bir yıl süreyle İdari Gözlem Kurulu Besra annenin denetimli, şartlı tahliyesini yapmış ve bir yıl sonraya ertelemiştir. Bunun kabul edilemez olduğunu ifade etmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Selamlayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Selamlayın lütfen.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim.

Bu konuda bu Meclisin de artık daha fazla sessiz kalmasını kabul etmiyoruz. Yaşı 70'i, 80'i aşmış yaşlı insanlar, hasta insanlar, suçsuz insanlar cezaevindeler ama bu iktidar, her gün bunları yargısal bir yetki kullanan İdari Gözlem Kurulunun o keyfekeder kararlarıyla cezaevinde tutmaya, ölüme sürüklemeye devam ediyor. Burada, yaşama kastediliyor, özgürlüğe kastediliyor, Anayasa'ya kastediliyor, demokrasiye kastediliyor ve bu Meclisin yapılan bu kadar hukuksuzluğa sessiz kalmasını doğru bulmuyoruz, kabul etmiyoruz. Herkesi vicdandan, insanlıktan, hukuktan yana tutum almaya davet ediyoruz. Besra annenin sesini, oğlunu IŞİD çetelerinin katlettiği bir kadının sesini duymayacaksa bu Meclis neyi duyacak, hangi yaraya merhem olacak sorusunu da buradan bütün Türkiye kamuoyuna ve Meclisteki her bir milletvekiline sormak istiyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (DEM Parti sıralarından alkışlar)