| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 06.11.2024 |
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yargı paketinin 3’üncü maddesinde yapılan düzenlemeyle 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 180'inci maddesinin dördüncü fıkrasında bir düzenlemeye gidiliyor. Aslında bu hususla ilgili bir düzenlemeye daha önce de gitmiştiniz. Yaptığınız düzenlemede adli yardım ödeneğinin aynı ilde birden fazla baro bulunması hâlinde ilk önce yüzde 40'ının barolar arasında eşit bir şekilde avukat sayısına bakılmaksızın paylaştırılmasını, geri kalan rakamın ise avukat sayısına göre bölünmesini önermiştiniz ve kanunlaştırmıştınız. Anayasa Mahkemesi, getirmiş olduğunuz bu düzenlemeyi, o ilde bulunan barolar arasında eşit olarak dağıtılacağına ilişkin hükümde yer alan oranın, bu baroların giderlerinin karşılanabilmesi bakımından aralarındaki mali dengeyi sağlamadığı sonucuna vararak iptal etti. Siz şimdi ne yapıyorsunuz? "Yüzde 40'ı yüzde 30'a indirdik." diyorsunuz. Örneğin, İstanbul'da bir 1 Nolu Baro var, bir de 2 Nolu Baro var. 80 bin, 90 bin üyesi olan 1 Nolu Baroya 30 milyona yakın bir para vereceksiniz, 3 bin mensubu olan 2 Nolu Baroya ise 6 milyon civarında bir para vereceksiniz. Kaç kat? 5 kat. Peki, avukat sayısı olarak aralarında kaç kat fark var? Yaklaşık 30 kat. Şimdi, burada, bunu niçin yapıyorsunuz? Çünkü siz 2 Nolu Baroyu… Barolarda yeterince kendi siyasi görüşlerinizi hâkim kılamadığınız için, hatta baroları bir partinin arkabahçesi olmakla suçladığınız için çoklu baroya gittiniz. Peki, çoklu baroya gittik de ne oldu? Başka bir partinin arkabahçesi olan barolar oldu, bir de sizin arkabahçeniz olan yeni barolar oldu. Siz sistemi değiştirmiyorsunuz, sadece buradan "Onlar partizanlık yapıyorsa biz de yapalım." diye yeni barolar kuruyorsunuz. Eğer gerçekten sizin barolardaki nispi temsil oranıyla ilgili bir derdiniz olmuş olsaydı, baroların başkanlarının veya yönetimlerinin aldıkları oy oranında temsiline dair düzenlemeyi getirirdiniz ama bunu yapmadınız, yeni barolar kurdunuz ve asgari 2 bin sayısı getirdiniz. Daha sonra bu 2 bin sayısını bulmak için ne yaptınız? Kamuda çalışan avukatları telefonla arayıp tehdit ettiniz: "Bu baroya geçmezsen seninle ilgili işlem yaparız." Ziraat Bankasından, kamu bankalarından, başka yerlerden, dışarıdan dosya alan avukatları telefonla arayıp tehdit ettiniz, "Bak, diğer baroya geçmezsen senin dosyalarını keserim." diyerek insanları rızıklarıyla korkuttunuz. Bu mudur sizin adalet anlayışınız, bu mudur sizin baroları bir partinin arkabahçesi olmaktan kurtarma düşünceniz? Bu düzenlemeyi getirerek siz şunu yapıyorsunuz: Telefonla arayarak tehdit edemediğiniz, dosyalarını keserek tehdit edemediğiniz avukatların oraya geçişini sağlayamadınız, şimdi barolara bir rant alanı devşirerek bu siyasi rüşvet karşılığında insanların rızık endişesiyle baroları değiştirmesine imkân sağlıyorsunuz. Keşke bu, baroların yaşaması, büyümesiyle ilgili bir hassasiyetinizden kaynaklanmış olsaydı. Eğer bu, bu hassasiyetinizden kaynaklanıyor olsaydı Meclis tatile girmeden önce sendikayla ilgili getirdiğiniz bir madde vardı. Ne diyordunuz orada? "Bir kişinin toplu iş sözleşmesinden kaynaklı aylık ödeneği alabilmesi için asgari yüzde 2 barajını aşmış olan sendika üyeleri ancak bundan yararlanabilir." Niçin böyle bir sınırlama getiriyordunuz? Çünkü var olan memur sendikası neredeyse sizin arkabahçeniz de ona karşı başka sendikalar kurulamasın, mücadele edemesin diye onlara karşı mevcut sendikanızı korumak için o düzenlemeyi getirdiniz. Burada, bütün muhalefet partileri olarak Anayasa Mahkemesinin daha önce iptal ettiği bu maddenin çıkmaması için gerekli çabayı gösterdik ve siz de o yasayı geri çekmek durumunda kaldınız ya da siz de o kanaatte ikna oldunuz diyelim, hep beraber Anayasa'ya aykırı olanı çektik. Şimdi ne yapıyorsunuz? Bırakın, barolar kendi aralarında yarışsın. Kim daha fazla avukatı kendi baro bünyesinde bulunduruyorsa fazla ödeneği o alsın ama siz ne yapıyorsunuz? Kendi barolarınıza daha fazla imkânlar sağlayarak insanların kendi barolarınıza geçmesini sağlamaya çalışıyorsunuz. Bu adil değil. Bugün siz kendi barolarınız olarak gördüğünüz barolara kaynak aktarmaya çalışırsanız, yarın da başkaları kendi baroları olarak gördüğü barolara kaynak aktarmaya çalışır. Bizim için Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre kurulmuş her sendika, her baro meşrudur ve eşitlik ve adalet çerçevesinde hak ettiğini mutlaka almalıdır ama siz, bu yüzde 30 oranıyla, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği bu oranı da karşılamadan bir düzenlemeyi kendi yandaş avukatlarınıza bu yasa teklifiyle götürmeye çalışırsanız, kusura bakmayın, biz buna alet olamayız… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BÜLENT KAYA (Devamla) - Tamamlıyorum efendim. BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın. BÜLENT KAYA (Devamla) - …bu yasa teklifine de sonuna kadar karşı çıkarız. Avukatlar sizin emir eriniz değil değerli vekil arkadaşlarım veya bu yasa teklifini getiren arkadaşlarım, avukatların bağımsızlığını sağlamak lazım. Hani, cübbelerimizde düğme yok. Niye? Çünkü hukukçular hiç kimsenin önünde düğme iliklemez. Siz rızık endişesiyle düğme ilikleyen avukatlar arıyorsunuz, biz ise düğmelerini hiç kimsenin önünde iliklemeyecek, sadece hukuka bağlı avukatlar olsun istiyoruz. Onun için, bu siyasi gerekçelerle getirmiş olduğunuz bu maddeyi kanun teklifinden çıkarmanızı, önergemize destek vermenizi bütün Genel Kuruldan talep ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)