GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:25
Tarih:28.11.2024

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; anayasalar devleti tanımlarken birden fazla erk ve kuruma yer vermektedir. Anayasa'mız da "Üçüncü Kısmı"nda cumhuriyetin temel organlarını saymıştır.

(Uğultular)

BÜLENT KAYA (Devamla) - Başkan, bir uğultu var.

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, Genel Kurulda büyük bir uğultu var. Hatibin konuşmalarını anlayabilmek için lütfen sessizce hatibi dinleyelim ya da birbirimizi rahatsız etmeyecek şekilde aramızda konuşalım. Evet, lütfen, saygıyla hatibi dinleyelim; bir daha ikaza ihtiyaç duymayalım.

Buyurun Sayın Kaya.

BÜLENT KAYA (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Anayasalar devleti tanımlarken birden fazla erk ve kuruma yer vermektedir. Anayasa'mızın da "Üçüncü Kısmı"nda cumhuriyetin temel organları sayılmıştır. "Birinci Bölüm"de yasama yani Türkiye Büyük Millet Meclisi; "İkinci Bölüm"de yürütme yani Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, eskiden başbakan ve bakanlar, idare kurumları; "Üçüncü Bölüm"de yargı, yüksek mahkemeler, HSK ve Sayıştay. Niçin bunları ifade etmeye çalışıyorum? Seçimlerle işbaşına gelen hükûmetler devletin kendisi değildir, devletin parçalarından biri olan yürütme erkinin sahipleridirler. Dolayısıyla nasıl sizden önceki iktidarlar döneminde iktidarlara tanınan alanlara başka erklerin müdahale etmesi problem idiyse sizin de iktidar olarak iktidarın dışındaki yasamaya, iktidarın dışındaki yürütmeye, iktidarın dışındaki Anayasa Mahkemesine, Sayıştaya, iktidarın dışındaki yerel yönetimlere müdahale etmeniz de tıpkı sizden önceki yönetimlerin yanlış yaptığı gibi sizin de yanlış yapmanız manasına gelir. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı ilk döneminde iktidar oldu; muktedirlikle ilgili sorunları vardı, muktedir olma gayretine girdi. Sonuna kadar bu mücadelesini destekledik ve alkışladık çünkü Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda bir iktidara tanınan bütün yetkileri iktidarın kullanması esastır ama Anayasa’nın yürütme organına tanımadığı yetkileri yürütme organı kullanmaya çalışırsa işte orada ikinci problem meydana gelmeye başlıyor. Dolayısıyla hepinizin, daha doğrusu birçoğunuzun -diyeyim- öğrencisi olduğu ve hayırla yâd ettiği rahmetli Erbakan Hocanın metfun olduğu Merkezefendi Mezarlığı vardır, belki bir kısmınız manasını bilerek oraya gidiyordur, bir kısmı da Fatiha okumak için gidiyordur ama Merkez Efendi'nin bir manası var. "Muslihiddin Musa Efendi" adlı bir zat var. Bu zat, Sümbül Sinan Efendi Hazretlerinin sohbetlerine gitmek istiyor ama onunla ilgili dedikodular sebebiyle de bir türlü gitmeye imkân bulamıyor. Sonra, bir gece rüyasında Sümbül Efendi'nin kendi evine doğru geldiğini ama hanımıyla beraber kapının arkasına bir kısım eşyalar koyarak onun içeriye girmesine engel olduklarını görmüş; sabah da bu durumundan hicap duyarak Sümbül Sinan Efendi'nin sohbetine gidiyor. Orada bir ayetikerimeyi tefsir ettiği zaman "Ey cemaat, siz anladınız ama Muslihiddin Musa Efendi anlamadı." demiş. Sonra ayeti tefsir etmeye devam etmiş ve "Ey cemaat, siz anladınız ama Muslihiddin Musa Efendi anlamadı." demiş. O da "Herhâlde bunun bir hikmeti var." diyerek sohbet bittikten sonra Sümbül Sinan Efendi'nin huzuruna varıyor, o da diyor ki: "Seni güçlü, heybetli biri olarak zannederdik ama dün senin evine girmek için o kadar kapının arkasına eşya koymamıza rağmen engel olamadın." deyince hadiseyi anlar ve ona intisap ederek artık o dergâhta kalmaya devam eder. Bir gün Sümbül Sinan Efendi bunun iyice pişip pişmediğini kontrol etmek için der ki: "Haşa, bu mümkün değil ama bu kâinatı sen yaratsaydın nasıl bir nizam içerisinde bırakırdın?" O da diyor ki: "Haşa, bu mümkün değil ama mümkün olsaydı her şeyi merkezinde bırakırdım." diyor. Sinan Efendi "Tamam, senin artık ismin 'Merkez Efendi'dir ve sen piştin, gidebilirsin." diyor ve "Merkez Efendi" ismiyle nam salan Muslihiddin Musa Efendi hayatının sonuna kadar başkalarının da hukukuna riayet ederek âlemin nizamını ibretle seyretmeye başlamış. Ya, Cenab-ı Allah bile her şeyi merkezinde bırakırken ve bunun hikmetini bize anlatırken bize ne oluyor da belediyelerin yetkilerini almaya çalışıyoruz, Anayasa Mahkemesinin yetkilerini almaya çalışıyoruz, HSK'nin yetkilerini almaya çalışıyoruz, Sayıştayın yetkilerini ortadan kaldırmaya çalışıyoruz, Meclise müdahale ediyoruz? Ya, Cenab-ı Allah kendisinde böyle bir kudret görmemiş. Bizim sadece Cenab-ı Allah'ın bu nizamına bakarken bazı dersler almamız gerekiyor. Rahmetli Erbakan hocanın mezarına gidip bir Fatiha okurken her şeyi merkezinde bırakmanın ne kadar önemli olduğunu bilin, bırakın belediyeler belediye kalsın iktidar da iktidar kalsın diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)