| Konu: | Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 25 |
| Tarih: | 28.11.2024 |
KAMURAN TANHAN (Mardin) - Sayın Başkan, iki gündür, bu 3'üncü gün, Kürtçe birkaç kelam ettiğimizde hep mikrofonları kestiniz; ben de bu konuda bir iki şey söylemek istiyorum ama Türkçe söyleyeceğim, onu ifade edeyim, kesmenize gerek yok.
Şimdi, 1920'li yıllarda Trakya'dan Mardin'e bir müzik öğretmeni atanır. O dönemde Takrir-i Sükûn Kanunu geçerlidir. Takrir-i Sükûn Kanunu'na göre de Türkiye'de yaşayan herkes Türk'tür, Türkçe dışında bir dili konuşmak yasak, Kürtçe konuşmak çok daha yasak. Şimdi -Mardin'de o dönem 5 tane ilkokul vardı- sürgün gelen öğretmen bir gün oradaki sanatçılardan öğrenmiş olduğu bir ezgiyi sınıfta çalar ve öğrencilerine sorar "Bu ezgi neyin nesidir, bilen var mı?" diye. Öğrencilerden biri parmak kaldırır, gözleri dolar ama bir şey diyemez. "Söyle oğlum, niye söylemiyorsun?" der; o da "Öğretmenim, ben eğer söylersem -ve şarkı, bu ezgi Kürtçe- beni okuldan da atabilirler, onun için söylemiyorum." der ve gözleri dolu dolu der ki: "Ağlayan ben değilim, Kürtlüğümdür ağlayan." Daha sonra o çocuk büyüdü, Kürtlerin özgür kalemi Ape Musa oldu, Musa Anter oldu. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) 1920'li yıllarda bunlar yaşanmış ve bugün biz o yaşanılanları, o uygulamaları mahkûm ediyorsak emin olun, bir gün Mecliste üç cümle Kürtçe söylediklerinde -ısrarla söylemeyeceğim Sayın Başkanım- mikrofonları kesildiği için belki bizden sonrakiler bugünü mahkûm edecek. Dolayısıyla ben Tahir Elçi'yi de anarak başlamak istiyorum ve burada da Agos gazetesinin rahmetli Tahir Elçi için Kürtçe yazdığı bir başlık var, onu da ifade etmeyeceğim çünkü her söylediğimizde mikrofonun kesilmesini ben ana dilime hakaret olarak görüyorum, anne ve babama hakaret olarak görüyorum çünkü bunu ben yapmadım, Yaradan yaptı, Yaradan'dan gelen bir durum, bu bir. İkincisi, Ape Musa şöyle diyor ana dili için: "Ana diller babamızın ocağı, aynı zamanda annemizin de kucağıdır." Ne baba ocağından ne ana kucağından vazgeçmeyiz; durum bu, bundan ibaret. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
Şimdi, konumuza gelecek olursak, teklifin 5'inci maddesiyle imar hakkının transferi öngörülüyor. Aslında dünya örneklerine baktığımızda, bu kanunun ya da bu kurumun getiriliş amacı tarihî alanları korumak, kültürel alanları korumak, tarımsal alanları korumak, doğal alanları korumak, ekolojik alanları korumak yani bu gayeyle getirilir ama bizde durumun öyle olmadığına uygulamada çok sıklıkla rast geliyoruz. Şimdi -ismini söylemeyeceğim- diyor ki: "Düzenleme ortaklık payı yüzde 45 oranında kesilmiş -Mecliste, kürsüde bunu söylüyor- adamın arsasından yüzde 45 kesmişsin fakat imar planının şartları gereği yüzde 45 yetmemiş, adamın alanı da boşta, yapmamış, dolayısıyla biraz daha fazla alıyorsun. Şimdi ne yapacaksınız, paranız da yok?" Vallahi paranız yoksa Anayasa’nın 46'ncı maddesi devreye girer. Tabii, bu iktidar Anayasa'yı delik deşik ettiği için, Anayasa'ya uymamayı kural hâline getirdiği için çok önemsemiyor. Dolayısıyla hepiniz biliyorsunuz, George Orwell'ın da 1984 romanında dediği gibi "Aslında hiçbir şey yasal değildi, her şey yasa dışıydı, yasa dışılık yasal olmuştu."
Şimdi, uygulamada -Mardin kayyumunu sıkça anacağım- bu mevcut planlarla ilgili bir revizyon kararı alınıyor; önce ilçe belediyelerinden revizyon yapma yetkisini istiyor kayyum -ast üst ilişkisi, emir komuta da var- ilçe belediyeleri, kaymakamlar bunu devrediyor, daha sonra imar revizyonuna gidiyor. Bakın, burada bir örneği, yeşil alan konut alanına çevriliyor; bu da Nusaybin örneği, sağlık alanları, okul alanları, parklar gibi alanların tamamı değiştiriliyor. Tabii, bu ısmarlama şeyler ve bir de ne oluyor biliyor musunuz? Bu planları değiştirmeyenleri ya da para ödemeyenleri tehdit ediyorlar ve bunu bir şebeke aracılığıyla yapıyor; kuyumcular, işte daire başkanları, Ankara'dan giden bir ekip bunu tamamıyla Mardin'de, Kızıltepe'de ve Nusaybin'de bir şebeke olarak yapıyorlar. Aslında bir çeteleşme durumu söz konusu. Gerçekten, siz var olan bu durumu yasal hâle getirmeye çalışıyorsunuz. En son haber Ankara'dan geldi dün değil ondan önceki gün.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMURAN TANHAN (Devamla) - Dolayısıyla bu durum iktidarın belediyelerinde de söz konusu yani iktidar burada fiilî durumu hukuki duruma çevirmeye çalışmaktadır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)