GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dahiliye Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:22
Tarih:21.11.2024

SEMRA DİNÇER (Ankara) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Görüşülmekte olan kanun teklifi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bundan tam kırk iki gün önce bu kürsüye üzerine katledilen kadınlarımızın ismi yazılmış bir kefenle çıktım ve kadınlarımızın çantasında bu kefenlerini taşıdığını söylemiştim. Diyarbakır'da katledilen Narin, Tekirdağ'da cinsel istismara uğradıktan sonra ölen Sıla bebek ve İstanbul'da canice öldürülen İkbal ve Ayşenur'dan bahsetmiştim. O konuşmayı yaptığım 9 Ekim 2024 tarihine kadar öldürülen kadın sayısı 296'ydı ama 9 Ekim tarihinden bu yana bugün sayı 399 yani geçtiğimiz kırk iki gün içerisinde 103 kadının çantalarında taşıdıkları kefeni giydikleri ve hayattan koparıldıklarını gördük. Bugün isimler değişiyor ancak kadınlar yaşadıkları kaderi değiştiremiyorlar. AKP'nin görevi bu kadınların katledilmesini önlemek olmasına rağmen ne yazık ki kırk günde 100'den fazla kadın öldürüldü.

Değerli milletvekilleri, Türkiye, AKP iktidarında her gün kadına ve çocuğa karşı şiddet, istismar ve cinayet vakalarında uyandığımız bir ülke hâline geldi. Bu ülkede kadına ve çocuğa karşı işlenen suçlar rekor üstüne rekor kırıyorsa birileri görevini yapmıyor demektir. Toplumdaki çürüme bugün ekonomi gündeminin bile ötesine geçmiş durumdadır. Bugün Türkiye'de mağdurların sesi duyulmamakta, yolsuzluk ve ahlaksızlık ödüllendirilmektedir. Bugün kadınlar, çocuklar kendi evlerinde dahi güvende değildir. Neden böyle söylüyorum biliyor musunuz? Ekim ayında öldürülen 48 kadının 26'sı kendi evlerinde ve en yakınlarındaki erkekler tarafından öldürüldü. Suçluların cezalandırılmaması, kısa sürede serbest bırakılması ve cezalara cinsiyetçi uygulamaları failleri cesaretlendirmektedir. Dün buraya polis ordusuyla gelen İçişleri Bakanı "Koruma kararı almasına rağmen ikazımıza uymayan hanımefendiler kapıya adam gelince açmış ve içeride vurulmuş." dedi.

Sayın Bakan, ne kadar kolay değil mi kadınları suçlamak? Polis ordusuyla gezen siz, toplumun her alanında yalnız bırakılan kadınları suçlayan yine siz. Ne yazık ki her kadın sizin gibi bir polis ordusuyla gezemiyor Sayın Bakan. Kadınlar en güvende olmaları gereken evlerinde öldürülüyorlar; artık kadınların evleri sığınağı değil, ne yazık ki mezarları olmaya başladı. Kadınların ve çocukların kaderinin AKP iktidarında değişmeyeceğini gördük, elimizdeki sayısal veriler bunu açıkça gösterdi. Bu ülkede hastanelerde doğan bebeklerini koruyamayan bir Sağlık Bakanı var ise, "Kadınlar kapıyı açmasalardı ölmezlerdi." diyen bir İçişleri Bakanı varsa; aileyi güçlendirmesi, kadın ve çocukları koruması gerekirken tüm olup bitene sessiz kalan bir Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı varsa, hepsinden öte "İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmemizin kadına yönelik şiddetle mücadeleye en ufak etkisi olmamıştır." diyen bir Cumhurbaşkanı varsa bu ülkede ne kadınlar ne de çocuklar güvendedirler.

Son olarak şunu söylemek isterim: Saraya yaranma uğruna haddini aşarak siyasetçilere ve Cumhuriyet Halk Partisinin 7'inci Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na ne konuşup ne konuşmaması gerektiğini söyleyen, yargıyı elinde sopa gibi sallayarak toplumsal muhalefeti açıkça tehdit eden ve yargıyı etkileyerek hukuk katliamı yapan bir Adalet Bakanının olduğu bir ülkede hiç kimse güvende değildir. (CHP sıralarından alkışlar) Herkes şunu çok iyi bilsin ki bu ülkeyi kuran Cumhuriyet Halk Partisine sınır çizmek de kimsenin haddine değildir. (CHP sıralarından alkışlar) Biz hiç kimseden talimat almayız ve bu tür sopa sallamalara da boyun eğmedik, eğmeyeceğiz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)