| Konu: | MİT Başkanının AK PARTİ’ye ve CHP’ye brifing vermesine, OHAL rejimine ve bu uygulamanın ortadan kaldırılması için verdikleri kanun teklifine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 21.11.2024 |
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Geçen haftalarda burada MİT Başkanı Sayın İbrahim Kalın'ın Adalet ve Kalkınma Partisi MKYK toplantısına katılarak bir toplantıya iştirak etmesini hep beraber eleştirmiştik. Ardından, dün de Cumhuriyet Halk Partisini ziyaret ederek bir brifing, bir sunumda bulunduğuna dair bilgiler kamuoyuna yansımış oldu. Doğrusu bu, Adalet ve Kalkınma Partisinin parti devleti olma hareketini ya da AK PARTİ ziyaretini meşrulaştıran bir adımdır. Şayet MİT Başkanının bütün siyasi partileri bilgilendirmesini gerektirecek yeni ve güncel bir gelişme varsa MİT Başkanına düşen... Bağlı olduğu kişi Sayın Cumhurbaşkanı ya da Cumhurbaşkanı Yardımcısının burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, talep üzerine, kapalı bir oturum gerçekleştirilerek bu konuda bütün Meclisi bilgilendirmesi gerekirken Türkiye'de sanki 2 parti varmış, biri Adalet ve Kalkınma Partisi, diğeri de Cumhuriyet Halk Partisi şeklindeki bir ziyaretin MİT Başkanlığı gibi bir makamın siyasileştirilmesine sadece olanak sağladığını buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Dolayısıyla MİT Başkanının AK PARTİ ve CHP arasında gidip gelip güvenlik konularını veya başka meseleleri brifing şeklinde vermesinin MİT Başkanına yakışan bir davranış olmadığını, dolayısıyla şayet bütün partileri -Mecliste grubu bulunan 6 siyasi partiyi, grubu bulunmayan ama temsil edilen diğer partiler dâhil olmak üzere- ziyaret edecekse elbette bir sözüm yok ama buna rağmen ideal olanı kendisinin değil bağlı olduğu Cumhurbaşkanının ya da görevlendirdiği Cumhurbaşkanı Yardımcısının -çünkü bildiğim kadarıyla herhangi bir bakanlığa bağlı değil Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde- gelip burada Türkiye Büyük Millet Meclisini bilgilendirmesi lazım. Adalet ve Kalkınma Partisine başka bir sunum, Cumhuriyet Halk Partisine başka bir sunum; diğer partilere hiç gitmeyerek yapacağı tek şey bu makamı, devlet ile hükûmet ayrımını ortadan kaldıracak, parti devleti hâline getirecek bir adım olduğunu belirtiyoruz. Nasıl Adalet ve Kalkınma Partisi MKYK sunumunu eleştirdiysek Cumhuriyet Halk Partisine yaptığı bu ziyareti de doğru bulmadığımızı ve buradan eleştirdiğimizi bir kez daha ifade etmiş olalım.
Sayın Başkanım, bir diğer önemli husus, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye'de 20 Temmuz 2016'da bir OHAL ilan edildi. İlki 19 Ekim 2016'dan başlamak üzere, üçer aylık periyotlarla toplam 7 kez uzatıldı ve 20 Temmuz 2018'de OHAL artık sona erdi ancak OHAL uygulamalarının meydana getirdiği KHK'lerle gelen, sonra da kanunlaşan düzenlemeler OHAL süresi sona ermesine rağmen hâlâ yürürlükteki yerini korumaya devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Oysa birçok Anayasa Mahkemesi kararında belirtildiği gibi, OHAL döneminde çıkarılan düzenlemelerin OHAL amacı ve süresiyle sınırlı olması gerekiyor. Dolayısıyla bu iki yıllık süreç içerisinde olağanüstü hâli gerektiren şartlar ortadan kalkmış olacak ki OHAL yeniden uzatılmadı ve yine OHAL şartları süresi ortadan kalktığına göre bu KHK'lerin yürürlükten kaldırılması gerekir ama görüyoruz ki aradan geçen sekiz yıla rağmen Belediyeler Kanunu'nun 45'inci maddesine eklenen üçüncü fıkrayla âdeta sekiz yıldır devam eden bir olağanüstü hâl rejimi belediyeler üzerinde uygulanmaya çalışılıyor. Son örneklerini 2024 seçimlerinden sonra devam ettirmekte olduğunu gördüğümüz bu yarayı parti ayırt etmeksizin bütün belediye başkanlarının artık bir güvenceye kavuşturulması adına bir girişimde bulunduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Burada grubu bulunan siyasi partileriden Saadet-Gelecek Grubu olarak İYİ Parti, DEM PARTİ, Cumhuriyet Halk Partisi; grubu bulunmamakla birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen partiler, her biri Meclise bir kanun değişikliği teklifinde bulundular. Saadet Partisi olarak biz de artık iki yıllık OHAL süresi bittiğine göre, iki yılı çok aşan bu sekiz yıllık OHAL rejimine Adalet ve Kalkınma Partisinin son vermesini beklediğimizi bir kez daha ifade ediyoruz. Biz tarihe kara bir leke olarak sekiz yıldır sürdüğünüz bu uygulamanın ortadan kaldırılması için üzerimize düşen vazifeyi yaptık ve kanun değişikliği teklifimizi Türkiye Büyük Millet Meclisine sunduk. Şayet Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımız da OHAL rejimine, olağanüstü hâl uygulamalarına karşılarsa, demokratik hukuk devletine inanıyorlarsa, seçme ve seçilme hakkına inanıyorlarsa, millî iradeye inanıyorlarsa bizim getirdiğimiz bu kanun teklifinin bir an önce burada yasalaşmasıyla ilgili üzerine düşen vazifeleri yapmalarını bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Son bir dakika, toparlıyorum.
BAŞKAN - Buyurun.
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sakın bize "Yahu, işte bir boşluk var, bu boşluğu doldurmak için mecburen bunu getirdik." demeyin. Çünkü OHAL dönemleriyle sınırlı olabilir bazı olağanüstü hâl uygulamaları ama sizden önce de zaten bir belediye başkanının tutuklanması, geçici olarak görevini yapamaması, istifa veya benzeri hâllerde belediye başkanlığı makamı boşaldığı zaman 45'inci maddenin ilk fıkrasında valinin ya da kaymakamın on gün içerisinde Meclisi toplayarak geçici veya sürekli bir belediye başkanı seçimine dair bir düzenleme kanunda var. Onun için OHAL şartlarını uzatmaya çalışmayın. Bunu, belediye başkanlarının boynunda bir Demokles'in kılıcı gibi sallandırmaya çalışmayın, öngörülebilirliğe imkân sağlayın. Bakın, Mardin Belediye Başkanını görevden alıyorsunuz, on yıllık verilen henüz kesinleşmemiş bir ceza gerekçe gösteriliyor. İyi de 14 Mayısta bu ceza verildi, siz kasım ayında görevden alıyorsunuz; altı aydır suç mu işliyorsunuz İçişleri Bakanı olarak?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Son bir dakika lütfen.
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Yani 14 Mayısta ceza alan bir belediye başkanının bu cezasını kayyum atamaya gerekçe gösteriyorsanız İçişleri Bakanı, 14 Mayıstan 4 Kasıma kadar suç mu işliyorsun? Yoksa siyaseten zeminin olgunlaşmasını bekliyorsun? Eğer bu hukuki bir kararsa 15 Mayısta niye adım atmadın? Yok, siyasi bir kararsa zaten buna itiraz ediyoruz.
Esenyurt Belediye Başkanı, üstüne tebrikler yazmışsınız, adamı o dönemlerdeki çalışmalarından dolayı takdir etmişsiniz. Şimdi de vay efendim "On sene önceki çalışmalarından dolayı senin Belediye Başkanlığına kayyum atıyoruz." diyorsunuz. E, niye seçildiği gün atamadınız da 4 Kasımı beklediniz? Şartların olgunlaşmasını mı bekliyorsunuz? Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Bu çifte standartlarınızla bu ülkede artık demokrasi yürümüyor. İnandırıcılığınızı yitiriyorsunuz ve siyasallaştırıyorsunuz her kurumu.
Bir an önce bu önergelerimize destek verin veya siz bir öneri getirin, biz destek vermeye hazır olduğumuzu ifade ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.