GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Önceki dönem HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın ağabeyi Hüseyin Refet Yüksekdağ'ın vefatına; DİSK, TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ Başkanlarının bugün gruplarına yaptığı ziyarete, Recep Tayyip Erdoğan’ın açlık ve yoksullukla ilgili ifadelerine, yenidoğan çetesiyle ilgili iddianameye ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:20
Tarih:19.11.2024

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Önceki dönem HDP Eş Genel Başkanı, sevgili yoldaşımız Figen Yüksekdağ'ın abisi Hüseyin Refet Yüksekdağ'ın vefatını dün öğrendik büyük bir üzüntüyle. Öncelikle şunu söyleyelim: Haksız ve hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulan Figen yoldaşımız cezaevindeyken babasını ve 2 abisini kaybetti. Cezaevinde bu kayıpları yaşamasının ne kadar büyük bir travma olduğunu ayrıca biliyoruz, acısını paylaşıyoruz. Hüseyin Refet Yüksekdağ'a Allah'tan rahmet, bütün Yüksekdağ ailesine de başsağlığı dileklerimizi buradan grubumuz adına ilettiğimi ifade etmek istiyorum.

Sayın Başkan, sayın vekiller; bugün DİSK, TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ Başkanları grubumuzu ziyaret ettiler. Tabii, DEM PARTİ olarak her zaman işçi sınıfının yanında olduğumuzu ifade etmemiz gerekiyor. En büyük mücadele başlıklarımızdan biri emeğin hak ettiği değeri alması ve bu anlamıyla da aslında işçilerin, emekçilerin gerçekten insan onuruna yaraşır bir ücretle bir yaşam sürmeleri temel taleplerimizden biri. Oldukça verimli bir görüşmeydi; asgari ücretten vergideki adaletsizliğe kadar birçok başlıkta görüş alışverişinde bulunduk ve onların taleplerini de dinleme şansımız oldu. Buradan tekrar ifade etmek istiyoruz: Asgari ücretin, bugün, bütün ülkenin bir yıl boyunca konuştuğu bir mesele olmasının gerçek anlamda sorun olduğunu ifade etmek istiyoruz. Sadece asgari ücretin miktar olarak ne olduğu değil, bir ortalama ücret olmasını, bir temel ücret olmasını tartışmaya açmak ve hızla buradan uzaklaşmak gerekiyor. Bu anlamıyla, asgari ücret, geçim ücreti olmaktan çıkarılmalıdır. Asgari ücret, en azından yoksulluk sınırının yarısı olacak şekilde belirlenmeli ve yılda en az 4 defa artırılmalıdır. Asgari Ücret Tespit Komisyonu, demokratik, katılımcı, çoğulcu olacak şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Vergi dilimleri en az yeniden değerleme oranı kadar düzenlenmelidir. Emeklilik sistemi, çalışanlar lehine baştan aşağıya yeniden yapılandırılmalıdır. Özellikle emekli aylıklarının bağlanma katsayılarındaki adaletsizliklere dikkat çekmek istiyoruz ve tabii ki sendikalaşmanın önündeki engeller kaldırılmalı, toplu sözleşme temsiliyeti çoğunluğun taleplerini yansıtacak şekilde demokratikleşmelidir. Bu taleplerin her birisi 3 konfederasyonun da talebiydi; bizim de bu talepleri sahiplendiğimizi, bu taleplerin arkasında olduğumuzu buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Sayın Başkan, sayın vekiller; Tayyip Erdoğan Brezilya'da, Brezilya'daki G20 zirvesinde açlık ve yoksullukla mücadele oturumuna katıldı. Orada, Türkiye'nin açlık ve yoksullukla mücadele konusunda dünyaya örnek olduğunu ifade etmiş. Gerçekten pes doğrusu, söyleyecek bir şey bulamıyoruz. Bugün, bu ülkede açlık ve yoksulluk almış başını gidiyor ve neredeyse dokunduğumuz herkesin açlıktan, yoksulluktan, işsizlikten yakındığı bir ülke tablosu var ama ne yazık ki bütün bundan bihaber bir tablo olduğunu görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun lütfen.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bugün Türkiye olsa olsa halk nasıl yoksullaştırılır, nasıl sefalet ücretleriyle yaşamaya mahkûm edilir konularında ancak acı bir örnek olabilir. Her 5 çocuktan 1'inin yoksul olduğu, her 4 çocuktan 2'sinin okula aç gidip aç geldiği, yoksulluk sınırının 75 bin TL'ye dayandığı, emeklilerin 12.500 TL'ye mahkûm edildiği, 4 milyon hanenin sosyal yardımlarla ayakta kalmaya çalıştığı; açlıktan, işsizlikten intihar edenlerin olduğu bu ülkede açlık ve yoksulluk konusunda ders vermeye kalkmak gerçekten söylenecek çok sözü hak ediyor ama ben bunu halkımızın vicdanına havale ediyorum.

Biz buradan tavsiye ediyoruz Sayın Erdoğan'a: Siz yoksullukla mücadele, açlıkla mücadele konusunda gerçekten ders vermeye değil ama örneğin, DEM PARTİ Grubundan açlık ve yoksullukla mücadalede özellikle 101 dersi almanız gerektiğini düşünüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Tamamlayacağım.

BAŞKAN - Buyurun, devam edin lütfen.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Gelin, size bu dersi ücretsiz bir şekilde verelim.

Yine, yakın zamanda Tayyip Erdoğan "Yoksul ve yoksullukların olduğu eski günler artık bir daha geri gelmemek üzere tamamen geride kaldı." demiş. Keşke öyle olsaydı, keşke bu beyan doğru olsaydı ama ne yazık ki bu beyan doğru değil. Fildişi kulelerinde oturanlar halkın ne açlığını ne yoksulluğunu ne de sefaletini görmüyorlar, oysaki bu ülkede sadece geçen hafta 5 çocuk, yoksul olduğu için, ailesi, annesi çalışmak zorunda olduğu için yanarak can verdi. Biz bir kez daha bu hakikati Türkiye toplumuna anlatmayı da borç biliyoruz.

Sayın Başkan, sayın vekiller; kamuoyunda yenidoğan çetesi olarak bilinen bir çete var. Az önce mevkidaşım detaylı bir şekilde raporları anlattı; müfettiş raporları var, gerçekten çok korkunç raporlar. Örneğin, 2007'den bu yana yalnızca Şafak Hastanesi Grubu kamudan 200 milyon dolar haksız kazanç elde etti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Tamamlayacağım Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun hastanesi olan Özel Avcılar Hospital Hastanesinin SGK'yi 3 milyon liradan fazla zarara uğrattığı, yine zincirleme usulsüzlüklerle kamunun zarara uğratıldığı, örneğin göz ameliyatı yapılmayan binlerce hasta için sahte epikriz raporları düzenlendiği, 16 binden fazla kişinin sağlıklı gözlerine lazer operasyonu yapıldığı iddiasıyla fatura kesildiği, yoğun bakım hizmetleri ve kalp stentleri gibi kritik sağlık hizmetlerinde bile sistematik olarak dolandırıcılık yapıldığı, SGK'ye fatura edildiği sadece birkaç usulsüzlük başlığı.

Peki, bütün bu süreçlerde ne oldu? Şu anda ki Sağlık Bakanlığı koltuğunda oturan İl Sağlık Müdürü orada bütün bu süreci seyretti, bütün bu yolsuzlukların üzerini örttü ve bugün de istifa etmek yerine ne yazık ki hâlâ Mecliste, Plan ve Bütçe Komisyonunda Sağlık Bakanlığı gibi çok kritik bir bakanlığın bütçesini anlatıyor; bunu kabul etmiyoruz, bunu doğru bulmuyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Selamlayıp bitireceğim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun, bitirelim lütfen.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bu anlamıyla, yazılan iddianamede hiçbir kamu görevlisinin görevi suistimalden adının geçmemesini, dönemin İl Sağlık Müdüründen tutalım da dönemin Sağlık Bakanlığının bu soruşturma, kovuşturma sürecine dâhil edilmemiş olmasını, kamunun bu konudaki, özellikle bürokratların tutumuna dair hiç kimsenin görevden alınmamış olmasını kabul etmiyoruz. Bu bir çürümedir, bu düzen çürümüştür. Bu toplumsal çürüme sosyal çürümeyi de beraberinde getiren korkunç bir çete, mafya yapılanmasıdır. Sağlıkta dönüşüm olduğu zaman bunu söyledik; insan hayatı üzerinden para kazanılmaz, insan hayatı, insan sağlığı, ticarete konu olmaz dedik; kulaklarını tıkadılar. Alladılar pulladılar, günün sonunda, bebekleri katleden bir sistemi inşa ettiler. Şimdi, bu sistemi yaşatmaya, ayakta tutmaya ve o göstermelik mahkemeyle de aklamaya çalışıyorlar; bunu asla kabul etmeyeceğimizi bütün Türkiye halklarına buradan ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ederim.