GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne, yenidoğan çetesiyle ilgili yargılamaya, yoksul çocuk oranlarına, Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı’yla ilgili tartışmalara ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:20
Tarih:19.11.2024

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü. Maalesef, Dünya Çocuk Hakları Günü'nün içerisinde bulunduğumuz haftada olmamıza rağmen yenidoğan yoğun bakım ünitesindeki çocuklarımızın sağlıkları üzerinden bir rant devşirmeye çalışan bir çetenin yargılandığı günlerde yine çocuk cinayetlerinin, çocuğa karşı şiddetin, çocuğa karşı cinsel istismar vakalarının arttığı bir süreçte Dünya Çocuk Hakları Günü ne kadar kutlanabiliyorsa o kadar kutlayabileceğimiz bir durumdayız. Bu yenidoğan yoğun bakım ünitesindeki sanıkların yargılanıyor olması elbette önemlidir ve kamu vicdanını tatmin etme noktasında önemli bir adımdır ama yıllardır sağlık çevrelerinde konuşulan böyle bir vakanın ilgili sağlık bürokrasisi tarafından, bakanından il sağlık müdürüne kadar, önlenememiş olmasının bir idari sorumluluk gerektirdiği noktasındaki hassasiyetimizi tekrar vurgulamak istiyoruz. Elbette iki türlü ihmal vardır: Biri idari sorumluluk gerektiren ihmallerdir, biri de cezai. Ceza yönüyle bugün sanıklar mahkemede yargılanıyor ve bu yargılamaların sonunda hak ettikleri cezalara uğrayacaklarından şüphemiz yok ama idari sorumluların -hâlâ elini kolunu sallaya sallaya- hiçbir şey yokmuş gibi, en azından vicdan azabıyla toplumdan özür dilemek için istifa etmeyi dahi göze alamıyor olmaları idari sorumluluk noktasında ülkemizin hâlâ ne kadar gerilerde olduğunun bir işaretidir. Bakan ve sağlık bürokrasisinde sorumlu olan kişilerin hiç olmazsa bu çocuklardan özür dileme adına, bu çocukların vicdanıyla hesaplaşma adına istifa etmelerini buradan bir kez daha dile getirmek istiyorum.

Yine, Dünya Çocuk Hakları Günü'nde 2 milyon çocuğun derin yoksulluk yaşadığı, 7 milyon çocuğun ise yoksul olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Yine, bir araştırma şirketinin yaptığı veriye göre, 0-17 yaş grubunda 7 milyon çocuk yoksulluk içinde yaşıyor, yoksul çocuk oranı sürekli olarak maalesef artıyor. Yaş gruplarına göre ayrım yapıldığında ise 0-2 yaş bebekler ve 3-14 yaşındaki çocukların oranının yükseliş eğilimi devam ediyor. 2017'de yoksul bebek oranı yüzde 36,8 iken maalesef 2022'de bu oran yüzde 41,4'e yükseldi. 2024 verisi henüz elimizde yok, herhâlde bu oranın çok daha yükseldiği bir süreci yaşamış olacağız. Yani neredeyse bu ülkede her 2 bebekten 1'i yoksul olarak doğuyor maalesef. Yine, aynı tarihlere göre, yoksul çocuk oranı ise yüzde 40,8'den yüzde 43,8'e çıktı. Aynı araştırmaya göre, 2 milyon çocuğun derin yoksulluk içinde yaşadığını da ifade etmiştim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, devam edin lütfen.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Bu Meclisin, devletin, iktidarın ve tüm siyasi erkin bu çocuklara umut olmasıyla ilgili bir gelecek oluşturması gerektiğini bir kez daha ifade ediyorum.

Yine, geçen hafta Mecliste de dile getirildi Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı'yla ilgili tartışmalar. Güney Afrika'nın bir müracaatı üzerine Uluslararası Adalet Divanı bir tedbir kararı verdi ve orada kendi görüşünü net ortaya koydu; tüm devletlerin İsrail'in Filistin'deki yasa dışı varlığından kaynaklanan durumunu yasal olarak tanımaması, destek vermemesi gibi bir yükümlülük altında olduğunu ifade ediyor. Bu destek vermeme, tanımama yükümlülüğü bütün devletleri olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti'ni de bir mecburiyet altına sokuyor. Hani "Bununla ilgili uluslararası bir sözleşme var; canım, ne yapalım, bizden önce olmuştu bu sözleşme." diyorlarsa da her ne kadar Mavi Marmara gemisinde 10 vatandaşımızı katleden İsrail'in uluslararası ceza mahkemelerinde yargılanmamasını bu iktidar kendi döneminde getirmiş olsa da...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun lütfen.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - ...buradaki acziyetini sadece "Bu uluslararası sözleşme bizden önce yapıldı, elimiz kolumuz bağlı, hiçbir şey yapamayız." şeklinde izah edemez çünkü uluslararası hukuktan kaynaklanan, İsrail'in bu saldırgan, bu işgalci, bu terörist tavrına karşı ülkelerin bunu tanımama ve destek vermeme yükümlülüğünü dikkate alarak bu uluslararası anlaşmaların İsrail boyutuyla askıya alınması her zaman uluslararası hukuktan kaynaklanan bir haktır. Siz, uluslararası hukuk buna cevaz vermediği için mi yoksa ekonomik olarak cesaret etmediğiniz için mi; uluslararası hukuk cevaz vermediği için mi yoksa varil başına 1 dolar 27 sente bu ülkeyi muhtaç ettiğiniz için mi bu petrol boru hattından İsrail'e hâlâ akaryakıt taşınmasına imkân sağlıyorsunuz? Öyle "Biz işletiyoruz ama petrolle ilgilenmiyoruz." diyerek vebal ve sorumluluktan kurtulamazsınız. Biz burada devletimizi eleştirmek için söylemiyoruz, bu aziz devleti yöneten iktidar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Toparlıyorum.

BAŞKAN - Buyurun, bitirelim lütfen.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Bizim bu konudaki hassasiyetlerimiz devletimizi acziyet içerisinde göstermek değil, bu devleti yöneten iktidar sahiplerinin gaflet ve delaletle bu millete bu acziyeti yaşatmaması için bu konuları dile getiriyoruz.

Uluslararası hukuk açık, bu işgalci devletin bütün desteklerinin kesilmesi uluslararası hukuktan kaynaklanan bir haktır; bu hakkı bu milletten esirgemeyin. Bu İsrail'i, yok Maccabi Tel Aviv'i tarafsız sahaya alalım, aman üzülmesinler; yok petrol boru hattıyla petrol taşımaya devam edelim diyerek aklayamayız, köşeye sıkıştırmak zorundayız çünkü İsrail ister diplomatik ister askerî bir güç ve zorlama görmediği müddetçe bu tavırlarından vazgeçmeyeceğini ifade ediyor. İktidarımızın bu konuda atacağı her türlü olumlu adımın da yanında olacağımızı buradan bir kez daha destekliyoruz. Gerekiyorsa bu millet o 1 dolar 27 senti kendi cebinden çıkarıp vermesini de bilir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.