| Konu: | Birleşimi yöneten Başkan Vekili Gülizar Biçer Karaca'ya, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete irtihalinin 86'ncı yıl dönümüne, Selçuk'ta 5 çocuğun yanarak hayatını kaybetmesine, İsrail'in Filistin'de el yükselttiğine, Düzce depremine ve Ankara Milletvekili Zehranur Aydemir'e ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 17 |
| Tarih: | 12.11.2024 |
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, ben öncelikle size geçmiş olsun diyorum, acil şifalar diliyorum.
İstiklal mücadelemizin başkomutanı, cumhuriyetimizin banisi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete irtihalinin 86'ncı yıl dönümü idi 10 Kasım, bu hafta sonu; ben de kendisini grubumuz adına saygıyla, rahmetle anıyorum.
Dün olan, özellikle bugün kamuoyunda yoğunca konuştuğumuz, biraz evvel Grup Başkan Vekili arkadaşlarımın da dile getirdiği; Selçuk'ta 5 çocuğumuz maalesef yanarak hayatını kaybetti. Yaşları çok küçük, 1 ile 5 yaş arasında evlatlarımız. Tabii, evde tek başına olmaları tahammül edilebilir, anlaşılabilir bir mevzu değil. Selçuk, İzmir'de ufak bir şehrimiz, kasabamız, 37 bin nüfusu haiz; Belediye Başkanımız da bir genç hanımefendi. Filiz Hanım'ın bir açıklaması var, onu burada paylaşmak istiyorum, Filiz Hanım diyor ki: "Hepimiz sorumluluk taşıyoruz. Bu olay karşısında her birimizin üzerine düşeni yapması gerekiyor. Bu felaketi önlemek için hep beraber gayret içerisinde olmamız gerekiyor. Buradan yola çıkarak üzgünüz, öfkeliyiz ve sorumluluk hissediyoruz." Kendisinin söylediği şeye ben de katılıyorum. Hepimizin burada -biraz evvel Murat Emir Bey'in de ifade ettiği gibi- asıl meseleye odaklanması gerekiyor.
Şimdi, bu konuyla ilgili olarak yapılan çalışmalara baktığımız zaman şunu görüyoruz karşımızda: Ailenin babası hapiste, sekiz yıl hapis cezası almış; annenin maalesef pek çok suç kaydı var ve Aile Bakanlığı, Kaymakamlık üzerinden bu konudan haberdar olmuş yani bu çocukların gerekli özenle bakılmadığını görmüş, Belediye de görmüş. Nihayetinde, çok yakın da bir tarihte, 9/1/2024 tarihinde asliye hukuk mahkemesine başvurarak bu çocuklarla ilgili olarak hem sağlık konusunda hem de ailenin genel olarak bir danışmanlık alması üzerine bir karar çıkmış ve bu vesileyle de Aile Bakanlığı tam 18 defa bu ailemizi ziyaret etmiş. Bu ziyaretlerde aileye sağlık konusunda yardımcı olunmuş, mali destekler verilmiş; burada rakamlar da var, aylık düzenli olarak destek verilmiş aileye, Kaymakamlığın verdiği destek dışında destekler verilmiş. Fakat tüm bunlara rağmen yani Belediyenin, Kaymakamlığın, Bakanlığın, mahkemenin verdiği özene, alakaya rağmen bu sonuç hasıl olmuş. Aile Bakanlığı, çocukların yeteri kadar bakılamadığını gördüğü için bu çocukların tamamını, 5'ini de devlet korumasına almayı aileye önermiş fakat aile bu talebi reddetmiş.
Şimdi, buradan bizim şunu yapmamız gerekiyor: Bu tarz, bu konumda olan aileler için biz Meclis olarak nasıl bir düzenleme yapmalıyız? Yani eğer aileler buna müsaade etmiyorsa bunun karşısında devletin, kamu kurumlarının, bakanlıkların elini güçlendiren bir düzenleme yapmamız gerekiyor. Tüm bu olanlar karşısında, Filiz Hanım'ın da söylediği gibi, yani üzülüyoruz, kahroluyoruz, işte kurumlar devreye giriyor ama çözüm olmuyor. Bu konuyu sadece destek vermeye bağlayamayız, kurumsal işleyişle ilgili olarak herkesin gördüğü ama maalesef sonuç üretemediği bir tabloyla karşı karşıyayız. Bence bundan sonrasıyla ilgili olarak, Bakanlığımızla da görüşerek -bu çocuklarımıza- gerekirse mahkemeden başka bir karar çıkarmaya imkân verecek şekilde bu ailelere müdahale edecek bir yöntem, bir metot bulmamız gerekiyor. Evet, annenin de ihmali var, çok önemli, vahim bir ihmali var, bunların hepsini bir bütün olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Buradan yola çıkarken birbirimizi dövmek için değil "Buradan daha doğruya dair hangi adımı atmamız gerekiyor?" yönünde bir ortak düşünme, çalışma alanı açmamız gerekiyor.
Şimdi, İsrail'le ilgili konuyu konuşmaya devam ediyoruz; tabii, biz bunları konuşurken İsrail el yükseltiyor, Gazze'yi dümdüz etti, artık geldi sıra Batı Şeria'ya. Şimdi yaptığı açıklamalar... "Biz öyle oldu, böyle oldu..." defaatle açıklıyoruz. Yani elinizi kalbinize, vicdanınıza koyun; şu İsrail'le olan bitenle ilgili Filistin'in sesini sadece bugün değil, yıllara sâri olarak dünyada duyuran Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dan başka kimi tanıyorsunuz? Her yaptığı konuşmada, gittiği her ülkede konuşan ve aynı zamanda eylemleriyle de bunu teyit eden bir kişiden bahsediyorum, bir Cumhurbaşkanından bahsediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Neden Türkiye'nin yani kendi ülkenizin, ülkemizin bu konuda yaptığı öncü rolün altını bir nebze olsun çizme ihtiyacı duymadığınızı da ben anlamakta zorlanıyorum. Şu anda "Filistin" denince akla gelen ilk ülke Türkiye'dir. Türkiye, kamuoyunda, dünya kamuoyunda bu konunun altını çizen, sesini yükselten en önemli ülkedir. Şu anda da İsrail Batı Şeria'yı ilhak etmekten bahsediyor. Az evvel Dışişleri Bakanlığımızın bu konuda bir açıklaması oldu bunu asla kabul etmeyeceğimize dair. Birbirimizi suçlamak yerine, beraber, bir birlik içerisinde olarak şu konuyla ilgili yeknesak bir ses çıkarmanın Türkiye'nin de Filistin'in de hayrına olduğunun altını çizmek istiyorum.
Şimdi, bir diğer konu: Zaman çok hızlı geçiyor, ben bugün gibi hatırlıyorum, bu deprem olduğunda çocuklarımın bana sarılarak geçirdiğimiz o depremi hatırlıyorum, Düzce depremini.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Üzerinden tam yirmi beş yıl geçmiş ve bu yirmi beş yılın neticesinde Düzce yepyeni bir şehir olarak yeniden inşa oldu. Enteresan bir tevafuk, ben de bu hafta sonu kongrelerimiz vesilesiyle Düzce'deydim. Düzce'ye de ilk defa gittim, fevkalade yemyeşil bir şehir, derlenmiş toparlanmış, yeniden bir şehir inşa olmuş durumda. Ben buradan tekrar Belediye Başkanımıza, ilimizin milletvekillerine, İl Başkanımıza hassaten teşekkür ediyorum. Burada tabii 845 insanımız yirmi beş yıl önce hayatını kaybetti, vefat etti; onları da rahmetle anıyorum. Biliyorum ki o ailelerin hiçbir zaman yüreklerinde o acıyı hissetmedikleri bir zaman yoktur. Tekrar onları rahmetle yâd ediyorum.
Bir de tabii bu kadar şeyden sonra tebessüm ettiren bir haberi sizlerle paylaşmak istiyorum. Ne kadar tartışırsak tartışalım bir aile olduğumuzu düşünüyorum. Çok genç milletvekilimiz var, Meclisimizin en genç vekillerinden birisi Zehranur Aydemir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Zehranur Aydemir arkadaşımızın bir oğlu, bebeği dünyaya geldi. Milletvekillerimiz de anne oluyorlar. Bebeğin ismi Yusuf Tayyip. Kendisini buradan tekrar tebrik ediyorum, Allah hayırlı uzun ömürler versin. Kolay değil hem milletvekili olmak hem annelik yapmak. Buradan onu da tebrik ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)