GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:13
Tarih:30.10.2024

CHP GRUBU ADINA İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. “Hukuki durumu fiilî duruma uyduracağız.” diye 16 Nisan 2017'de çıkılan yolun Cumhur İttifakı’nı ve ortaklarını getirdiği noktayı her yargı paketinde bir kez daha görüyoruz. Fiilî durumu hukuki durumdan üstün tutan iktidar anlayışı yani tek adamın her şeyi bildiği anlayış artık zaman içerisinde Anayasa ve Anayasa Mahkemesine açıkça meydan okuma noktasına gelmiştir. Hukuki durumu fiilî duruma uydurma hassasiyeti gösteren -tırnak içinde söylüyorum bunu- Cumhur İttifakı artık bu hassasiyeti bile taşımıyor “Siz yapın, yargı arkadan gelsin.” şeklinde yol almaya devam ediyor. Açıklamalarıyla, hukukun evrensel değerlerinin saray hukukunun ve hukukçularının umurunda olmadığını ifade eden Mehmet Uçum sarayda Hukuk Politikaları Kurulu Başkan Vekili. Cumhur İttifakı, Mehmet Uçum’un gösterdiği istikamette yol almaya devam ediyor. Evet, Sayın Cumhurbaşkanı sarayda milletten aldığı yetkiyle oturuyor, bizler ve sizler de milletvekilleri olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletten aldığımız yetkiyle oturuyoruz ama Mehmet Uçum ve benzerleri hangi yetkiyle ve liyakatle yasamaya istikamet veriyor? Bu soruyu aslında bizim değil, herkesten önce iktidar milletvekillerinin sorması gerekir. Soruyor musunuz? Sormuyorsunuz, soramazsınız. Yargının siyasete müdahalesine elbette “hayır” diyeceğiz. Peki, yürütmenin yasamaya müdahalesine, vesayetine ne diyeceğiz? Özellikle sizin yaptığınız 16 Nisan 2017 Anayasası’na rağmen kuvvetler ayrılığının sağlandığı iddia edilen, yasama yetkisinin sadece milletvekillerine ait olacağı söylenerek yürürlüğe sokulan bu Anayasa ortadayken ne diyeceğiz? Hiçbir komisyonda Anayasa’ya aykırılık iddiasını dikkate almıyorsunuz, Adalet Komisyonunda da almıyorsunuz; sonra Anayasa Mahkemesi sizin yaptığınız Anayasa’ya aykırı düzenlemeleri iptal ettiği zaman da “Yargı; yasama yetkisine, siyasete müdahale ediyor.” diyorsunuz. Bunu kabul etmek mümkün değil. Anayasa Mahkemesinin 15 üyesini de siz atamadınız mı? Kendi atadığınız yargıçların kararlarına bile tahammülünüz yok. Yargısal aktivizm, jüristokrasi hikâyeleri anlatıyorsunuz. Yasayı yorumlama yetkisi hâkimlerde değil mi? Anayasa’ya uygunluk denetimi yetkisi hâkimlerde değil mi? Elbette hâkimlerde ve yargıda. O zaman bu iptal hükümlerinden niye rahatsız oluyorsunuz? Anayasa’nın 153'üncü maddesinin son fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazete'de hemen yayımlanır; yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Bu maddenin yasama organı bakımından anlamı ve getirdiği en önemli yükümlülük şudur: Eğer iptal kararı sonrasında da hukuk düzeninde yeni bir düzenleme yapma ihtiyacı devam ediyorsa Anayasa Mahkemesinin iptal kararında var olan sonucu ve bu iptal kararına dayanak oluşturan gerekçeyi dikkate alarak Anayasa’ya uygun yeni bir norm tesis etmek gerekir. Yasama organı, verilen bir iptal kararı sonrasında iptal edilen normun lafzıyla aynı ya da benzer olan ya da iptal kararına dayanak oluşturan gerekçeyi dikkate almayan ve aynı hukuki sonucu doğuracak yeni bir norm oluşturamaz. Bunu yapmak, Anayasa’nın 153’üncü maddesinin son fıkrasının açıkça ihlali anlamına gelmektedir. Getirilen paketle ilgili olarak torba yasayı söylemezsek olmaz. Siz ısrarla bu yöntemi uyguluyorsunuz; biz de eğitimini aldığımız hukuka saygımız gereğince, nezdinizde fayda etmeyeceğini bilsek de her defasında söylemeye devam edeceğiz. Bu teklif, bir grup milletvekilinin bir araya gelip hazırlayabileceği bir teklif değildir. Bu, her zaman söylediğimiz gibi, Adalet Bakanlığınca hazırlanan bir kanun teklifi; bunu Adalet Bakanı da söyledi. Bakanlıkça hazırlanan taslak, teklif olarak önce Komisyona, oradan da harfine dokunmadan Genel Kurula getirildi. Hani 16 Nisan 2017 Anayasa değişiklikleri milletvekillerine yasa yapma tekeli sağlıyordu; -mış gibi yapmaya devam ediyorsunuz. Bu paket, yargı reform paketi olarak sunulan, sözde hak ve özgürlükleri güçlendirme hedefi doğrultusunda getirilmiş bir teklif. Düzenlemelerin bir bölümü Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararlarının neticesidir. Bunların bazılarını, Anayasa Mahkemesinin iptalinin oluşturacağı değişimi engelleme amacına matuf olanlar olarak değerlendirmek mümkün yani Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararını hükümsüz hâle getirmek için kanuni düzenleme yapıyorsunuz. Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonunda açıkça Anayasa’ya aykırı bir teklifi görüştük, iktidar çoğunluğunca kabul edildi, şimdi Genel Kurulda görüşeceğiz. Bu anlamda, öneri paketindeki 3 madde yani 14, 15 ve 18’inci maddeler ile geçici madde 1’in (3)’üncü fıkrası; Anayasa Mahkemesi kararlarının gerekçelerini bütünüyle görmezden gelmekte, kararın etkisini ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Mesela, bunlardan teklifin kadının soyadıyla ilgili 15'inci maddesinde kadının soyadı hakkına ilişkin uzun yıllardır devam eden hukuka aykırılık sürdürülmektedir. Düzenlemeyle, Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Yargıtayın kadının soyadı hakkına ilişkin kararları görmezden geliniyor. Anayasa’nın 20'nci maddesi kapsamında bir hak olarak kabul edilen soyadı hakkını, kadınlar için Anayasa’nın 10’uncu maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olarak düzenleyen ve Anayasa yargısınca iptal edilen Medeni Kanun’un 187'nci maddesini hâlen ayakta tutmaya çalışıyorsunuz. Anayasa Mahkemesinin kararları Anayasa’nın 153’üncü maddesinin son fıkrası gereği bağlayıcıdır, iptal edilen hüküm tekrar aynı biçimde düzenlenirse doğrudan 153'üncü madde ihlali olur; buradaki Anayasa’ya aykırılık, yoruma yer bırakmayacak şekilde açıktır. Ayrıca, Anayasa’nın 10’uncu maddesine, 20'nci maddesine ve 90'ıncı maddesine de aykırılık açıktır. Duymayanlara söyleyelim, hukukun temel ilkelerindendir, kanun koyucu abesle iştigal etmez. Şimdi, biz bunları ve daha nicesini Komisyonda söyledik. Getirdiğiniz teklifi aynı şekilde Komisyondan geçirdiniz, belki Genel Kuruldan da geçireceksiniz, sonra Anayasa Mahkemesi yine iptal edecek. Ne olacak? Anayasa Mahkemesi siyasete müdahale etmiş mi olacak? Yapmayın, milletin aklıyla alay etmeyin. (CHP sıralarından alkışlar) Milletin kürsüsünden bugün yaşanan bir hukuksal aymazlığı dile getirmezsek olmaz. Esenyurt Belediye Başkanımız Profesör Doktor Sayın Ahmet Özer hukuksuz bir şekilde gözaltına alındı, çağırıldığında gelmesi ve mümkünken şafak vaktinde evinden alındı, Belediyeye baskın yapıldı, odasına kapısı kırılarak girildi. Bu neyin hıncı veya neyin gözdağı? Bu mu hukuk? Başsavcılığın açıklaması ise ibretlik. Öncelikle, gizlilik kararı olduğu söylenen dosyada başsavcılık dosya içeriğine dair nasıl böyle bir açıklama yapabilir? İçeriğe baktığımızda ise on yıl öncesine dayanan bazı iddialar var. Ahmet Özer; yıllarca kamuda görev yapmış, dekanlık, rektör yardımcılığı gibi idari görevler de üstlenmiş bir bilim insanı. O zaman hatta aday olurken akla gelmeyen ve gereği yapılmayan suçlamalar bugün akla geliyor. Ne zaman? Belediye Başkanı seçildikten altı ay sonra. Açın, önce kendinizin on yıl önceki ilişkilerinize bir bakın, kim kime on yıl önce ne söylemiş, ona bakın. Böyle hukuk olmaz, devlet vatandaşına pusu kurmaz, kayyum atayarak halk iradesi gasbedilemez. Yapılan bu hukuk dışı uygulamayı kınıyorum. Söyleneni belli bir “ahmak” sözünden, olmayan bir mağdura işlenmeyen bir suç icat ettiniz. Sizi 4 defa sandıkta yenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’na siyaset yasağı getirmeye çalışıyorsunuz. Adında “adalet” olan partinin iktidarında millet adalete susadı. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak adalet derken AKP tarafından kaybedilen, perperişan edilen hukuk devletini, devletimizi arıyoruz. Biz, Hazreti Ömer’in “Adalet mülkün temelidir.” sözündeki adaletli devletimizi arıyoruz. Biz, Fatih Sultan Mehmet’in “Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür, adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür.” sözündeki kadıların satın alınamayacağı ve hiçbir zaman ölmeyecek, ilelebet yaşayacak devletimizi arıyoruz. Ve nihayet biz, Ulu Önder’imiz Mustafa Kemal Atatürk'ün “Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin devlet hâlinde varlığı kabul olunamaz.” sözündeki bağımsız adalet gücünü, bu bağımsız gücün varlık temeli olduğu devletimizi arıyoruz. Ne sizden ne de sizin siyasi aparat olarak kullandığınız yargıdan korkmayacağız, sinmeyeceğiz. Yaptığınız adaletsizliklerin, siyasallaştırdığınız yargının marifet olduğunu, siyaseti dizayn etme arayışınızın sonucu olduğunu milletimiz biliyor. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Ünver, lütfen tamamlayın. İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) - O yüzden, vaktiyle yüzde 49'lara varan oyunuz yüzde 30'lara düştü. Son seçimde de 1’inci parti olma özelliğinizi Cumhuriyet Halk Partisine kaybettiniz. İlk seçimde de iktidarı kaybedeceksiniz, bundan kaçışınız yok. Siz, adaleti aparat olarak kullanmaya devam ettikçe gidişiniz daha da hızlanacak. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)