GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TUSAŞ’a yapılan elim terör saldırısına ve bu saldırıda şehit olan Cengiz Coşkun, Zahide Güçlü, Hasan Hüseyin Canbaz, Atakan Şahin Erdoğan ile Murat Arslan’a; İstanbul Milletvekili Bülent Kaya ile Ankara Milletvekili Murat Emir’in yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ve Birleşmiş Milletlerin kuruluş yıl dönümüne ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:12
Tarih:24.10.2024

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Arkadaşlarım da bahsettiler, bütün Türkiye'yi yasa boğan elim bir terör saldırısıyla karşı karşıyayız. Çokça boyutları var, bu boyutları üzerine ilgili kurumlar muhakkak suretle çalışıyorlar. Zaten bu saldırıyı düzenleyenlerden birinin kimliği tespit edildi, diğeri de tespit edilecek ama önemli olan, bundan da daha önemlisi hem yapılma şekli, hem TUSAŞ’ın seçilmiş olması ve devamında da bu konuya ilişkin olarak yapılan tüm açıklamalar. Bunlardan yola çıkarak neyin, niçin hedeflendiğine dair çok detaylı bir analizle birlikte, buradan çıkan sonuçlara göre Türkiye'nin bundan sonra terörle alakalı yapacağı çalışmalarda muhakkak ki bunun da bir öncülük etmesi gerektiğini düşünüyorum. Buradan şehitlerimizin adını zikretmek istiyorum çünkü şu saatlerde, öğle namazında kalkan kardeşlerimiz var, ikindi namazında kalkacak olanlar var. Onların isimlerini hem anmak hem de rahmet dilemek istiyorum. BAŞKAN – Allah rahmet etsin. ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Cengiz Coşkun, Zahide Güçlü, Hasan Hüseyin Canbaz, Atakan Şahin Erdoğan, Murat Arslan kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Bütün Türkiye'nin başı sağ olsun. Sadece Türkiye'de değil dünyada da çok büyük bir alaka gördü bu konu ve bu konuyla ilgili olarak dünyanın her yerinden yoğun başsağlığı mesajları geldi. Çünkü bu olayın olma şekli normalin çok ötesini aşan bir şekilde tezahür etti. O yüzden, bu konuyla ilgili olarak bütün kurumlarımız çalışmalarını yapıyorlar. Tabii, burada önemli olan şey, bu olay olduktan sonra kamuoyunda konuya ilişkin pek çok görüntü paylaşıldı. Dünyanın her yerinde böyle terör örgütü olayları cereyan ediyor. Görüyorsunuz, İsrail binlerce insanı katlediyor, katlettikten sonra bu konuya dair kendisi hiçbir görüntü paylaşmıyor. Amerika'da saldırılar oluyor, okullara saldırılar yapılıyor. Bu saldırılarla ilgili olarak hem hukuki düzenleme adına daha ağır yaptırımlar var hem de içten gelen bir şey var, bir mekanizma var. Yani burada bu olaylar olduktan sonra bu terör örgütlerinin zaten asli amaçları buraya gelirken varlığını göstermek, kendi propagandasını yapmak. Bununla ilgili olarak, kendi içimizden kaynaklanan, başta gazeteciler olmak üzere, bir fren mekanizmasının muhakkak suretle olması gerekiyor. Biz de Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu konuyla alakalı olarak muhakkak bir çalışma yapmamız lazım. Bu görüntülerin paylaşılmasının yarattığı muazzam bir tahribat var. Bu tahribata, terör örgütlerinin propaganda yapmasına, bu şekilde propaganda yapmasına müsaade etmemek lazım ve şu andan itibaren de biliyorum ki İçişleri Bakanlığımız bu konuyla ilgili olarak da bu görüntülerin ortaya çıkma süreci ve bunların nasıl çoğaldığı, ilk paylaşanlar, bunların çoğaltılmasıyla ilgili, sosyal medya üzerinden çoğaltanlarla ilgili olarak da bir yaptırım süreci olacak, hukuki bir süreç olacak. Fakat şu an bile bu konuya dair haberlere girdiğinizde, tıkladığınızda hâlâ bu görüntülerin, hâlihazırda bütün sosyal medyada çok önemli haber sitelerinin de sayfalarında bu fotoğrafların duruyor olmasını da yıllarca yayın dünyasında çalışmış bir kişi olarak bir sorumsuzluk olarak gördüğümü de ifade etmek istiyorum. Burada bizim öne çıkarmamız gereken şey, çok değerli insanlarımız hayatını kaybettiler. Türkiye'nin en önemli kurumuna saldırı yapıldı. TUSAŞ’ın simgesel çok önemi var. Türkiye'de millî sanayinin, savunma sanayisinin, uçak sanayisinin en önemli kurumlarından bir tanesi; Türkiye'nin en parlak insanları, gençleri burada çalışıyorlar. O yüzden, bizim yapacağımız her şeyin öncelikle bu birlik, beraberlik duygusu içerisinde olması gerekiyor. Kendilerine bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum. Terör karşısında da -dün yaptığımız konuşmalarda da vardı- birliğin, beraberliğin, bizim ortak kenetlenmişlik hâlimizin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gösterdiği duruşun da çok önemli olduğunu düşünüyorum. Şimdi, çokça kullanılan bir şey var, bu olaylar konuşulurken de gündeme geldi; doğrusu bugünkü hazırlığımda yoktu ama bugün de söylendiği için ifade etmek istiyorum: “Devlet” ve “iktidar” kavramları çok kullanılıyor yani “devlet” kavramı kusursuzluk içerisinde kullanılıyor ve “iktidar” kelimesi de sürekli olarak şeytanlaştırılarak kullanılıyor. Şimdi, arkadaşlarım diyorlar ki: “Efendim, muhalefet şeytanlaştırılıyor”. Peki, ben buradan soruyorum: Bütün bu konuşmalarda sizler iktidarı şeytanlaştırmıyor musunuz? Yani kabahat nedir, seçime girmiş olmak ve seçimi kazanmış olmak mı? (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Başkanım. ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Neden iktidar erki şeytanlaştırılıyor? Devlet hepimizi çerçeveleyen bir çerçeve. Peki, devlet nasıl hayat bulacak? Devlet, iktidarın yaptıklarıyla hayat buluyor. O yüzden, milletin kendi helal oyuyla, reyiyle iktidarı almış ve devleti bu anlamda çalıştıran mekanizmayı şeytanlaştırmaya hiç kimsenin hakkı olmadığını düşünüyorum hele Türkiye Büyük Millet Meclisinde. Mesela, Bertrand Russel’ın da fevkalade bir cümlesine rastladım, burada söylemek istiyorum; olayı bir mecaz olarak çok iyi ifade ediyor, diyor ki: “Fizikte ‘enerji’ kavramı neyse sosyal bilimlerde de ‘iktidar’ kavramı aynı şeydir.” “İktidar” kavramı olmadan “devlet” kavramının hayat bulmasına imkân olmadığını düşünüyorum. Şimdi, Birleşmiş Milletler 1945 yılında kuruldu, hepiniz biliyorsunuz, İkinci Dünya Savaşı neticesinde. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Bitireceğim Sayın Başkanım. BAŞKAN – Buyurun. ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Bildiğimiz şeyleri tekrarda bazen fayda oluyor. Şimdi, teşkilatın bugün kuruluş yıl dönümü, 1945'te 24 Ekimde kuruluyor. Teşkilatın amacı 3 ana başlıkta özetleniyor: Savaşları ve barışa yönelik tehditleri önlemek. Şu anda böyle bir önleme görevini başarabiliyor mu? Yok, başaramıyor. Ülkeler arasında dostane ilişkileri kurmak; eh, kısmen diyebiliriz. Uluslararası ekonomik ve sosyal iş birliğini sağlamak; belki, bu başlıkta daha başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Şimdi, dönüp baktığımız zaman da son yıllarda Türkiye'de de İstanbul'da bu başlığa dönük olarak 13 tane ofisin olduğunu görüyoruz ama asıl mesele olan savaş ve barış meselesindeki sorumluluğu yani asıl kendini kurduran iradenin artık tamamıyla neredeyse anlamını ifa edemez hâle geldiğini görüyoruz, amacı ifa edemez hâle geldiğini görüyoruz ve burada da baktığımız zaman, artık kesinlikle teşkilat yapısında bir reforma ihtiyacı var. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun Sayın Başkan. ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Türkiye Büyük Millet Meclisinden de bunu bir kez daha söylemek istiyorum: Yani, Birleşmiş Milletlerin, muhakkak surette teşkilat yapısının değişmesi ve bütün ülkeler için hem adaleti hem hukuku hem de gerçek manada barışı koruyan bir yapıya dönüşmesi gerekiyor. Şu an dünyada yaşadığımız bu hukuksuzluk meselesi tahammül edilmez bir hâle geldi. Türkiye'nin burada bir öncü rolü var. Sayın Cumhurbaşkanımız BM’de yaptığı bütün toplantılarda, baştan, ilk yıllarda hatırlıyorum, bir on yıl evvel söylendiği zaman böyle biraz tebessümle karşılayanların bugün ne kadar haklı bir cümle olduğunu bir kez daha söyledikleri “Dünyanın 5’ten büyük olduğu” dünyada herkesin eşit şartlar altında korunmaya, kollanmaya, devletler olarak da birey olarak da ihtiyaç olduğunun altını çizen bir cümle. Bunu bir kez daha ifade etmek istiyorum ve tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ediyorum.