GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:11
Tarih:23.10.2024

AYTEN KORDU (Tunceli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; burada Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’u görüşüyoruz ama bu kanun teklifinin tüketiciyi koruyamayacağı, üreticiyi bile koruyamayacağı çok açık. Bu kanun teklifi daha çok, büyük şirketlerin yararına çıkartılan bir kanun teklifidir. Bu çok açıktır, bu kürsüde çok ifade edildi. Dolayısıyla, tüketicinin artık tüketemediği, üreticinin artık üretemediği bir coğrafyadan bahsediyoruz. Dolayısıyla değil tüketiciyi koruma kanunu, ne üreticiyi ne de tüketiciyi koruyabilecek bir kanun; olsa olsa tekelleşen, büyük şirketlerin yararına çıkartılan bir kanun teklifi olduğu çok açıktır. Bakın, yoksulluk her geçen gün daha da fazla artıyor. Geçim sorunu giderek daha fazla sefalet düzeyinde yaşanıyor. Küçük esnaf büyük şirketler altında dükkânlarını kapatıyor. Çiftçi zaten artık üretemez duruma geldi; çiftçilik, tarım ve hayvancılık giderek yok olmaya başladı. İşte, bu, AKP politikalarının, neoliberal politikalarının kendisinden kaynaklı. Dolayısıyla tüketiciyi koruma kanunu eşitsizlikleri gideren değil, aksine derinleştiren politikaların tam da kendisidir. Dolayısıyla emekçinin yükünün daha çok artacağı, yoksulun daha fazla yoksullaşacağı, şirketlerin vergi aflarıyla daha da fazla palazlanacağı, esnafın ve yoksulun sırtına vergi yükünü yükleyerek kimin ne kadar kazandığına bakılmayacak adaletsizliklerle dolu bir sistemden bahsediyoruz. Elbette böyle bir sistem de ciddi yapısal sorunlarla karşı karşıya kalacak çünkü bu iktidarın uyguladığı politikalar hem sistemsel hem yapısal hem zihinsel ciddi sorunlarla doludur. Kısa yoldan, işte, onun için, toplumda para kazanmanın, dolandırıcılığın hileyle, çeteleşmeyle, mafyalaşmayla yürütüldüğü, hukuksuzluklarla dolu bu sistem, toplumun manevi değerlerinin giderek çökmesine ortam yaratmaktadır. Sayın vekiller, siyasi iktidar yoksulluğu giderek derinleştirerek gelir adaletsizliğini giderek büyütmektedir. AKP'nin devriiktidarında milyonlarca yoksul insan var, ülkenin her köşesinde yoksulluk ve sefalet kol geziyor, milyonlarca insan yoksulluk sınırının altında bir gelirle hayata tutunmaya çalışıyor. AKP'nin söylediklerine ve yaptıklarına baktığınızda sanki yirmi iki yıldır iktidarda değillermiş hissine kapılıyor insan çünkü “Yoksulluğu bitireceğiz.” diyorlar “Enflasyonu düşüreceğiz.” diyorlar, propagandasını yapıyorlar özellikle, adil bir dünyadan bahsediyorlar “Adil bir dünya mümkün.” diyorlar “Kadın cinayetlerini bu coğrafyadan kazıyacağız.” diyorlar “Şiddete sıfır tolerans.” diyorlar fakat ne söylenirse aslında bu Hükûmetin, bu iktidarın söylediğinin tersini okumak gerekiyor. Bazen aynı evrende yaşamadığımızı, aynı dünyada yaşamadığımızı, aynı coğrafyada yaşamadığımızı düşünüyoruz. “Hangi evrende yaşıyorlar?” diye de soruyoruz. Ne çarşıdan haberleri var ne pazardan haberleri var ne esnaftan haberleri var ne üreticinin, tüketicinin sorunlarından haberleri var. Bakın, şimdi açıklamalar yapıyorlardı, geçen hafta da Yoksullukla Mücadele Günü’ydü, o zaman da açıklama yaptılar; halkın refahını artırmaya devam ettirdiklerini, yoksullukla mücadele ettiklerini söylediler “Yaparsa AKP yapar." dediler, biz de diyoruz ki: “Vallahi yoksullaştırırsa en iyi AKP yoksullaştırır, zengini daha zengin yapar AKP.” Sayın vekiller, bakın, bu eşitsizliğin içerisinde bir eşitsizlik daha var ki kadınların yaşadığı eşitsizliktir. Kadınlar eşitsizliğin eşitsizliğini yaşamakta, yoksulluğun yoksulluğunu yaşamakta, şiddetin daha da fazla şiddetini yaşamakta. Her gün kadın cinayetleri bu topraklarda yaşanıyor; 3 kadın Adana'da katledildi, 1 kadın dün İstanbul'da katledildi, her gün cinayetlerle uyanıyoruz. Tabii ki şunu söylüyoruz: Toplumsal eşitsizliğin yaşandığı ilk kesim kadınlardır. Kadınlardan başlanarak toplumsal eşitsizlik inşa edilmiştir ve bu zihniyet de devam ediyor. Dolayısıyla, kadının bir toplumda öldürülmesi ve korunacak yasalardan mahrum bırakılmak istenmesi, kadının öz savunmasından ve örgütlülüğünden korkulması boşuna değildir. Çetenin, mafyanın “Para kazanacağım.” diye bebekleri ölüme terk etmesi; sağlık politikalarının metalaştırılması; kadın bedeninin nesneleştirilmesi, metalaştırılması; kadın emeğinin sömürülmesi, kadına yönelik taciz ve tecavüzler; işte bunlar, erkek devlet düzeninin aklından bağımsız değildir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun. AYTEN KORDU (Devamla) – Bu erkek devlet aklından bağımsız olmadığı gibi de onun politikalarıyla sürdürülüyor. Şimdi, dolayısıyla sağlıktan ekonomiye, ekonomiden sosyal yaşama kadar tüm toplumsal kesimlerde yaşanan bu ayrımcı, faşist politikalar AKP-MHP döneminin en üst aşamaya çıkardığı erkek egemen sistemin, aklın tam da kendisidir diyoruz. Kadınlar mücadelede ederek kazandığı haklarına karşı mücadelesine devam edecekler. Bu iktidar kadınların örgütlenmesini ve söz ve siyaset yapmasını istemiyor; biliyoruz, onun için “…”(*) derken, onun için “kadın, yaşam, özgürlük” derken kadının özgürlüğünden korkuyorsunuz, kadının eşitlik mücadelesinden korkuyorsunuz. Biz bu mücadeleye devam edeceğiz ve kaybedilen, katledilen, tacize ve tecavüze uğrayan tüm kadınlara sözümüz olsun; mücadelemizi bu topraklarda büyüteceğiz. Özgürlük ve eşitlik mücadelesini “kadın, yaşam, özgürlük” “…”(*) diyerek sağlayacağız. Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)