| Konu: | Freedom House’un 2024 yılı İnternette Özgürlük Raporu’nda Türkiye’nin internetin özgür olmadığı ülkeler kategorisinde yer aldığına, AKP’nin asimilasyon politikalarına ve Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığının 16-17 Ekim tarihlerinde Munzur Üniversitesinde düzenlediği Anadolu’nun Horasan’ı Tunceli Sempozyumu’na, cezaevi idare ve gözlem kurullarına ve mahpus Keyfo Başak’a ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 9 |
| Tarih: | 17.10.2024 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. Ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Evet, Freedom House 2024 yılı İnternette Özgürlük Raporu'nu açıkladı ve Türkiye'nin internetin özgür olmadığı ülkeler kategorisinde yer aldığına da bu raporda yer verdi. Bu rapor çok önemli çünkü alelade bir rapor değil, internet kullanıcılarının yüzde 87'sini kapsayan ve 72 ülkedeki durumu değerlendiren bir rapor. Türkiye'ye bakalım: Türkiye bu raporda Rusya, Çin, Suudi Arabistan, İran, Mısır gibi baskıcı ülkelerle aynı kategoride bulunuyor ve aslında özgürlük meselesindeki bulunduğumuz derin krizi de açık bir şekilde ortaya koyuyor. Rapor, 2023 Haziran ile Mayıs 2024 arasındaki dönemi ele alması açısından da önemli yani çok yakın bir tarih açısından söylememiz gerekiyor. Yine, özellikle, Kobani kumpas davası kapsamında 2014 yılına ait sosyal medya paylaşımları nedeniyle Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve 20 siyasetçinin dokuz yıl ile kırk iki yıl arasında değişen hapis cezaları da bu raporda yer almış. Yine, Temmuz 2023'te X platformuna getirilen reklam yasağı X'in Türkiye'de yerel bir ofis açma zorunluluğu da aslında sosyal medya üzerindeki Hükûmet denetiminin arttığının önemli bir göstergesi. Yine, Aralık 2023'te 17 sanal özel ağ yani VPN'in hizmetinin mahkeme kararı olmaksızın engellenmesi aslında yurttaşların bilgiye erişim hakkının da nasıl kısıtlandığını açık ve net bir şekilde gösteriyor. Evet, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve Venezuela'dan biraz daha iyi fakat Ruanda, Kazakistan ve Azerbaycan'ın gerisinde yer alıyor bu rapora baktığımız zaman. Bu da neyi gösteriyor? Türkiye'nin aslında gün geçtikçe bir sansür ve gözetim toplumuna döndüğünü, temel hak ve özgürlüklerimizin ve internet özgürlüğünün de aslında sistematik olarak yok edildiğini ortaya koyuyor. O anlamıyla buradan hızlı bir dönüş ihtiyacının altını çiziyoruz ve bulunduğumuz çağda interneti özgürleştirmek aslında demokrasiyi ve insan haklarını savunmanın bir parçasıdır görüşümüzü de paylaşmak istiyorum. Sayın Başkan, sayın vekiller; AKP'nin asimilasyon politikaları yüzyıllık cumhuriyet tarihine aslında "level" atlatacak çeşitlilikte. Şimdi, Alevilerin özellikle bu ülkedeki eşit yurttaş olma mücadelesini engelleyen ve Aleviliği bir inanç olarak kabul etmeyen bir iktidar gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu anlamıyla Kültür Bakanlığına bağlı kurdukları Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı Dersim’de 16-17 Ekim tarihlerinde Munzur Üniversitesinde “Anadolu'nun Horasan’ı Tunceli Sempozyumu” yapıyor. 1938'de fiziksel bir soykırımı yaşamış… Kızılbaşlığın, özellikle “Rea Haq” inancının her gün ama her gün yok edilmeye çalışıldığı bir coğrafyadan bahsediyoruz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın lütfen. GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Bir Kürt coğrafyasından bahsediyoruz ama buna rağmen ısrarla bir Horasan vurgusu, bir Türklük mitiyle, İslamcı bir anlayışla aslında Dersim’in asimile edilmeye ve Dersim halkının inancının, gerçeğinin, hakikatinin inkâr edilmeye çalışıldığını açık ve net görüyoruz. Bu anlamıyla yeni bilimsel kisve altında hafıza kırım politikasının, bir inanç kırım politikasının, bir asimilasyon politikasının sistematik olarak devam ettiğini ifade etmek istiyorum. Şimdi, diğer bir mesele, cezaevi idare ve gözlem kurulları. Otuz yıllık bir mahpus var, Bolu Cezaevinde kalıyor; Keyfo Başak. İdare ve gözlem kurulu kararı sürekli olarak onun iyi hâlli olmasını engellemek için puanını ortadan kaldırıyor. En son puanının düşürülme gerekçesi manevi danışmanla görüşmemesi ama Keyfo Başak bir Alevi, Sünni bir imamla görüşmek istemiyor. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Tamamlayacağım Sayın Başkan. BAŞKAN – Buyurun, bitirelim lütfen. GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Teşekkür ederim. Hem infaz hâkimliğine hem ağır ceza mahkemesine başvurmuş ve demiş ki: “Ben Alevi’yim, bir pirle ya da dedeyle görüşmek istiyorum.” Bu sağlanmış mı? Hayır. Peki, o zaman soruyoruz: Keyfo Başak’ın bu talebi neden karşılık bulmamıştır? Sünni bir din görevlisiyle görüşmeye kendisinin zorlanması aslında din ve vicdan hürriyetine aykırı değil midir? İdare ve gözlem kurulu hangi hadle kendi inancına mensup olmayan bir din görevlisiyle “Görüşmeyi reddetti.” diye iyi hâlli durumunu ortadan kaldırıyor ve dokuz ay on sekiz gün daha cezaevinde kalmasına sebep oluyor? Bu soruya yanıt arıyoruz cezaevinde bulunan bütün siyasi mahpuslar adına. Bunun adı düşman ceza hukuku değilse nedir? Bu sorunun cevabını sormak istiyoruz. Teşekkür ederim.