Konu: | Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 6 |
Tarih: | 10.10.2024 |
ÇİÇEK OTLU (İstanbul) - Bizi televizyonları karşısında izleyen değerli halklarımız, aslında bu metni hazırlayan EĞİTİM SEN; eğitimde ana bileşen olan eğitim emekçilerinin sesini dile getiren ama Millî Eğitim Bakanlığı tarafından duyulmayan ve yok sayılan bir sendikanın metnini okumak istiyorum. Geçen hafta, 1 Ekim 2024 tarihinde Meclis açıldığında Güven Park’tan Meclise yürümek istemişler ve kendi sorunlarını, taleplerini, özellikle de ÖMK üzerine tartışmalara karşı seslerini duyurmak istemişlerdi ama polis barikatıyla Meclise yürümeleri engellendi. “Haklarımıza ve taleplerimize sahip çıkıyoruz. Mevcut içeriğiyle Öğretmenlik Mesleği Kanunu’na itiraz ediyoruz. Millî Eğitim Bakanlığının eğitimin bileşenlerinin görüşlerini almadan masabaşında hazırladığı ÖMK geçen dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmeye başlanmış, 22 maddesi bütün eleştirilere rağmen geçmiştir. Eğitimin ana bileşenlerinden biri olan eğitim ve bilim emekçilerini yok sayan, taleplerine ısrarla kulak tıkayan Millî Eğitim Bakanlığı, sürecin başından bu yana bildiğini okumaya devam etmektedir; eğitim sendikalarının, hâlen görevde olan ve atama bekleyen 1 milyonu aşkın öğretmenin taleplerini yok sayan ÖMK’ye yönelik eleştirilerimizi duymazlıktan gelmektedir. Öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştıran ve emeğimizi değersizleştiren; ekonomik, sosyal, mesleki sorunlarımıza çözüm üretmeyen; eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldıran, özlük haklarımızı zayıflatan, çalışanlar arasında ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştiren bu ÖMK’yi kabul etmiyoruz. Bugün burada Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi’yle ilgili itirazlarımızı sizinle paylaşmak için toplandık ama Meclise gelemedik, itirazlarımızı dile getiremedik. Meslek kanunu tanımı yanıltıcıdır. Bu kanun teklifi öğretmenlik mesleğini tanımlamıyor, bir meslek kanunu niteliği taşımıyor. Öğretmenliğin temel özellikleri, görev ve sorumluluklar, mesleki haklar, sosyal haklar, örgütlenme özgürlükleri gibi konular hiçbir şekilde kapsamda yer almıyor. Anayasa Mahkemesi kararları göz ardı edilmiştir. Daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen hükümler yeniden düzenlenmeden teklifte yer alıyor. Özellikle aday öğretmenlik süreci bu sefer “hazırlık eğitimi” adı altında güvencesiz bir hâle getiriliyor. Ünvan ayrımı kabul edilemez. Uzman öğretmen, başöğretmen ünvanları görevde herhangi bir yetki farklılaştırması olmadan korunmuştur. Meslek kıdemi esas alınarak yapılan ücret düzenlemesi tüm öğretmenlere ünvan şartı aranmaksızın verilmelidir. Eğitim fakültesi suçlanıyor. Kanun teklifine göre Millî Eğitim Bakanlığı başarılı, eğitim fakülteleri ise başarısız olarak gösteriliyor. Bu gerçek dışı bir iddiadır, öğretmen yetiştiren kurumların itibarı zedelenmektedir. Öğretmenlik mesleğini güçlendirmiyor, aksine zayıflatıyor. Kanun teklifi, öğretmenleri otoriteye uygun şekilde seçmeyi amaçlamaktadır. Bu anlayış öğretmenleri güçlendirmeyi değil tam tersine zayıflatmayı hedeflemektedir. Mesleki güvence yok, güvencesiz istihdam var. Sözleşmeli, ücretli öğretmenlik gibi güvencesiz istihdam biçimleri bu kanun teklifiyle daha da yaygınlaştırılmakta, ‘hazırlık eğitimi’ adı altında yeni bir güvencesizlik basamağı eklenmektedir. Öğretmenlerin hakları görmezden gelinmiştir, bu kanun teklifinde öğretmenin hakları yoktur. Görev ve sorumluluklar detaylandırılırken öğretmenin sosyal hakları, kürsü dokunulmazlığı, dinlenme ve tatil hakları gibi konular yok sayılmıştır. Millî Eğitim Akademisini kabul etmiyoruz. Öğretmenlik, öğretmen yetiştiren kurumlarda edinilen beceri ve bilgiye dayalı bir uzmanlık mesleğidir. Öğretmenlik mesleğini sadece Millî Eğitim Bakanlığının belirleyeceği hazırlık eğitimine dayandıran bu anlayışı reddediyoruz. Ünvanlarda ayrıştırmayı kabul etmiyoruz. Kıdem yılına göre tüm öğretmenlere ödemeler yapılmalı, bu ödemeler emekliliğe yansıtılmalıdır. Millî Eğitim Akademisini kabul etmiyoruz. ÇEDES gibi protokollerle öğretmenlik mesleği dışında bize dayatılan görevleri kabul etmiyoruz. Disiplin hükümleriyle baskılanmak istemiyoruz. Haklarımızı kısıtlayan ve bizleri keyfî ceza uygulamalarıyla baş başa bırakacak her türlü düzenlemeye karşıyız. Özel sektör öğretmenlerinin ücretleri güvence altına alınmalıdır. Taban maaş yasasıyla kamu-özel farkı ortadan kaldırılmalıdır. Güvencesiz istihdamı reddediyoruz; ücretli, sözleşmeli değil kadrolu ve güvenceli istihdam sağlanmalıdır.” (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Otlu. ÇİÇEK OTLU (Devamla) – “ÖMK kanun taslağı, gerek hazırlanış biçimi gerekse sınırlı içeriği açısından mesleki kanun olmaktan çok uzaktır. Öğretmenlik mesleği gibi 10 milyonu aşkın öğrencinin eğitim hakkını ve 1 milyonun üzerindeki öğretmenin mesleğini, çalışma koşullarını, ekonomik ve özlük haklarını böylesine sığ, dar bir çerçevede düzenlemekte ısrar etmek doğru değildir. Bu nedenle, bu siyasi iktidar, Millî Eğitim Bakanlığı sesimizi duymalı, taleplerimize kulak vermelidir.” O nedenle, EĞİTİM SEN’in Millî Eğitim Bakanlığına bu sunduğu taleplerin arkasındayız. DEM PARTİ olarak eğitim emekçilerinin bir özne olduğunu ve bu açıdan da Millî Eğitim Bakanlığının bu sesi duyması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü bu yasa, muhatapları dinlenmeden, Bakan Komisyona gelmeden çıkarılmaya çalışılmaktadır. O nedenle, bu yasaya itiraz ediyoruz. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)